6. Ceza Dairesi 2014/6531 E. , 2016/4143 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Yağma
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Sanığın adli sicil kaydında yer alan, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve hapis cezasının ertelenmesine ilişkin kararların, 5271 sayılı Yasanın 231/11 ile 5237 sayılı Yasanın 51/7. maddeleri uyarınca yeniden değerlendirilmesi için karar veren mahkemelere her zaman ihbarda bulunulması olanaklı görülmüştür.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Bir başkasının, kendisinin veya yakınının; hayatına, vücut ve cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da mal varlığı itibariyle büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişinin eylemi yağma suçunu oluşturur. Malın alınması veya verilmesini temin için zilyetin üzerinde cebir ve tehdit kullanılmaktadır. Cebir ve tehdit karşısında mağdurun başka bir seçeneği kalmamakta ve bu durumda failin malı doğrudan alması söz konusu olmaktadır. Yani mağdur malı teslim etmektedir. Bu suçla korunan hukuki değer yalnızca malvarlığı değil, aynı zamanda kişi özgürlüğü ve vücut dokunulmazlığıdır.
Yağma icrai hareketle işlenebilen bir suç tipidir ve bu suçun maddi unsuru hareket kısmıdır. Kullanılan cebir ve tehdidin, kişiyi malı teslim etmeye veya alınmasına ses çıkartmamaya yöneltmeye elverişli olması gerekir. Cebir, “bir kimseye karşı bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapması için zor kullanma” anlamına gelmektedir. Burada mağdura karşı kullanılan “zor”, fiziki zorlamadır.
İradenin zorlanması cebir kavramı içerisinde değil, tehdit içerisinde değerlendirilir. Tehdit, muhatabın üzerinde zorlama etkisinin hali hazırda bedensel tesir eden zorlama ile değil, gelecekte belirtilen manevi bir zorlama, korkutmayla oluşmasıdır. Ciddi tehdidin objektif olarak ciddi görünüm uyandırması ve tehdit edilen tarafından ciddiye alınması da gerekir. Yağma suçunda tehdit, şahıs veya mal varlığına ilişkin ve kişiyi büyük bir tehlikeye düşecek ağırlıkta bulunması gerekir. İşte bu konudaki tehdit yağmanın elverişli zorlama aracı olmaktadır. Dolayısıyla hafif bir tehlikeyle tehdit yani şahsen ve malen büyük bir tehlike oluşturmayan tehdit yağma cürümünün oluşması bakımından yeterli değildir. Tehlikenin büyük olup olmadığı daha çok fiili bir mesele olup tehditin yönlendirilmiş olduğu şahıs, yer ve zamanda göz önüne alınarak somut olayda nitelik incelemesi gerekmektedir. Tehdit edilen kötülük ile malın teslimi arasında oran yoksa yine yağmadan bahsedilemez.
Somut olaya gelince;
1)Sanığın, olay gecesi saat 19:30 sıralarında, cadde üzerinde otobüs durağına yürüyen yakınanın yanına gelerek 10.-TL yol parası istediği, yakınanın parasının olmadığını söylediği ve sanığı ikna etmek için cüzdanını çıkartarak sanığa gösterdiği sırada, sanığın, yakınanın elindeki cüzdanın içinden akbil ulaşım kartı ile banka kartını çekerek aldığı, bankadan para çekerek kendisine vermesini söylediği, sanık ve yakınanın birlikte Denizbank ATM’sine gittikleri, sanığın kartı yakınana verip para çekmesini söylediği, hesapta 9.-TL olduğunun anlaşılması üzerine para çekemedikleri, daha önce sanığın arka cebindeki nargile maşasını kesici bir alet sanan yakınanın durumdan kurtulmak için yol kenarındaki lokantaya sığınarak polise haber verdiği, olay yerine gelen kolluk görevlilerinin kovalamaca sonucu sanığı üzerindeki akbil ulaşım kartı ile yakaladıkları somut olayda; sanık tarafından sarf edilen sözlerin ve/veya mevcut fiziki koşulların yukarıda belirtilen yağma suçunun unsuru olarak betimlenen tehdit kapsamında değerlendirilemeyeceği, mağdurun psikolojik durumu ve/veya ürkek kişiliği ile yarattığı düşüncelerin de bu şekilde algılanamayacağı dikkate alındığında, olaydaki tüm koşullar, sanığın sarf ettiği sözler ve hareketler bütün olarak değerlendirildiğinde sanığın eyleminin hukuki vasfını yağma boyutuna taşıyıcı nitelik ve niceliğinin bulunmadığı dikkate alınmadan eylemin hukuki vasfında yanılgıya düşülmesi,
2-)Sanığın, hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar TCK"nın 53/1-a-b-c-d-e maddesinde yazılı hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına ancak, TCK"nın 53/3. maddesi uyarınca koşullu salıverildiği takdirde, kendi altsoyu üzerinde TCK"nın 53/1-c bendinde sayılan hakları kullanmaktan yoksunluğunun sona erdirilmesine karar verilmiş ise de; 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 gün, 2014/140-2015/85 Esas ve Karar sayılı kararı ile TCK"nın 53/1-b maddesinde yazılı, "seçme, seçilme ve diğer siyasi hakları kullanmaktan" ibaresinin iptal edilmiş olması,
3-)Mahkemece, 5271 sayılı Yasa’nın 150/3. maddesi uyarınca, sanığın savunmasını yapmak üzere zorunlu savunmanın görevlendirilmesi nedeniyle, savunmana ödenen avukatlık ücretinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye açıkça aykırı olarak, sanığa yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... savunmanının temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesinin gözetilmesine 12/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.