14. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/10906 Karar No: 2018/3549 Karar Tarihi: 07.05.2018
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/10906 Esas 2018/3549 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı bir taşınmazı kira sözleşmesinin süresi bitmesine rağmen fuzuli işgal ettiği için elatmanın önlenmesi için davacı tarafından açılan asıl davada, mahkeme hükümsüz kira sözleşmelerinin davacının lehine sonuç doğuracak şekilde feshedilmesi gerektiği gerekçesiyle asıl davanın reddine karar vermiştir. Birleştirilen davada ise davacı, kira sözleşmelerinin kamu gücünü kullanarak imzalattırıldığını ileri sürerek yap-işlet-devret sözleşmesine dayalı tahliye talebinde bulunmuştur. Ancak mahkeme, davacının sadece tespit talebiyle yetinmesi gerektiğine karar vererek, birleşen davada karar verilmesine yer olmadığına hükmetmiştir. Ancak Yargıtay, hüküm sonucu ile gerekçe arasında çelişki olduğunu tespit ederek kararı bozmuştur. Kanun maddeleri: HMK'nun 294. maddesi.
14. Hukuk Dairesi 2016/10906 E. , 2018/3549 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 16.02.2011-20.12.2013 günlerinde verilen dilekçeler ile asıl davada tahsise dayalı elatmanın önlenmesi, birleştirilen davada yap-işlet-devrete dayalı tespit talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın husumetten reddine, birleştirilen davada karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 19.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve birleştirilen davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Asıl dava, tahsis hakkına dayalı elatmanın önlenmesi; birleşen dava, yap işlet devret sözleşmesine dayalı tespit ve alacak isteğine ilişkindir. Asıl davada; davacı vekili, davalının kira sözleşmesi uyarınca dava konusu taşınmazı kullandığını, ancak kira sözleşmesinin süresi bitmesine rağmen taşınmazı fuzuli olarak işgal ettiğini ileri sürerek davalının elatmasının önlenmesini talep ve dava etmiştir. Birleştirilen davada; davacı vekili, dava konusu yere ilişkin her ne kadar bilahare kira sözleşmeleri yapılmış ise de bu kira sözleşmelerinin idarelerin kamu gücünü kullanması sonucunda baskı ve korkuyla imzalandığını, müvekkilinin dava konusu yerleri esasen 2005 tarihli yap-işlet-devret sözleşmesine istinaden kullandığını ve herhangi bir ücret ödememesi gerekirken kendisinden kira bedeli alındığını, yap-işlet-devret sözleşmesinin ortadan kaldırılmasına ilişkin herhangibir bir beyan veya anlaşma olmadığını ileri sürerek tespit ve alacak isteğinde bulunmuştur. Mahkemece, asıl davanın husumet nedeniyle reddine, birleşen davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir. Hükmü, asıl ve birleşen davacılar ayrı ayrı temyiz etmişlerdir. 6100 sayılı HMK’nun “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinde açıklandığı üzere; “Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.” Somut olaya gelince; hükmün gerekçesinde 2005 tarihli yap-işlet-devret sözleşmesinin geçerli olduğu, davacının bu sözleşmeyle bağlı olduğu, bilahare yapılan kira sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmesine rağmen hüküm sonucunda birleşen davada davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden hüküm sonucu ile gerekçe arasında çelişki meydana gelmektedir.Mahkemece, gerekçenin hüküm sonucuna uygun olarak oluşturulması gerekmektedir. Bu itibarla gerekçe ile hüküm sonucunun çelişkili olması nedeniyle kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.