13. Hukuk Dairesi 2015/24967 E. , 2016/2051 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ile aralarında gayrimenkul satış sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme ile ... İli, ..Konut Projesi kapsamında yapılan 11414 ada 1 nolu parsel... ve 2 kapı nolu bağımsız bölümü satın aldığını, bağımsız bölümün iç bünyesinde, ortak alanlarda ve site içinde gizli ayıp ve eksik imalatların bulunduğunu belirterek gizli ayıp için 50,00 TL ve eksik imalata bedeli için 50,00 TL olmak üzere toplamda100,00 TL nin belirsiz bedelli alacak davasıyla yasal faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalıya tebligat çıkartılmamıştır.
Mahkemece, belirsiz alacak davalarında dilekçede belirtilen geçici değer 2.220,00 TL nin altında olduğundan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı gizli ayıp ve eksik imalat bedelinin tahsili için belirsiz alacak davası açmış; ancak mahkemece geçici değer olan 100,00 TL nin ilçe hakem heyetine başvuru miktarı olan 2.220,00 TLnin altında kaldığından, ilçe tüketici hakem heyetine başvuru sorunluluğu olduğundan bahisle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 107/1.maddesinde; davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklının, hukukî ilişki ile asgarî bir miktar ya da değer belirterek belirsiz alacak davası açabilmesi kabul edilmiştir. Alacaklının bu tür bir dava açması için, dava açacağı miktar ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi mümkün olmamalı ya da bu objektif olarak imkânsız olmalıdır. Açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa, böyle bir dava açılamaz. Çünkü, her davada arandığı gibi, burada da hukukî yarar aranacaktır, böyle bir durumda hukukî yararın bulunduğundan söz edilemez. Özellikle, kısmî davaya ilişkin yeni hükümler de dikkate alınıp birlikte değerlendirildiğinde, baştan tespiti mümkün olan hâllerde bu yola başvurulması kabul edilemez. Belirsiz alacak davası veya tespit davası açılması hâlinde, alacaklı, tüm miktarı belirtmese dahi, davanın başında hukukî ilişkiyi somut olarak belirtmek ve tespit edebildiği ölçüde de asgarî miktarı göstermek durumundadır.
Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliği"nin 22/1.maddesine göre de; Tüketici hakem heyeti, uyuşmazlık ile ilgili karar verirken tarafların talebiyle bağlıdır. Ancak başvurunun yapıldığı tarihte uyuşmazlık miktarının tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olmadığı durumlarda, başvuru sahibinin hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktarı belirtmesi ve inceleme sürecinde uyuşmazlık miktarının bilgi veya belgelerle tam olarak tespit edilmesi halinde talep edilen miktardan daha fazlasına veya daha azına tüketici hakem heyetince karar verilebilir. Verilen kararın her hâlükârda 6 ncı maddede belirtilen ve tüketici hakem heyetinin görev alanını belirten parasal sınırlar dâhilinde olması gerekir. Tüketici hakem heyetince yapılan inceleme neticesinde, alacak miktarının tüketici mahkemesinin görev alanına girmesi halinde tüketici hakem heyetinin artık bu uyuşmazlığa bakması mümkün olmayıp, tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle başvurunun reddine karar verilmesi gerekir.
Somut olayda; davacı davalıdan satın aldığı dairede gizli ayıp ve eksik imalat olduğundan bahisle 100,00 TL nin tahsilini istemiştir. Gizli ayıp ve eksik imalat bedeli davanın açıldığı tarihte belirlenmesi mümkün olmayıp, bunun tespiti ancak tüketici mahkemesinde yapılacak yargılama sırasında yapılacak bilirkişi incelemesi ile mümkündür. Diğer taraftan, davanın açıldığı tarihte davacının elindeki belgelerden davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa, böyle bir dava belirsiz alacak davası açılamaz. Davanın açıldığı tarihte davacının elindeki belgelerden davanın miktarının bilindiği ve bilinen miktar itibariyle uyuşmazlığın çözümü de tüketici hakem heyetinin görev alanına giriyorsa, söz konusu uyuşmazlıkla ilgili olarak tüketici hakem heyetine başvurmadan tüketici mahkemesinde dava açılamaz. Hal böyle olunca; somut olayda eksik imalat ve ayıp değeri davanın açıldığı tarihte davacı tarafından tespiti mümkün olmadığından ve bunun tespiti ancak mahkemece yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile mümkün olacağından dava dilekçesinde bu alacağın 100,00 TL lik kısmının talep edildiği gerekçesiyle tüketici hakem heyetinin görevli olduğundan bahisle davanın usulden reddine karar verilemez. Mahkemece, değinilen bu yönü gözardı ederek işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 28/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.