Esas No: 2017/693
Karar No: 2017/743
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2017/693 Esas 2017/743 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2017 / 693 KARAR NO : 2017 / 743 KARAR TR : 27.11.2017 |
ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk
|
K A R A R
Davacı : E. T.
Vekili : Av. E. Ö.
Davalı : Manisa Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekilleri : Av. A.K.U., Av.A.A.
Adli Yargıda
İhbar
Olunan/İdari
Yargıda Davalı: A. A. T.S.Şirketi
Vekili : Av. B.B. D.
O L A Y : Davacı vekili; Gediz Elektrik Dağıtım AŞ"de şoför olarak çalışan müvekkilinin Saruhanlı İlçesinin Lütfiye mahallesi girişinden Saruhanlı istikametine döndüğü esnada önünden bir araç geçtiğini ve kontrollü bir şekilde sola dönüp güzergahını takip ettiğini; önünden geçen aracın içerisinde F. K.L olduğunu ve 45 … 260 plakalı araç ile seyrettiğini gördüğünü; bir süre sonra 45 … 260 plakalı aracın K. isimli işyerine döndüğü esnada müvekkilinin yavaşlayarak dönüşü beklediğini, akabinde güzergahına devam ettiğini; 10-20 Km. hız ile devam ettiği esnada gerek yolun düz ve emniyetli oluşu, gerek trafik işaretlerinde engel bir durumun olmaması, gerekse her gün seyir ettiği yolun güvenliğine inanması dolayısıyla hızını arttırarak 65-70 Km. hıza ulaştığı esnada, Lütfiye ile Nuriye mahallesi arası İZSU pompaları mevkiinde, yol üzerine gelişi güzel bırakılmış yarım metre yükseklikte 1,5 metre genişliğinde bir zift yığınının önüne çıktığını; müvekkilinin bu zift yığınına çarpıp takla atmamak ümidiyle direksiyonu sola kırdığını ancak kazanın oluşmasına mani olamadığını, ziftin üzerinden geçen sağ tekerin, aracın yan yatmasına sebebiyet verdiğini, aracın ters döndüğünü, 65-70 Km. hızın etkisiyle ve yolun aşağıya doğru iniş olması dolayısıyla aracın, metrelerce sürüklendiğini, bir ağaca çarparak ancak durabildiğini; kazanın oluşumuna mani olacak hiçbir güvenlik tedbiri, uyarı işaret ve işaretçisi, ışıklı tabela vs. bulunmadığını, bu durumun, Manisa Büyükşehir Belediyesi"nin ihmali bir davranış ile trafik kazasına sebebiyet verdiğinin en açık ispatı olduğunu; tanıklarının da kendisini doğruladığını; kazadan hemen sonra Manisa Büyükşehir Belediye çalışanlarının yol düzeltme araçları ile olay yerine gelip zift yığınını düzelterek delillerin üzerini örtme çabalarına giriştiklerini; müvekkilinin trafik kazası sonrası yaralanmaya maruz kaldığını, rapora göre alkolsüz olduğunun da saptandığını; müvekkilinin kaza sonrası ekonomik geleceğinin sarsıldığını, yüzünde bir sabit iz ile hayatını idame ettirmek zorunda kalması dolayısıyla manevi kayba uğradığını; kazadan son derece etkilenerek ruh sağlığının bozulduğunu; sol kulağında duyu kaybı oluştuğunu ifade ederek; fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla; davalarının kabulü ile 10.000 TL maddi, 50.000 TL manevi kayıplarının tazmini istemiyle 8.9.2016 tarihinde Manisa Büyükşehir Belediye Başkanlığına karşı adli yargı yerinde dava açmış; dava daha sonra Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketine ihbar olunmuştur.
SARUHANLI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 6.4.2017 gün ve E:2016/401, K:2017/127 sayı ile, “(…) Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi- manevi tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 6099 sayılı Kanunun 14. maddesi ile değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi devlet diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil bu kanundan doğan sorumluluk davaları adli vargıda görülür” denilmektedir. Görülmekte olan dava, davacının davalı idare tarafından yapıldığı belirtilen yolda aracıyla gitmekte iken dökülen zift yığınına çarpması sonucu meydana gelen kazada yaralanması sebebiyle uğradığı zararların tazmini istemiyle açıldığı, yol yapım işinin kamu hizmeti olduğu, dolayısıyla açılan davanın hizmet kusuruna dayanarak açıldığı anlaşılmıştır. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan davalı Manisa Büyükşehir Belediye Başkanlığı kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi olmadığı, Hizmet kusurundan dolayı açılan davaların İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanunun 2.maddesi uyarınca tam yargı davası olarak ikame edilmesi gerektiği anlaşılmakla davanın yargı yolu uyuşmazlığı sebebiyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın İdari yargının Görev ine girdiği anlaşıldığından yargı yolu uyuşmazlığı sebebiyle USULDEN REDDİNE…” karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.
