Hukuk Genel Kurulu 2014/11 E. , 2015/1670 K.- İŞ BEDELİNİN TAHSİLİ AMACIYLA AÇILAN İTİRAZIN İPTALİ DAVASI
- YEMİN ÖNERME HAKKININ HATIRLATILMASI
- İSPAT
- AKDİ İLİŞKİNİN VARLIĞININ İSPATI
- İCRA VE İFLAS KANUNU (İİK) (2004) Madde 67
- HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Madde 61
- TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 6
- HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) (1086) Madde 288
- TÜRK TİCARET KANUNU (6102) Madde 23
"İçtihat Metni"Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 07.05.2010 gün ve 2008/642 E., 2010/274K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 14.12.2011 gün ve 2010/5483 E., 2011/7490 K. sayılı ilamı ile;
(...Dava, İcra İflas Kanunu"nun 67. maddesine dayalı olarak açılmış olup; iş bedelinin tahsili istemiyle başlatılan icra takibine, takip borçlusu davalının vaki itirazının iptali istemine ilişkindir.
Bakırköy 9. İcra Müdürlüğü"nün 2008/5813 takip sayılı dosyası kapsamından; davacı B.. M.. tarafından davalı ve takip borçlusu davalı şirket hakkında adi takip yoluyla başlatılan icra takibinde; 12.07.2007 tarih ve 021809 numaralı fatura dayanak alınarak, 12.154,00 TL asıl alacak ve 2.292,21 TL işlemiş temerrüt faizinin tahsilinin istendiği ve takip borçlusunun süresindeki itirazı sonucu takibin durduğu anlaşıldığı gibi, itirazın iptali davasının bir yıllık süresi içersinde açıldığı saptanmıştır.
Davacı takibe ve davaya dayanak aldığı faturada gösterilen basım işlerini yaptığını ileri sürmüş; davalı taraf ise, yanlar arasında akdî ilişki kurulmadığını ve işlerin dava dışı Ç...yaptırılarak ondan teslim alındığını ve iş bedelinin de Ç.... ödendiğini savunarak; akdî ilişkinin varlığını inkâr etmiştir. Gerçekten de, dosya kapsamına, sunulan tüm deliller ve bilgi ve belgeler değerlendirildiğinde; yanlar arasında eser sözleşmesi niteliğinde bir sözleşmenin yapılmış olduğunu kanıtlayacak nitelikte davacı tarafça sunulan yasal delil bulunmadığı sonucuna varılmaktadır. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 1/2 maddesi hükmünün yollaması ile 1086 Sayılı HUMK"nın 288 ve izleyen maddeleri hükümleri gereğince, uyuşmazlığın değeri itibariyle, yanlar arasında akdî ilişkinin kurulmuş olduğunu davacının, yasal ve yazılı delillerle kanıtlaması zorunludur. Az yukarıda açıklandığı üzere; davacı yanca yazılı delil sunulmamıştır. Ancak dava dilekçesinde “yasal delil” kapsamında “yemin” deliline dayanılmış olduğundan mahkemece, akdî ilişkinin varlığının kanıtlanması amacıyla davalıya yemin önerme hakkının bulunduğunun hatırlatılması gerekir. Buna göre, davacı tarafından önerilen yeminin davalı yanca eda edilip edilmemesi işlemi sonucunda, taraflar arasında akdî ilişkinin kurulmuş olduğunun kanıtlanmış olması, takip ve davaya dayanak alınan fatura, davalıya tebliğ edilmiş ve TTK"nın 23. maddesi gereğince sekiz gün içinde davalı tarafça itiraz edilmemiş olması durumunda, fatura kapsamındaki iş bedeli tutarı kesinleşmiş olacağından fatura tutarındaki asıl alacak tutarı üzerinden itirazın iptâline; davacı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmesine; asıl alacağa takip tarihinden itibaren geçerli olarak ve değişen oranlar da gözetilmek suretiyle %27 oranını aşmamak üzere, avans faizi uygulanmasına; akdî ilişkinin varlığı kanıtlanamaz ise, davanın reddine karar verilmelidir. Açıklanan sebeplerle karar bozulmalıdır...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, yapıldığı ileri sürülen iş bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili; müvekkili davacının matbaacılık işi ile iştigal ettiğini, davalı şirketin talebi üzerine takibe konu faturada yazılı işlerin yapıldığını ve davalıya teslim edildiğini, ödeme yapılmayınca Bakırköy 9.İcra Müdürlüğünün 2008/5813 sayılı dosyası ile yapılan icra takibinin itiraz üzerine durduğunu ileri sürerek, haksız itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın reeskont faizi ile birlikte tahsiline, % 40 icra-inkar tazminatına hükmolunmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; müvekkilinin davacıya iş yaptırmadığını, davaya konu faturanın davalı şirketle hiçbir alakasının bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Yerel Mahkemece; takibe konu fatura kapsamındaki işin yapıldığı ve bedelinin kadri maruf olduğu, davalı tarafın bu işin dava dışı Çiğdem Bulut tarafından yapıldığını ve ödemenin de bu şahsa yapıldığını savunduğu, ispat külfeti yer değiştirmiş olmakla davalının taraflarla ilgisi ve ilişiği belli olmayan Çiğdem Bulut isimli birisine ödeme yapmak suretiyle borçtan kurtulmasının mümkün görülmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davalı vekili getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; taraflar arasında akdi ilişki varlığının ispatlanıp ispatlanmadığı, burada varılacak sonuca göre davacı tarafa yemin hakkının hatırlatılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
4721 sayılı Türk medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri müddeasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır.
Somut olayda davacı, icra takibine konu faturada yazılı işlerin yapıldığını ve davalıya teslim edildiğini ileri sürmüş, davalı ise akdi ilişkiyi ve borcu inkâr etmiştir.
Bu durumda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığını ispat yükü davacı tarafta olup, davalının dosyaya ibraz ettiği antetli kağıdın basım işinin dava dışı Çiğdem Bulut tarafından yapıldığını ve ödemenin de bu şahsa yapıldığını savunmasıyla ispat yükü yer değiştirmiş değildir. Zira davalı tarafından kullanılan ve dosyada davalı tarafın dilekçesinde yer alan matbu başlıklı kağıt basım işinin davacı tarafından yapıldığına ilişkin bir delil davacı tarafından delil listesinde ibraz edilmemiştir. Dosya içeriğinde yer alan negatiflerin her zaman için düzenlenmesinin mümkün olduğu açık olup, dosya içeriğinde davacı tarafından davalıya matbaacılık hizmeti verildiğine ilişkin bir delil bulunmamaktadır.
O halde, davacı tarafından akdi ilişkinin varlığının ispatı için yazılı delil sunulmayan davada “yemin” deliline dayanılmış olduğundan mahkemece, akdî ilişkinin varlığının kanıtlanması amacıyla davalıya yemin önerme hakkının bulunduğu davacıya hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gereklidir.
Açıklanan nedenlerle ispat yükü üzerinde olan davacı tarafa yemin hakkının hatırlatılmasının gerektiğine işaret eden ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 17.06.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.