11. Hukuk Dairesi 2018/2180 E. , 2018/4000 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki davada Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti"nce verilen 07.12.2017 tarih ve 2017/541-2017/1027 sayılı karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, saklanmak üzere tevdi edildiği ... Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olup dosya için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilleri ile davalı arasında İşletme Devir Sözleşmesinden kaynaklanan alacak için tahkim süreci sonrasında hakem heyeti kurulunca 11/05/2017 tarihinde karar verildiğini, hakem kurulu kararının İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/571 D.İş sayılı dosyası ile saklama kararı verildiğini, hakem heyeti kararının tebliği talebimiz hakem kurulu tarafından tebliği gerektiği gerekçesiyle red edildiğini, İşletme Devir Sözleşmesi Ek Protokolü için ayrıca dava açıldığını, iptaline dair karar Yargıtay tarafından onandığı, tahkim sürecinin başladığı tarihte ek protokolün yürürlükte olduğu, ek protokol iptali için açılan dava sonuçlanmadan tahkim sürecinin bittiğini, sürecin erken başladığına dair itirazlarımızın red edildiğini, tahkime konu alacakların zanamaşımına uğradığını, hakem kararının kamu düzenine aykırı olduğunu iddia ederek hakem kurulu kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, hakem kurulu kararına ancak temyiz yoluna başvurulabileceğini, davacıların hakem kararında ileri sürdüğü hususların kamu düzenine aykırı olduğunu iddia ederek iptal davasını açtığını, iptal davası şartlarının oluşmadığını savunarak davanın reddi istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında işletme hakkının devrine yönelik sözleşme akdedildiği, sözleşmenin akdedildiği tarihte yürürlükte olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeler Kanunu’nun 516. ve devam eden maddeleri uyarınca iç tahkim davası sonucu verilen hakem kararına karşı temyiz yoluna başvurulabileceğinin düzenleme konusu yapıldığı, tarafların uyuşmazlığın hakemde ve yürürlükte bulunan kanunlar çerçevesinde çözümünü kabul ettikleri, hakem kararına karşı davacıların temyiz yoluna başvurma hakkının bulunduğu, dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, hakem heyeti kararının iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşmenin düzenlenme tarihi itibariyle 1086 sayılı HUMK yürürlükte olup, Kanunun 516. vd. maddelerinde hakem kararlarının temyizinin kabil olduğu düzenlemesi yer alsa da; tahkim sürecinin başladığı tarih itibariyle 6100 sayılı HMK yürürlüğe girmiş ve 6100 sayılı HMK’nın 439. madde hükmünde hakem kararlarına karşı yalnızca mahkemede iptal davası açılabileceği ve iptal davası sonucunda verilen kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir.
Ayrıca, İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nca 13.04.2018 tarihinde 2016/2 Esas Sayılı dosyada “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden önce yapılan tahkim sözleşmesi uyarınca icra edilen milli tahkim yargılaması kapsamında ve anılan tarihten sonra verilen hakem kararlarına karşı 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 533. maddesinde düzenlenen temyiz yoluna değil, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 439. maddesi uyarınca iptal davası yoluna gidileceği” yönünde karar verilmiştir.
Somut olayda mahkemece, hakem heyeti kararlarının temyize tabi olduğu, davacıların dava açmakta hukuki yararı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava konusu tahkim şartını içeren sözleşme 30.06.1997 tarihinde düzenlenmiş olsa da tahkim yargılaması 27.01.2014 tarihinde başlamış olup; hakem heyeti kararı da 11.05.2017 tarihinde verilmiştir. Bu durumda mahkemece, anılan düzenlemeler ışığında hakem heyetince verilen karara karşı yalnızca iptal davası açılabileceği gözetilerek işin esasına girilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden davacılara iadesine, 28.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.