23. Hukuk Dairesi 2015/343 E. , 2016/3919 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, müvekkilinin hisseli maliki bulunduğu 2430 ada 1, 2427 ada 2, 2431 ada 2, 3, 4, 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazlara yönelik davalı yüklenici ile 03.06.2005 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, davaya konu taşınmazlarında içinde bulunduğu alanda İmar Kanunu"nun 18. maddesi uygulaması neticesinde taşınmazların hisseli hale getirilerek yeni parselerin oluşturulduğunu.... İdare Mahkemesi"nin...sayılı dosyasında imar planlarının iptal edildiğini, sözleşme tarihi itibariyle imar planlarının kesinleşmemiş olması ve iptal edilmeleri sebebiyle taşınmazlar ile ilgili ruhsat alınabilmesi ve inşaata başlanabilmesinin hukuken mümkün olmadığını, kaldı ki davaya konu taşınmazda hissesi bulunan diğer tüm maliklerle de sözleşme yapılmadığını, bu nedenle sözleşmenin imzalandığı anda batıl ve geçersiz olduğunu, sözleşme tarihinden itibaren takriben 8 yıl geçmesine rağmen geçersizlik sebeplerinin ortadan kalkmadığını ve davalının sözleşmeye konu edimlerini yerine getirmediğini ileri sürerek, sözleşme anından itibaren hukuki ve fiili imkansızlık bulunması ya da ifa imkansızlığının ortadan kalkmamış olması yahut ifa imkansızlığının sonradan ortaya çıkmış olması sebebiyle sözleşmenin geçersiz olduğunun tespiti ile feshine, bu talepleri kabul edilmediği takdirde haklı sebeplerden dolayı sözleşmenin feshi ve sözleşmeden dolayı tapu kaydına konulan şerhin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, görev itirazında bulunarak, sözleşmenin imzalandığı anda taşınmazların bulunduğu alanda imar planının mevcut olduğunu, sözleşmenin imzalanmasından sonra imar planlarının iptal edildiğini, kaldı ki işbu mahkeme kararınında Danıştay incelemesinde olup henüz kesinleşmediğini, diğer paydaşlarla sözleşme imzalanmamış olmasının sözleşmenin geçerliliğine engel teşkil etmeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; sözleşmenin imzalandığı anda yürürlükte olan bir imar durumun bulunduğu, davalı şirketin diğer hissedarlarla henüz sözleşme imzalamamış olmasının davacı ile yapılan sözleşmeyi geçersiz kılmayacağı, idare mahkeme kararı ile imar planının değil, imar uygulamaları sonucu oluşan ada ve parsellerin iptal edildiği, bu hususunda mülkiyet durumunu etkileyeceği ancak buna dair çalışmaların belediyece devam ettiği, bu nedenle inşaat ruhsatı verilebilecek aşamanın henüz oluşmadığı,
davacının öncelikle devam eden imar uygulaması sonucunu bekleyerek mülkiyet durumunun netleşmesinin gerektiği, mevcut imkansızlığın her iki tarafın da kusurundan kaynaklandığı, zira sözleşme iptal edilse dahi davacının yeniden imzalayabileceği sözleşmeyi hayata geçirebilecek bir imar durumunun mevcut olmadığı, bu nedenlerle sözleşmenin hemen iptalinde davacının hukuki yararının bulunmayıp tam aksine hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirildiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin TMK" nın 692. maddesi gereğince bütün paydaşların kabulü ve uygun irade beyanları ile yapılması gerekir. Tüm paydaşların aynı anda sözleşmeye imza koymaları zorunlu değilse de, makul süre içinde paydaşlardan bir veya bir kaçı ile yapılan sözleşmeye icazet vermeleri yahut ek sözleşmelerle asıl sözleşmeye katılmaları zorunludur. Tüm paydaşların katılmadığı veya icazet vermediği sözleşme geçersizdir.
Somut olayda taraflar arasında imzalanan 03.06.2005 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin tüm paydaşlar tarafından imzalanmadığı, bu durumda sözleşmenin baştan beri geçersiz olduğundan sözleşmenin geçersizliğinin tespitine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.