9. Hukuk Dairesi 2014/29650 E. , 2016/2324 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti ve ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 01.12.2001 tarihinden itibaren davalıya ait iş yerinde çalıştığını, en son 1.485 TL net ücret aldığını, iş akdinin davalı tarafından 25.03.2013 tarihinde haksız olarak fesih edildiğini, ileri sürerek kıdem, ihbar tazminatları ile fazla mesai ücreti ve ücret alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının 02.06.2009 tarihinde teknisyen olarak çalışmaya başladığını, 21.03.2013 tarihinden itibaren üst üste 5 gün işe gelmediğini, buna ilişkin tutanak tutularak iş akdinin 25/II-g uyarınca haklı nedenle feshedildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, işçilik alacaklarının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, bir maddi hukuk kurumu değildir. Diğer bir anlatımla zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, yargılamayı yapan yargıç tarafından yürüttüğü görevinin bir gereği olarak kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, yasada öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur. Demek oluyor ki zamanaşımı, borcun doğumu ile ilgili olmayıp, istenmesini önleyen bir savunma olgusudur. Şu durumda zamanaşımı, savunması ileri sürülmedikçe, istemin konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde hukuksal ve yasal bir engel bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, davalı tarafından yargılamanın hiçbir aşamasında zamanaşımı def’ini ileri sürülmemesine rağmen mahkemece fazla mesai ücret alacağı hesabında zamanaşımı def’inde bulunulduğu belirtilerek zamanaşımına uğrayan bölümlerin düşülmesi suretiyle hüküm kurulması hatalıdır. Ayrıca nasıl belirlendiği açıklanmadan denetime elverişsiz şekilde fazla mesai ücretine hükmedilmesi de isabetsizdir.
Mahkemece yapılacak iş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit edilen 16.290,87 TL net fazla mesai ücretinden % 35 oranında takdiri indirim yapılarak sonucuna göre hüküm kurmaktır.
3-Hükmedilen miktarların “net” mi yoksa “brüt” mü olduğunun hüküm fıkrasında belirtilmemesinin hükmün infazında tereddüt yaratacağının düşünülmemesi de usule aykırı olup, ayrıca bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine 28.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.