21. Hukuk Dairesi 2016/19183 E. , 2017/5546 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının davalı işyerinde 01.03.1993-05.01.2010 tarihleri arasında geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, mahkemece verilen ilk kararda davacının "davalı işveren ... AŞ ye ait şirkette 1993 yılından 2009 yılına kadar geçen ve sigortalı hizmet süresi ile birleştirilmesi gereken çalışma süresinin 26.10.2011 hakim havale tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği üzere 2304 gün olduğunun tespitine" karar verildiği, kararın sadece davalı Kurum tarafından temyiz edildiği, davacının temyizinin bulunmadığı, araştırılması gereken hususlar belirtilerek Dairemizin 19.06.2013 tarihli, 2012/7040E, 2013/12889K sayılı ilamı ile hükmün bozulduğu, bozma kararına uyan mahkemenin bu kez davacının "01.03.1993 – 05.01.2010 tarihleri arasında asgari ücretle çalıştığının ve bu sürelerde ..."ya bildirimi yapılmayan gün sayısının (dosyamız içerisinde mevcut bilirkişi ... tarafından hazırlanan 26.11.2015 tarihli raporda yıllara göre bildirimi yapılmayan gün sayısının ayrıntılı şekilde gösterildiği haliyle) 2370 gün olduğunun tespitine" karar verdiği, kararın süresi içinde davalı Kurum ve davalı işveren vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır.
Usuli kazanılmış hak kavramı, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir. (...nun 12.07.2006 T., 2006/4-519 E, 2006/527 K, 03.12.2008 T., 2008/10-730 E., 2008/732 K.)
Usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir. (09.05.1960 T., 21/9; 04.02.1959 gün 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı)
Taraflardan yalnız birinin hükmü temyiz etmesi halinde Yargıtay"ın temyiz eden tarafın yararına olarak verdiği bozma kararına uyan yerel mahkeme artık, temyiz eden tarafın önceki bozulan karara oranla daha aleyhine bir hüküm veremez. Buna da "aleyhe hüküm verme yasağı" denir.
Aksi halde usul hükümleri ile hedef tutulan istikrar zedelenir ve mahkeme kararlarına karşı güven sarsılır.
Somut olayda, davacının davalı işveren nezdinde 2304 gün eksik hizmetinin tespitine karar verildiği, kararın davalı Kurum tarafından temyiz edildiği, Dairemiz tarafından eksik araştırmayla karar verilmesi sebebi ile kararın bozulduğu, mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildiği ancak bu kez davacının 2370 gün eksik hizmeti olduğu tespit edilerek, ilk kararı temyiz etmeyen davacı lehine, davalı Kurum aleyhine olacak şekilde "aleyhe hüküm verme yasağı" ihlal edilerek hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Ne var ki bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden, HMK’nın 370/2 maddesi uyarınca hüküm bozulmamalı, düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü hüküm fıkrasının 1.paragrafı tamamen silinerek, yerine; " Davanın KABULÜ ile Davacı ..."ın davalı işveren ... AŞ ye ait işyerinde 01.03.1993-05.01.2010 tarihleri arasında geçen ve sigortalı hizmet süresi ile birleştirilmesi gereken çalışma süresinin 26/10/2011 hakim havale tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği üzere 2304 gün olduğunun tespitine," rakam ve sözcüklerinin yazılmasına, hükmün bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davalılardan ..."ye yükletilmesine, 03.07.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.