
Esas No: 2016/3093
Karar No: 2016/3882
Karar Tarihi: 23.06.2016
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/3093 Esas 2016/3882 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA
DAVACILAR : 1- ... 2- ... Vekilleri Av. ...
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA
Taraflar arasındaki iflas davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen dava karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde asıl ve birleşen davada davalı vekili ve katılma yoluyla asıl ve birleşen davada davacılar vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiştir.
Temyize konu karar niteliği gereği duruşmaya tâbi olmadığından duruşma isteminin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Asıl ve birleşen davada davacılar vekili, davalı şirketle hukuk müşavirliği ve avukatlık hizmet sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme uyarınca müvekkillerinin ...6 ve ....dava dosyalarının nihai karara ulaşması için gerekli müşavirlik hizmetini vermeyi ve bu iki dava ile birlikte davalının taraf olduğu ...’nde görülen dava yönünden her türlü danışmanlık sunumunu üstlendiklerini ve gereği gibi yerine getirdiklerini, bu sözleşmeden doğan alacak için .... sayılı takip dosyası üzerinden iflas yolu ile takibe giriştiklerini, yine taraflar arasında düzenlenen ikinci bir hukuk müşavirliği ve avukatlık hizmet sözleşmesi uyarınca müvekkillerinin.... sayılı dava dosyasının nihai karara ulaşması için gerekli müşavirlik hizmetini vermeyi ve bununla birlikte davalının.... Mahkemelerinde görülmeye devam edilen davalar yönünden her türlü danışmanlık sunumunu üstlendiklerini ve gereği gibi ifa ettiklerini, bu sözleşmeden doğan alacak için .... takip dosyası üzerinden iflas yolu ile takibe giriştiklerini ve her iki takibe de davalı yanın itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %40’ı oranında icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline ve davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacıların akdedilen sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediklerini, bazı dosyalarda vekalet dahi sunmadıklarını, davaların bir kısmının henüz sonuçlanmadığını ve davacıların avukatlık ücretine KDV talep etmelerinin de yerinde olmadığını savunarak, davaların reddini istemiştir.
Mahkemece, davacıların davalı yan ile imzaladıkları ve tarafların kabulünde olan hukuk müşavirliği ve avukatlık ücret sözleşmeleri kapsamında ücret alacağını hak ettikleri, ancak KDV alacaklarının davalıya ait olacağı hususunda düzenleme olmaması nedeniyle bu .../...
S.2
kalem alacak ile yasal dayanağı bulunmayan icra inkâar tazminatının davalıdan istenemeyeceği, tefhim olunan depo kararı gereğinin davalı yanca yerine getirilmediği gerekçesiyle davalının itirazın kaldırılmasına ve iflasına dair kararın davalı vekilince temyizi üzerine Dairemizin 21.09.2012 tarih ve .... Karar sayılı ilamıyla “Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacıların edimlerini tam olarak yerine getirdikleri belirtilerek depo tutarları belirlenmiş, mahkemece bu çerçevede depo kararı oluşturulmuştur. Ne var ki, sözleşmenin hükümlerinin yorumlanması ve ifa edilip edilmediğinin saptanması, hakimin hukuki ve mesleki bilgisi kapsamında değerlendirilecek hususlardan olup, bu konuda bilirkişinin gerekçe dahi göstermeden vardığı sonuca itibar edilemeyeceği, taraflar arasında akdedilen tarihsiz sözleşmede davacılar tarafından kararın ivedilikle iş sahibi lehine verilmesini temin etmeye ek olarak, icra takibine girişileceği ve alacağın teminat altına alınacağı; 26.2.2009 tarihli sözleşmede ise infaz dahil her türlü yasal işlemin gerçekleştirileceği hüküm altına alınmış ve önceki sözleşmenin feshedilerek, yanların birbirini ibra ettiği açıklandığı, bu durumda davacıların sözleşmeden doğan edimlerini ne oranda yerine getirdiklerinin mahkemece takdir edilmesinden sonra, belirlenen çerçeve içinde alacağın tutarının belirlenmesi için bilirkişi incelemesine başvurulması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediği gerekçesiyle “ bozulmuştur.
