Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/1349
Karar No: 2019/4517
Karar Tarihi: 26.06.2019

Silahlı terör örgütüne üye olma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2019/1349 Esas 2019/4517 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2019/1349 E.  ,  2019/4517 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ceza Dairesi
    Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
    Hüküm : 1-Sanık ... hakkında; TCK’nın 314/2, 62, 53, 58/9, 63 ve 3713 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca hükmedilen mahkumiyet kararına ilişkin istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine
    2-Sanık ... hakkında; TCK’nın 314/2, 62, 53, 54, 58/9, 63 ve 3713 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca hükmedilen mahkumiyet kararına ilişkin istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddi

    Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
    Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği, ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
    Sanık ... hakkında tayin olunan cezanın süresi itibariyle yasal şartları oluşmadığından, sanık müdafiinin duruşma isteminin CMK"nın 299. maddesi gereğince REDDİNE,
    Duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
    I- Sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;
    Adil yargılanma hakkı, İHAS"nın 6, Anayasanın 36. maddeleri ile teminat altına alınan, hukuk devletinin temel gerekleri arasında kabul edilegelmiş bir hak olarak, yargılama sonunda verilen kararın adil olup olmadığından ziyade adil bir karara ulaşılabilmesi için gerekli imkanların sağlanıp sağlanmadığına, sürecin dürüst yürütülüp yürütülmediğine ilişkin, bazı asgari güvenceler içeren bir haktır.
    Sözleşmenin 6/3-b maddesine göre suç isnadı altında olan herkes, "savunmasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara sahip olma" hakkına sahiptir. Gerekli zamandan anlaşılması gereken, sanığın ve müdafiinin savunma için zorunlu hazırlıkları yapabilecekleri süredir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yerleşik uygulamalarına (1003 Albert and Le Compte/Belgium, 10.02.1983, 1004 X and Y/Austria, (Commission, admissibility), Appl. No:7909/77, 12.10.2978. 1005 Huber/Austria, (Commission, admissibility), Appl. No: 5523/72, 05.10.1974.) göre sürenin yeterliliği, her olay özelinde; davanın karmaşıklığı, müdafiin bu davadaki iş yükü, yargılamanın gelmiş olduğu aşama, sanığın ya da müdafiin yargılama sürecindeki tutumları (AYM.Ufuk R.Çobanoğlu Başvurusu 01.02.2017 tarih 2014/6971 no) gibi kıstaslar gözetilerek yargılamayı yöneten hakim tarafından belirlenmelidir. Her halde verilecek sürenin, yargılamanın alelacele yapılmayacağı ve fakat makul sürede de tamamlanacağı teminatını içermesi gerekir.
    Anayasa Mahkemesinin, 01.02.2017 tarih 2014/6971 nolu Ufuk R. Çobanoğlu ve 25.03.2015 tarih 2013/1966 nolu A. Zeki Üçok başvurularında da ifade olunduğu üzere; her ne kadar Anayasanın 36. maddesinde özel sınırlama nedenleri öngörülmemiş ise de, bu hak mutlak haklardan değildir. Bu nedenle hakkın nesnel sınırlarıyla çatışan diğer hak ve ilkeler dikkate alınmalı, aralarında bir denge kurulmalıdır. İHAS"nın 6/3-b ve Anayasanın 36. maddelerinde düzenlenen "savunmasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara sahip olma" hakkının, Sözleşmenin 6/1.maddesine paralel Anayasanın 141. maddesinde yer alan, "davaların mümkün olan süratle sonuçlandırılması" ilkesi ile birlikte değerlendirilmesi ve bu iki hak/ilke arasında adil bir dengenin kurulması gerekmektedir. Buna göre; savunma için tanınacak zamanın, hem yargılamanın aceleye getirilmemesini temin etmesi, hem de yargılamanın makul bir sürede sonuçlandırılmasını olumsuz etkileyecek uzunlukta olmaması gerekecektir. (Aynı yönde İnceoğlu Sibel Adil Yargılanma Hakkı sh.324)
