10. Hukuk Dairesi 2017/4397 E. , 2019/3362 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : ... Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, prime esas kazancın tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, davalılar vekilleri tarafından İstinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
... Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili özetle, müvekkilinin 1.1.2003-30.11.2012 tarihleri arasında davalı Büyükelçiliğe ait işyerinde kesintisiz çalıştığını ancak prime esas kazancının gerçek ücret üzerinden bildirilmediğini, bildirilenden daha fazla ücret aldığını, prime esas kazancının gerçek ücret üzerinden tespitini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı ... vekili, davanın reddini istemiş, davalı Büyükelçilik vekili ise, elçililiğin yargı muafiyeti olduğunu, primlerin gerçek ücret üzerinden yatırıldığını, davanın 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
1-Davanın kısmen kabulü kısmen reddine,
2-Davacının 1.1.2003-30.11.2012 tarihleri arası 10.6.2015 havale tarihli bilirkişi raporunda belirtilen ücret miktarları ile çalıştığının tespitine, bildirilen miktarların hükmün infazı sırasında Kurumca dışlanmasına,
3-10.6.2015 havale tarihli bilirkişi raporunun ekinde sunulan çizelgelerin hükmün eki sayılmasına, karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Davalı ... vekili tarafından, Kurumca yapılan işlemlerin doğru olduğu, bildirilmeyen primlerden Kurumun sorumlu tutulamayacağı nedeniyle, davalı Büyükelçilik vekili tarafından ise, yargı muafiyeti olduğu, hak düşürücü sürenin olduğu, gerçek ücretten prim ödendiği, imza içeren belgelerin geçerli olduğu, brüt hesaplama yapılamayacağı nedenleriyle istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, ücretin bir kısmının elden verildiği durumlarda emsal değerler ve tanık anlatımları ile kanıtlanabileceği, davalının yargı muafiyetinin bulunmadığı, mahkemenin kararının usul ve esas yönünden doğru olması nedeniyle başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Bölge Adliye Mahkemesi kararını SGK vekili, Kurum işleminin yerinde olduğu, yargılama giderinden sorumlu tutulmaması, dava açmadan önce Kuruma müracaat gerektiği nedenleri ile, diğer davalı vekili ise, istinaf gerekçeleri ile temyiz etmişlerdir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI:
1982 Anayasası madde 142/3, “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.”
6100 sayılı HMK’nın “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi (HUMK m. 388);
“(1) Hüküm “Türk Milleti Adına” verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”
HMK’nın “Hükmün yazılması” başlıklı 298. maddesi;
“(1) Hüküm, hükmü veren hâkim, toplu mahkemelerde başkan veya hükme katılmış olan hâkimlerden başkanın seçeceği bir üye tarafından yazılır.
(2) Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.
(3) Hükümde gerekçesi ile birlikte karşı oya da yer verilir.
(4) Hüküm, hükmü veren hâkim veya hâkimler ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır.”
VI-ESASIN İNCELENMESİ:
Dava, davalı yanında sigortalı olarak geçen çalışmalar nedeniyle eksik bildirilen prime esas kazancın tespiti istemli ise de öncelikle ilk derece mahkemesi tarafından kurulan hükmün usule uygun olup olmadığı, hukuken geçerli bir hükmün var olup olmadığı sorununun irdelenmesi gerekmektedir.
Mahkeme kararı kanunda açıkça belirtilmiş unsurları ihtiva etmeli ve belli bir şekle uygun olarak yazılmalıdır. Kararda bulunması gereken hususlar HMK 297. maddede ayrıntılı olarak tek tek sayılarak gösterilmiştir. Bunun sebebi, kararın açık ve gerekçeli olması, infazı kabil olması ve hukuki dinlenilme hakkının yerine getirilmesidir. 298. maddeye göre de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacaktır.
Kararda yazılması gereken en önemli unsurlardan birisi de hüküm sonucudur. Zira hüküm sonucu, davacının somut talepleri hakkında infaz edilebilecek ve kesin hükme konu olabilecek şekilde kaleme alınmalıdır. Madde 297/2 “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir”
Mahkemece “davacının 1.1.2003-30.11.2012 tarihleri arası 10.6.2015 havale tarihli bilirkişi raporunda belirtilen ücret miktarları ile çalıştığının tespitine, bildirilen miktarların hükmün infazı sırasında Kurumca dışlanmasına, 10.6.2015 havale tarihli bilirkişi raporunun ekinde sunulan çizelgelerin hükmün eki sayılmasına” denilerek yukarıda açıklanan usul ve esaslar çerçevesinde bir karar tesis edilmemiştir. Bilirkişi raporları mahkeme kararının eki sayılamaz. Ortada hukuki varlık kazanmış bir karar mevcut değildir. Sadece rapora atıfla yetinilerek karar verilmesi, infazda şüphe ve tereddüt yaratacak nitelikte olduğu gibi madde 297’ye aykırı olarak tesis edildiğinden usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve sair yönleri incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ..."ne iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 11.04.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.