Hukuk Genel Kurulu 2014/240 E. , 2015/1674 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 18.Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 01/10/2013
NUMARASI : 2013/140 E-2013/311 K.
Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Anadolu 18.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 24.05.2012 gün ve 2011/312 E.- 2012/226 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 14.01.2013 gün ve 2012/13684 E.-2013/472 K. sayılı ilamıyla;
(...Davacı şirket temsilcisi; davalı tarafından temsilcisi olduğu şirket hakkında icra takibi başlatıldığını, icra takibinin dayanağı olan senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığını belirterek davacı şirketin icra takibi nedeniyle borçlu bulunmadığının tespitine ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; öncelikle gerekli yasal unsurları taşımayan dava dilekçesinin reddini talep ettiklerini, davanın hangi nitelikte olduğunun anlaşılamadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre; takip dayanağı senet altındaki imzanın şirket yöneticisi davacının eli mahsulü olmadığının bilirkişi raporu ile sabit olduğu, ancak takibin kötü niyetle yapıldığının sabit olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının ilgili icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine ancak davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava icra takibine konu 12.11.2007 tanzim tarihli senetteki imzanın keşideci davacı şirket yetkilisine ait olmadığı iddiasına dayanan menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkeme bir bilirkişi tarafından verilen 22.05.2012 havale tarihli bilirkişi raporuna dayanarak kabul kararı vermiş ise de, bu rapora karşı davalı taraf itirazda bulunmuş, ayrıca imza incelemesine esas olmak üzere getirtilen benzer nitelikteki 38 adet çek üzerindeki imzalar bu incelemede dikkate alınmamıştır. Bilirkişi raporu hüküm vermeye yeterli mahiyette olmadığından itirazları da karşılayacak nitelikte yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınması; ayrıca 02.03.2006 tarihli Yenikaramürsel Noterliği"nin 1946 yevmiye numaralı vekaleti ile şirket adına çek yazması için dava dışı Semih Konuş"a vekalet verildiği sunulan belgelerden anlaşıldığından bu vekaletname üzerinde durularak inceleme yaptırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, icra takibine konu 12.11.2007 tanzim tarihli bonodaki (senetteki) imzanın keşideci davacı şirket yetkilisine ait olmadığı iddiasına dayanan menfi tespit istemine ilişkindir.
Davacı şirket temsilcisi, Üsküdar 2. İcra Müdürlüğü"nün 2009/8899 Esas nolu takip dosyasının dayanağı olan senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek, davacı şirketin borçlu bulunmadığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, 22.05.2012 havale tarihli bilirkişi raporuna dayanarak, takip dayanağı senet altındaki imzanın davacı şirket yetkilisinin eli mahsulü olmadığı sabit olduğundan bahisle davanın kabulü ile borçlu bulunmadığının tesbitine, ancak takibin kötü niyetle yapıldığının sabit olmadığı gerekçesiyle icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiş; davalı vekilinin temyizi üzerine karar Özel Dairece, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur.
Mahkeme, “....Takip dayanağı 12.11.2007 düzenleme, 30.11.2007 ödeme tarihli 35.786,00 TL"lik bono (senet) altındaki imza yönünden dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmış rapor alınmıştır. Uzman bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ayrıntılı ve bilimsel esaslara uygun olup, resmi makamlardan getirtilen ve huzurda alınan davacı yöneticiye ait imzalar ile takip konusu senetteki yazı ve imzaların mukayesesi yapılmış, buna göre rapor düzenlenmiştir. Özel belge niteliğindeki çeklerin davacı yöneticiye aidiyeti belirlenmediğine göre, bunlar imza incelemesi sırasında dikkate alınmamış olmasının bir eksiklik olarak değerlendirilemez. Bunun dışında, bilirkişi tarafından imza mukayesesi teknik aletlerle yapılmış ve imzanın davacıya ait olmadığı belirlenmiştir. Mevcut rapor hüküm vermeye yeterli olduğundan yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Diğer yandan, bozma ilamında değinilen dava dışı Semin Konuş"a vekaletname ile sadece çek düzenleme yetkisi verilmiş olduğu, bunun dışında tüm ticari senetleri düzenleme yetkisi verilmediğine göre, vekaletname üzerinde durup inceleme yapılmasına da gerek bulunmamaktadır. Aksi halde takip dayanağı senedin Semih Konuş tarafından imzalandığına ilişkin herhangi bir savunma da bulunmamaktadır.” gerekçesiyle önceki kararında direnmiş; hükmü davalı vekili temyize getirmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; icra takibine konu bonodaki imzanın keşideci davacı şirket yetkilisine ait olmadığı iddiasına dayanan menfi tespit istemine ilişkin davada, düzenlenen imza incelemesine ilişkin bilirkişi raporunun hükme esas alınacak yeterlilikte bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 17.06.2015 gününde yapılan görüşmede oybirliği ile karar verildi.