    Bu cümleden olarak; mahkeme başkanının, doğrudan yargılamaya konu fiil ve bu fiilin hukuki değerlendirmesine dair makul sürede yapılacak savunmalar dışında, yargılamayı uzatmaya matuf, hiç bir hukuk düzenince korunmayan "hakkın kötüye kullanılması" niteliğindeki davranışlara müsaade etmemesinin, 5271 sayılı CMK"nın 203/1. maddesi gereğince tanınan duruşmanın yönetim ve düzenini sağlama yetki ve sorumluluğunun bir gereği olduğu kabul edilmelidir.
    Somut olayda, sanığın savunmasının alındığı 03.02.2017 tarihli celsede hazır bulunup ayrıntılı savunmasını yapan, Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaasını sunduğu 11.07.2017 tarihli celsede esasa ilişkin savunmalarını yapmak üzere süre talep eden, talebi kabul edilerek 02.10.2017 tarihine talik edilen celseye katılıp yeniden süre talep eden sanık müdafiine mahkemece tekrar esas hakkındaki savunmalarını yapmak üzere bir sonraki celseye kadar süre verildiği, bu celseyi takip eden 12.10.2017 tarihli karar duruşmasında hazır bulunmayarak başka dosyaların duruşmalarına katılacağı gerekçesi ile mazeret dilekçesi verdiği görülen müdafiin yokluğunda, CMK 188/1-2 ve 216/3. maddelerinin tanıdığı yetkiye istinaden yargılamanın tamamlanıp hükmün açıklandığının anlaşılmış olmasına nazaran, davanın karmaşıklık derecesi, müdafiinin bu davadaki iş yükü, yargılamanın gelmiş olduğu aşama sanığın ve müdafiinin yargılama sürecindeki tutumları itibariyle sanık müdafiinin, kendisine verilen yeterli süreye rağmen karar celsesine katılmayarak sözlü savunma yapmadığı, ancak 10.10.2017 tarihli dilekçesi ile yazılı olarak mütalaaya ve esasa ilişkin savunmalarını mahkemeye bildirdiği görüldüğünden, savunma hakkının kısıtlandığı yönündeki savunmaların hukuki değerden yoksun olduğu belirlenerek vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
    Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddine, ancak;
    Polis memuru olarak görev yaparken ihraç edilen sanığa ait adli Emanetin 2017/1138 sırasında kayıtlı silah ve şarjörün ilgili yönetmelikte belirtilen işlemlerin yapılması için idareye teslimine karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde müsaderesine karar verilmesi,
    Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılması gerektirmeyen bu hususun 5271 sayılı CMK"nın 303. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün müsadereye ilişkin kısmı çıkarılarak yerine "Adli Emanetin 2017/1138 sırasında kayıtlı Kırıkkale marka 9 mm. çapında 52517/7979005 seri numaralı tabanca ve 1 adet şarjörün ilgili yönetmelikte belirtilen işlemlerin yapılması için idareye teslimine" ibaresi yazılmak suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
    II- Sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen Dairemizin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 Karar sayılı kararında ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle; örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olduğunun kabul edildiği dikkate alınarak, ByLock kullanıcısı olduğunu kabul etmeyen sanık ...’in ByLock uygulamasını kullandığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde teknik verilerle tespiti halinde ByLock kullanıcısı olduğuna dair delilin atılı suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olması karşısında, ilgili birimlerden ayrıntılı ByLock değerlendirme raporu getirtilerek değerlendirilip, temyiz aşamasında dosyaya UYAP üzerinden gönderilen 20.12.2017 tarihli veri inceleme raporu ile ilgili olarak bu rapora dayanak teşkil eden Garson adlı gizli tanığın daha önce hakim huzurunda alınan ifade tutanağı ile CMK"nın 134. maddesine göre alınan hakimlik kararı ve varsa ayrıntılı analiz raporunun soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından araştırılıp temin edilip, duruşmada sanık ve müdafiine okunarak diyecekleri sorulduktan sonra bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması,
    Kanuna aykırı, sanık ... ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, sanığın tutuklulukta geçirdiği süreler, mevcut delil durumu ve suç vasfı da dikkate alınarak tahliye taleplerinin reddiyle tutukluluk halinin devamına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.














    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi