14. Hukuk Dairesi 2016/10869 E. , 2017/2166 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 15.07.2013 gününde verilen dilekçe ile ihdasen tescil mümkün değil ise tazminat, ayrıca tedbir kararı verilerek taşınmazın davacının fiilen kullanımına bırakılması talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda; tescil talebinin ve bu yerle ilgili tazminat talebinin reddine, müdahalenin menni ve park (yeşil alan) olması itibariyle bu amaca uygun hale getirilmesi yönünden kabulüne dair verilen 01.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı ... vekili tarafından, duruşmasız olarak temyizi ise davalı ... vekili ve feri müdahil ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 28.02.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ... ile karşı taraftan davalı vekili Av. ... ile feri müdahil vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Davacı vekili 15.07.2013 tarihli dilekçesi ile; davacıya ait olan 2349 ve 2381 parsel sayılı taşınmazların 3194 sayılı Kanununun 16. maddesine göre 4.571,31 m2"lik bölümünün kamunun yararlanması amacıyla park, kıyı kenar ve yol olarak kullanılması koşuluyla bedelsiz olarak kamuya terk edilip bağışlanmasına rağmen davalı ... tarafından bağışın amacı ve koşulları dışında ticari amaçla büfe yapılarak ... adlı şahsa kiraya verildiği, kıyı kenarında bulunan taşınmazın duvarla çevrilip kamunun yararlanmasına engel olunduğu, davacıya ait taşınmazların denizle ve sahille olan bağlantısının kesildiğini ileri sürerek tedbiren davacının fiili kullanımına bırakılarak
taşınmazın 4577 m2"lik bölümünün yeniden ve ihdasen davacı adına tesciline, mümkün olmazsa güncel değerinin tazminat olarak ödenmesine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili daha sonra Belediye Encümeninin 02.04.2013 tarihinde park alanı içerisinde bulunan ruhsatsız yapıların yıkılmasına karar verdiğini bildirmiş, keşiften sonra dava konusu 3204 m2"lik taşınmazın değeri olan 448.656 TL üzerinden harcı ikmal etmiştir.
Davalı ... vekili, 02.12.1993 tarihli Belediye Encümeni Kararı ile mülkiyeti davacıya ait olan 2349 ve 2381 parsel sayılı taşınmazların 3194 sayılı Kanununun 16. maddesine göre tevhit edildiğini, davacının rızasıyla özel parselasyon işleminin gerçekleştirildiğini, 1336 m2"sinin bedelsiz olarak yol, 3204 m2"sinin bedelsiz olarak park, 35.72 m2"sinin kıyı kenar terki yapıldıktan sonra 4876 sayılı parselin arsa olarak 3371 m2 yüzölçümüyle davacı adına, yine 4877 sayılı parselin 2698 m2"nin arsa cinsi ile davacı adına tescil edilip beyanlar hanesine (günübirlik tesis alanıdır) şeklinde 13.01.1994 tarihinde şerh verildiğini, davacıya kalan parsellerin değerinin çok arttığını, dava konusu 3204 m2"lik park alanının 9.10.2009 tarihli Belediye Meclisi Kararı ile feri müdahil ..."e kiraya verildiğini, ihale şartnamesinde tahsis edilen alanın herkesin kullanımına açık olacağının belirtildiğini, parkın giriş kapısının kapatılamayacağının yazılı bulunduğunu, ayrıca 2942 sayılı Kanunun 35. maddesine göre davacının mülkiyeti geri isteyemeyeceğini, keşif ve fotoğraflarda görüldüğü üzere park alanı üzerinde kamunun istifadesini sağlayacak düzenlemelerin yapıldığını, yasaya aykırı tasarruf bulunulmadığını, bu sebeplerle davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Feri müdahil ... vekili, belediye meclis kararı ve 15.4.2011 tarihli yazılı kira sözleşmesi ile park alanını kiralamış bulunduğunu, bu alanı yeşillendirerek oturma ve kullanma alanı yaratıp, çevrede bulunanların kullanımına ve denizden faydalanmalarına uygun hale getirdiğini, davacının bu alanın kamuya kullandırılmadığı yönündeki iddialarının doğru olmadığını ve belediyenin savunmalarını tekrar ile davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 19.6.2015 tarihinde yapılan keşif sonucu alınan şehir plancısı, inşaat mühendisi ve fen memurunun müşterek rapor ve krokisinde ve mahkeme gözlemine göre, dava konusu taşınmazın park olarak ayrılan 3204,69 m2"lik kısmında Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği"ne ve Kıyı Kanunu"na aykırı uygulama yapıldığı, yeşil alan niteliğindeki bu yerde amaç dışı kullanım olduğu anlaşıldığından davalı ..."nin ve Feri müdahil ..."in bu yere müdahalesinin menine, bu yerin park (yeşil alan) olması itibariyle amaca uygun hale getirilmesine, davacı tarafın dava konusu taşınmazla ilgili tescil talebinin ve bu yerle ilgili tazminat talebinin reddine, davacı vekille temsil edildiğinden 31.346 TL avukatlık ücretinin davalıdan ve feri müdahilden
alınarak davacıya verilmesine, davalı ve feri müdahil vekille temsil edildiklerinden 31.346 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya ve feri müdahile verilmesine karar verilmiştir.
Hüküm, feri müdahil ... vekili, davalı ... vekili ve davacı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacı vekili ve davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- 6100 sayılı HMK"nun 297. maddesinin 2. fıkrası gereğince; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Ayrıca, HMK"nın 66, 68 ve 69. maddeleri gereğince feri müdahil asıl davanın kazanılmasında yararı bulunan taraf yanında ona yardımcı olmak için davada yer alabilir, tek başına hareket edemez. HMK"nın 69. maddesi gereğince feri müdahil hakkında bir hüküm kurulamaz. Hüküm, ancak davanın tarafları hakkında kurulabilir.
Somut olaya gelince; mahkemece verilen karar 6100 sayılı HMK 297/2. maddesi hükmüne aykırıdır. Kararın hüküm sonucunda “dava konusu taşınmazın park olarak ayrılan 3204,69 m2"lik kısmında Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği"ne ve Kıyı Kanunu"na aykırı uygulama yapıldığı, yeşil alan niteliğindeki bu yerde amaç dışı kullanım olduğu anlaşıldığından davalı ..."nin ve Feri Müdahil ..."in bu yere müdahalesinin menine, Bu yerin park (yeşil alan) olması itibariyle bu amaca uygun hale getirilmesine” şeklinde karar verilmekle yetinilmiş; ancak, hüküm fıkrasında dava konusu taşınmazın infazına elverişli olacak şekilde keşif krokisine atıf yapılarak taşınmazın yeri belirtilmemiştir. Hükmün, infazında şüphe ve tereddüt oluşturacak şekilde oluşturulduğu, feri müdahil davalıymış gibi hakkında karar verildiği görülmüştür. Bu hali ile verilen karar 6100 sayılı HMK"nın 69 ve 297/2. maddesine aykırı olduğundan usulüne uygun şekilde hüküm sonucu oluşturulması için kararın bozulması gerekmiştir.
Bunun yanısıra, davalının elatmasının önlenmesine ve park (yeşil alan) olması itibariyle bu amaca uygun hale getirilmesine karar verilen dava konusu taşınmazda davacının mülkiyet hakkı bulunmadığından, davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bent uyarınca temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harçların istek halinde yatırana iadesine, 1480 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalı Belediyeden alınarak davacıya verilmesine, 1480 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ..."ye verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.03.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.