14. Hukuk Dairesi 2015/14407 E. , 2018/3540 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVALILAR : DSİ Denel Müdürlüğü vd.
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 08.05.2014 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07.07.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin 5553 ada 174 parsel sayılı taşınmazı lehine geçit hakkı kurulmasını talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 5553 ada 174 parsel sayılı taşınmaz lehine, 5553 ada 167 parsel sayılı taşınmaz ile 5553 ada 168 parsel sayılı taşınmaz aleyhine geçit hakkı tesisine, geçit hakkının kurulmasında inşaat bilirkişisinin 28.05.2015 tarihli raporunun sonuç kısmının 1-6. bentleri arasında gösterilen hususlara riayet edilmesine dair karar verilmiştir.
Hükmü, bir kısım davalılar temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nun 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle ... alanlarında, nihayet bir ... aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni ... Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesi gereğince;
Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bunların yanında hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. (HMK m.26/1)
Somut olaya gelince; DSİ’nin 16.04.2015 tarihli cevabi yazısında geçit hakkı kurulması için bilirkişilerce tespit edilen tüm alternatiflerin 4 Eylül Barajı’nın isale hattı üzerinden geçtiği, geçit hakkı kurulması durumunda mevcut isale hattının uygun sanat yapıları ile korunmasının gerektiği belirtilmiş, bunun üzerine mahkemece mevcut isale hattı korunarak geçit hakkı kurulmasının ne şekilde mümkün olduğu konusunda inşaat bilirkişisinden 28.05.2015 tarihli rapor aldırılmıştır.
Anılan bilirkişi raporunda; “1) Dava konusu geçit hakkının kurulması için önerilen alternatiflerin 4 Eylül Barajının isale hattının üzerinden geçmesi nedeniyle mevcut isale hattı üç kesitli betonarmeden yapılma yol geçiş yapısı ile korunmalıdır. 2) Geçit hakkının kurulacağı yerde yapılacak olan üç kesitli betonarme geçiş yapısı mevcut trafik yükünü isale hattına aktarmalıdır. Trafik yükü dikkate alınarak projeler hazırlanmalı, taşıyıcı kesit hesaplamaları yapılmalıdır. 3) 4 eylül barajı isale hattı aktif bir isale hattı olmasından dolayı inşaat aşamasında CTP borunun altı boşaltılmamalıdır. CTP borunun içerisinde yüksek bir debi olmasından dolayı bu hususa dikkate edilmelidir. 4) Yol geçiş yapıları statik yüklerin yanı sıra trafik yüklerine de maruz kalacaklarından idare, onaylı plan-proje ile yapılmalıdır. Üç kesitli betonarme geçiş yapısı projesinin temeli zeminin durumuna göre seçilmelidir. 5) Beton sınıfı C30 niteliğinde, beton çeliği S420a(nervürlü donatı çeliği) olarak kullanılmalıdır. 6) 4 Eylül Barajı isale hattının yapımı, kontrollüğü, koruması, DSİ Bölge Müdürlüğü tarafından yürütülen iş olması nedeniyle geçit hakkının kurulması durumunda yetkili idareden (DSİ"den) izin alınmadan inşaat, kazı ve dolgu çalışmaları yapılmamalıdır." şeklinde görüş belirtilmiş, olup mahkemece iş bu bilirkişi raporuna riayet edilmesi şeklinde ve geçit eni, boyu açıkça gösterilmeksizin kurulan hüküm infaza elverişli değildir.
Mahkemece, yukarıda değinilen hususlar gözetilmeden,yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.