9. Hukuk Dairesi 2014/29330 E. , 2016/2164 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile izin ücreti, fazla mesai ücreti ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 13/01/2010 tarihinde davalı şirkete ait işyerinde kargo satış müdürü olarak çalışmaya başladığını, iş sözleşmesinin 03/03/2011 tarihinde işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını, kullandırılmayan izinlerinin ücretinin de ödenmediğini, fazla çalışma yapmasına ve genel tatil günlerinde çalışmasına rağmen bu çalışmalarının karşılığının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile izin ücreti, fazla çalışma ücreti ve genel tatil ücreti alacaklarını talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının çalıştığı sürede gerçeğe aykırı sahte faturalar temin etmek sureti ile şahsi menfaat elde ettiğinin tespit edilmesi nedeniyle bu durumun işverenin güveninin kötüye kullanılmasının yanı sıra, doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlardan olmasından dolayı 4857 Sayılı İş Kanununun 25/II. maddesi gereğince davacının iş sözleşmesinin feshedildiğini, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığını, yıllık ücretli izinlerini fazlasıyla kullandığını, fazla mesai yapmadığını ve resmi tatillerde kesinlikle çalışmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, işveren tarafından davacı işçi hakkında yapılan suç duyurusu üzerine Cumhuriyet Savcılığınca başlatılan soruşturmada, davacı işçi hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, işverenin karara itiraz ettiği itirazın Ağır Ceza Mahkemesince reddedildiği ve kararın kesinleştiği, soruşturma sırasında aldırılan bilirkişi raporunda davacı işçi hakkında kamu davası açmaya yetecek suç şüphesinin bulunmadığının bildirildiği bu şekilde işveren tarafından gerçekleştirilen fesih bildiriminde belirtilen ve feshe gerekçe gösterilen eylemlerin davacı işçi tarafından yapılmadığının ortaya çıktığı, işverenin iş sözleşmesini haklı bir nedene dayanarak feshettiğini ispat edemediği ve davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı gerekçesiyle, talep edilen tüm alacakların bilirkişi raporu doğrultusunda kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- İş sözleşmesinin, işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkânı tanımaktadır.
Dosya içeriğine göre davacı işçinin iş sözleşmesi “gerçeğe aykırı sahte faturalar temin etmek sureti ile şahsi menfaat elde ettiğinin tespit edilmesi” nedeni ile işverenin güvenini kötüye kullandığı gerekçesi ile feshedilmiş, işverence denetim raporu sunulmuş ve suç duyurusunda bulunulmuştur. Ancak hazırlık aşamasında alınan raporda ise işverenin suçlama konusu işlemlerde haberdar olduğu, güveni kötüye kullanma suçunun maddi unsurlarının oluşmadığı ve kamu davası açılmasını gerektirir suç şüphesi olmadığı belirtilmiştir.
Denetim raporu tek taraflıdır. Diğer taraftan ceza soruşturmasındaki rapor hukuk hakimini bağlamaz. Bu nedenle davacı işçi tarafından yapıldığı iddia olunan yolsuzluk olayının gerçekten olup olmadığı noktasında bir emekli Sayıştay Denetçisi, bir iş hukukçusu ve bir de serbest mali müşavirden oluşan üçlü bilirkişi heyetinden rapor alınmak suretiyle dosyada mevcut savcılık aşamasında alınan rapor ile işverence aldırılan rapor arasındaki çelişki giderilmeli, davacının davranışlarının haklı neden niteliğinde güveni kötüye kullanma olarak nitelenip nitelenmeyeceği açıklığa kavuşturulmalı ve sonucuna göre feshin haklı olup olmadığı belirlenip kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanılmadığına karar verilmelidir. Eksik inceleme ile hüküm tesisi hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.