17. Hukuk Dairesi 2015/7597 E. , 2018/1054 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R-
Davacı vekili, davalının trafik sigortacısı olduğu aracın yaptığı tek taraflı kazada, araçta yolcu olarak bulunan davacının oğlu ... "in yaralanıp maluliyete uğradığını, yaralanma nedeniyle tedavi gideri yapılmak zorunda kalındığını, davalıya yapılan başvuru üzerine 71.781,00 TL. tazminat ödemesi yapılmışsa da bu bedelin gerçek zararı karşılamadığını belirterek belirsiz alacak davası olarak açtıkları davada fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL. maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 07.11.2014 tarihli artırım dilekçesiyle, taleplerini 69.252,29 TL"ye yükseltmiştir.Davalı vekili, poliçe limiti ile sınırlı biçimde ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında zarardan sorumlu olduklarını, maluliyet raporunun AKT"dan ve hesap raporunun aktüerya uzmanından alınması gerektiğini, davacının müterafik kusuru araştırılıp tazminattan indirim yapılması gerektiğini, tedavi giderlerinden sorumluluğun SGK"ya ait olduğunu, kaza tarihinden faiz isteminin yersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacı tarafın maddi tazminat isteminin kabulü ile 69.252,29 TL"nin temerrüt tarihi olan 02.09.2011"den işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline; davacı taraf, tedavi giderlerine ilişkin isteminden feragat ettiğinden, davanın bu kısmının feragat nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; kişinin vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ortaya çıkan beden gücü kayıplarının, gelirinde veya malvarlığında bir azalmaya neden olmasa dahi tazminat gerektirdiği, çalışma yaşına gelmemiş küçükler yönünden de, bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeniyle, evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme vb. tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarfetmesi gereken fazla çaba veya gücün (efor) bir ekonomik değer olduğu ve bu nedenle bir zarar oluştuğu gözetildiğinde, davacı İsmail için kaza tarihinden itibaren maluliyet tazminatı hesaplanmasında bir usulsüzlük bulunmamasına; davalının temerrüt tarihinin usulünce saptanmış olmasına göre; davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası nedeniyle kalıcı işgöremezlik tazminatı ile tedavi masrafları istemine ilişkindir.Davacı taraf dava dilekçesinde, ... "in kazadaki yaralanması nedeniyle yapılan tedavi masrafları ile kalıcı işgöremezlikten kaynaklanan maddi zararlarının tazminini istediğini açıkça belirtmiş; davacı ... "in geçici işgöremezlik zararının oluştuğu yönünde bir iddiada ve bu sebebe dayalı tazminat isteminde bulunmamıştır. Hükme esas alınan 27.10.2014 tarihli bilirkişi raporunda, kaza tarihinde 13 yaşında olan davacı ... için 18 aylık süre için 10.343,35 TL. geçici işgöremezlik tazminatının da hesaplanıp toplam tazminata eklendiği ve mahkeme tarafından, bu bedelin de hüküm altına alındığı görülmektedir. 6100 sayılı HMK"nun 26/1. maddesindeki "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir" düzenlemesi göz önünde bulundurulduğunda; davacı tarafın talebi aşılarak, dava dilekçesinde talep edilmeyen 18 aylık geçici işgöremezlik tazminatının da hüküm altına alınması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacının talep edebileceği tazminat miktarının hesaplanması bakımından alınan 27.10.2014 tarihli bilirkişi raporunda, toplam tazminatın 141.033,29 TL. olarak hesaplandığı ve davadan önce davalı sigortacı tarafından ödenen bedelin tazminattan düşülmediği; davacı vekili tarafından 07.11.2014 tarihinde ıslah yoluyla dava değeri
artırılırken, raporda saptanan miktardan davalı sigortacının ödediği 71.781,00 TL"nin düşülmesi suretiyle saptanan 69.252,29 TL"ye dava değerinin yükseltildiği; mahkeme tarafından da rapor ve davacı ıslah talebindeki gibi karar verildiği görülmektedir.Davalı tarafından sunulan tüm beyan dilekçelerinde, davacı tarafa 71.781,00 TL. tazminatın 30.01.2012 tarihinde ödendiği bildirilmiş; davacı taraf da sigortacı tarafından bu bedelin ödendiğini kabul etmiştir. Bu itibarla, davalı tarafından davadan önceki tarihte ödenen tazminatın güncellenmiş değerinin tazminattan düşülmesi gerekir. Zira, davadan önce parayı alan ve bu dönem zarfında parayı kullanan davacı tarafın sebepsiz zenginleşmesinin önlenebilmesi için, davadan önce yapılan ödemelerin hesaplanan tazminattan güncellenerek düşülmesi gereklidir.
Bu durumda mahkemece; davalı tarafından ödenen bedelin tazminatın denkleştirilmesi prensibi uyarınca, ödemenin yapıldığı tarih ile zarar hesabının yapıldığı tarih arasında işleyen yasal faizi hesaplanarak bu ödemenin güncellenmesi ve güncellenmiş miktarın, tazminat miktarından mahsup edilmesi suretiyle hesaplama yapılması konusunda ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
4-Davacı taraf davasını açarken, miktarlarını ayrı ayrı belirtmeden 5.000,00 TL. harca esas değer üzerinden, kalıcı işgöremezlik tazminatı ve tedavi masrafı istemli belirsiz alacak davası açmış; 07.11.2014 tarihli artırım dilekçesiyle, toplam taleplerini 69.252,29 TL"ye yükseltmiş; 05.12.2014 tarihli feragat dilekçesiyle, dava ve ıslaha konu ettikleri maddi tazminatın tamamını geçici ve kalıcı işgöremezlik tazminatı olarak talep ettiklerini, dava dilekçesinde talep edilen tedavi giderlerinden feragat ettiklerini bildirmiş; mahkeme tarafından da tedavi gideri talebinin feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, reddolunan bu alacak kalemi için davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemiştir.Davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı durumda, alacağın belirlenebilen kısmının dava açılırken bildirilmesi ve bu bedel üzerinden harç yatırılması gerektiği; davacı tarafın davasını açarken, maddi tazminat istemini ayırmadan 5.000,00 TL"yi dava değeri olarak bildirdiği gözetildiğinde; dava açılırken harca esas dava değeri olarak bildirilen 5.000,00 TL"nin eşit miktarlarda kalıcı işgöremezlik tazminatı ve tedavi masrafına ilişkin olduğu kabul edilip, feragat nedeniyle reddedilen tedavi gideri bedeli üzerinden davalı yararına vekalet ücretinin hüküm altına alınmaması da hatalı olmuştur.SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 19/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.