14. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/9796 Karar No: 2017/2174 Karar Tarihi: 21.03.2017
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/9796 Esas 2017/2174 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2015/9796 E. , 2017/2174 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27.03.2015 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07.04.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KA R A R Davacı; ... İlçesi, ... Mahallesinde bulunan ... parsel sayılı 6.480,00 m² yüzölçümlü bağ vasıflı taşınmazın 3/16 hissesinin adına kayıtlı olduğunu, diğer davacı hissesi dışında kalan 1/4 hissesinin ... adına kayıtlı iken 22/08/2013 tarih, 37130 yevmiye ile 3.000,00 TL bedelle satın alınmak suretiyle ... adına tescil edildiğini, taşınmazın davalı adına olan 1/4 hissenin kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili; dava konusu gayrimenkulde davacının hissesine ait kullanım alanı ile müvekkilinin hissesine ait kullanım alanının ayrı ayrı belirlendiğini, gayrimenkulün fiilen taksim edildiğini, davalının 20 yıl önce taşınmazı haricen satın aldığını ve o günden beri ekip biçtiğini ve davacının bu durumu bildiğini ve resmi satışı bekleyerek bu davayı açtığını, kötü niyetli olduğundan davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz edilmiştir. Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK"nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Somut olayda davalı, taşınmazın fiilen taksim edildiğini savunmuştur. Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşları tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmez. Taşınmazı kullanan paydaşların paylarının tamamına karşılık gelen bir alanı kullanmaları da gerekmemekte olup, davacının ve davalıya pay satan eski paydaşların hukuken geçerli olmasa bile bir eylemli paylaşmasının söz konusu olup olmadığının tespiti önem taşır. Bu bağlamda özellikle davalıya satış yapan ...’nın kullandığı yer bulunup bulunmadığının araştırılması gerekir. Bu nedenle taşınmazda fiili taksim olup olmadığı araştırılmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA; istek halinde temyiz harcının yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.03.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.