Davacı vekili bu defa, aynı istemle, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketine karşı 4.7.2017 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.
MANİSA 2.İDARE MAHKEMESİ; 26.9.2017 gün ve E:2017/720 sayı ile, “(…) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde ise, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde, “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır kuralı getirilmiştir.
2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi(…) anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oybirliğiyle reddetmiştir(…) (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
Anayasa Mahkemesi daha önce verdiği diğer kararlarında da benzer şekilde, “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanundan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir. Başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.” hükmünü vermiştir. (Any. Mah.nin 8.11.2012 tarih ve E.2012/118, K.2012/170.)
Anayasa’nın 158. maddesinin son fıkrasında "Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesinin kararı esas alınır.” amir hükmü yer almaktadır. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararları, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanundan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibarıyla görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158. maddesi uyarınca, Mahkememiz ve diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110 maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adlı yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü"nün 8.3.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan, 15.2.2016 tarih ve E.2016/37, K.2016/73 sayılı kararı da bu şekildedir.
Bu durumda, Mahkememizin uyuşmazlığa bakmakla görevli olmaması ve görevli yargı yerinin adli yargı mahkemeleri olması yanında Saruhanlı Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 06/04/2017 tarih ve E:2016/401, K:2017/127 sayılı kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine uyuşmazlığa karşı Mahkememizde dava açıldığı anlaşıldığından, hangi Mahkemenin görevli olduğunun belirlenmesi amacıyla 2247 sayılı Kanun’un 19 uncu maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına, temin edilmiş olan Saruhanlı Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2016/401 esas sayılı dosyanın ve dava dosyasının gerekçeli kararımızla birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderilmesine, davanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi"nce karar verilinceye kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 27.11.2017 günlü toplantısında:
I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının onaylı örneğinin Mahkemece, ekinde adli yargı dosyasının onaylı örneği ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Dava dosyalarının incelenmesinden; davacının kullandığı araçla, Saruhanlı İlçesinin Lütfiye mahallesi girişinden Saruhanlı istikametine döndüğü esnada Lütfiye ile Nuriye mahallesi arası İZSU pompaları mevkiinde, yol üzerine gelişi güzel bırakılmış yarım metre yükseklikte 1,5 metre genişliğinde bir zift yığınının önüne çıkmasından ötürü, bu zift yığınına çarpmamak için direksiyonu sola kırmasına rağmen, ziftin üzerinden geçen sağ tekerin, aracın yan yatmasına sebebiyet verdiği, aracın ters döndüğü, hızın etkisiyle ve yolun aşağıya doğru iniş olması dolayısıyla aracın metrelerce sürüklendiği, bir ağaca çarparak durabildiği; kaza nedeniyle yaralanan davacının maddi ve manevi zararlarının oluştuğu, kazanın oluşumuna, kazaya mani olacak hiçbir güvenlik tedbiri, uyarı işaret ve işaretçisi, ışıklı tabela vs. bulundurmayan Manisa Büyükşehir Belediyesi"nin ihmali davranışının sebep olduğu iddia edilerek; 10.000 TL maddi, 50.000 TL manevi olmak üzere toplamda 60.000 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle bakılan davaların açıldığı anlaşılmıştır.
2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Manisa 2.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Saruhanlı Asliye Hukuk Mahkemesinin 6.4.2017 gün ve E:2016/401, K:2017/127 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Manisa 2.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Saruhanlı Asliye Hukuk Mahkemesinin 6.4.2017 gün ve E:2016/401, K:2017/127 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 27.11.2017 gününde Üyelerden Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın KARŞI OYLARI ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Nuri NECİPOĞLU
|
Üye Şükrü BOZER
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ |
Üye Mehmet AKSU
Üye Süleyman Hilmi AYDIN |
Üye Ahmet Tevfik ERGİNBAY
Üye Turgay Tuncay VARLI
|
KARŞI OY
03.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtilmiş olan düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyoruz. 27.11.2017
ÜYE ÜYE
Süleyman Hilmi AYDIN Turgay Tuncay VARLI
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.