Mahkemece uyulan bozma ilamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, taraflar arasındaki hukuk müşavirliği ve avukatlık ücret sözleşmesi içeriği, incelenen icra takip dosyaları ile tüm deliller bütün olarak değerlendirildiğinde; taraflar arasında akdedilen tarihsiz sözleşmede davacılar tarafından kararın ivedilikle iş sahibi lehine verilmesini temin etmeye ek olarak, icra takibine girişileceği ve teminat altına alınacağı, 26.02.2009 tarihli sözleşmede ise infaz dahil her türlü yasal işlemin gerçekleştirileceği hüküm altına alınmış ve önceki sözleşmenin feshedilerek yanların birbirini ibra ettiği açıklandığı davacıların sözleşmeden doğan edimlerini somut dava ve takipler kapsamında % 50 oranında yerine getirdiği mahkemece takdir edilerek; bu oran esas alınmak suretiyle ve 03.03.2014 tarihli bilirkişi rapor içeriğindeki hesaplama doğrultusunda İİK"nın 158. madde hükmü gereğince ....sayılı davası yönünden 90.596,90 TL asıl alacak, 4.122,16 TL tahsil harcı, 23,10 TL icra masrafı, 9.647,75 TL icra avukatlık ücreti, 37.350,74 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 141.740,65 TL ile birleşen 2009/943 Esas sayılı davası yönünden; 17.581,60 TL asıl alacak, 799,96 TL tahsil harcı, 20,60 TL icra masrafı, 2.109,79 TL icra avukatlık ücreti, 7.248,44 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 27.760,39 TL"nin toplamından oluşan 169.501,04 TL davacı alacağı için davalı yana usulüne uygun olarak depo emri kararı tebliğ edilmiş, davalı yanca 7 günlük yasal sürede 21.04.2014 tarihinde alacak tutarını mahkeme veznesine depo ettiği, davacı vekilince 03.07.2014 tarihli oturumdaki beyanında depo emrinin davalı yanca yerine getirilmiş olmasından dolayı gerek asıl gerekse birleşen davada davaların konusuz kalmasından ötürü konusuz kalan davalar yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi talep edildiği gerekçesiyle, asıl ve birleşen davalar yönünden konusuz kalan davaların esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davada davalı ve katılma yoluyla asıl ve birleşen davada davacılar vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin tüm; asıl ve birleşen davada davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
.../...
S.3
2-Asıl ve birleşen dava itirazın kaldırılması ve iflasın istemine ilişkindir.
Mahkemece, Dairemizin bozma kararına uyularak, davacıların üstlendikleri işin %50"sini yerine getirdikleri takdir edilerek bilirkişilerin bu orana göre yaptıkları hesaplama üzerinden depo emri çıkartılmış, depo emrine uyulması üzerine de asıl ve birleşen davaların konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de;
Dairemizin bozma kararında 26.02.2009 tarihli sözleşmedeki çerçeve belirlenerek hüküm kurulması gerektiği belirtilmesine rağmen, bu sözleşmenin 5 ve 6. maddesindeki avans ödemelerinin sonuç ücretten düşüleceği hükmüne itibar edilmediği görülmektedir.
Asıl ve birleşen davalarda davalı tarafça, yapılan işler kapsamında avans ödemeleri yapıldığı iddia edilmiş ve taraflar arasındaki sözleşmelerle bu husus teyid edilmesine rağmen belirlenen ücretten avans ödemelerinin sonuç ödemeden mahsup edilmediği gibi bu konuda kararda bir gerekçeye de yer verilmediği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, takibe dayanak sözleşmelerdeki ücret ve avans kısımları da dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin tüm, asıl ve birleşen davada davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davalının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın asıl ve birleşen davada davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı onama harcının asıl ve birleşen davada davcılardan alınmasına, asıl ve birleşen davada davalıdan alınan peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.