9. Hukuk Dairesi 2014/27272 E. , 2016/2154 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile izin ücreti ve fazla mesai ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı Talebinin Özeti:
Davacı vekili, iş sözleşmesinin davacı tarafından sigorta primlerinin yatırılmaması nedeniyle haklı olarak feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile izin ücreti ve fazla çalışma ücreti alacaklarını talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, iş sözleşmesinin davacı tarafından haksız olarak feshedildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, iş sözleşmesinin davacı tarafından sigorta primlerinin yatırılmaması nedeniyle haklı olarak feshedildiği gerekçesiyle, talep edilen tüm alacakların bilirkişi raporu doğrultusunda kabulüne ya da kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, mahkemece duruşmada tefhim edilen hüküm özeti (kısa karar) ile kararın hüküm sonucunun (hüküm fıkrasının) çelişip çelişmediği noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için HMK"nun ilgili maddelerinin incelenmesi gerekmektedir;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını ve
Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi içermesi gerektiği,
Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği açıkça belirtilmiştir.
Aynı yasanın 298 inci maddesinin ikinci fıkrasında, gerekçeli kararın, tehfim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
Buna göre, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve Kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu - 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı).
10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da mahkemece duruşmada tefhim edilen hüküm özeti (kısa karar) ile gerekçeli kararın hüküm sonucunun (hüküm fıkrasının) çelişmesinin başlı başına bir bozma sebebi olduğu belirtilmiştir.
Bu yasal düzenlemeler ve Yargıtay kararları kapsamında, duruşmada tefhim edilen hüküm özetinde (kısa kararda) davacının her bir talebi hakkında ne tür bir karar verildiği açıkça gösterilmek zorundadır.
Somut olayda, mahkemece duruşmada tefhim edilen hüküm özetinde;
"1- Davanın KABULÜNE,
- 2.332,44 TL kıdem tazminatı,
- 5.665,69 TL fazla mesai alacağı
- 1.921,57 TL yıllık izin alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- Sair hususların gerekçeli kararda açıklanmasına," denmişken, kararın hüküm sonucunda;
"1-Davanın KABULÜ ile 2.332,44 TL kıdem tazminatı alacağının 10,00 TL"lik kısmı için dava tarihinden itibaren, geri kalan kısmı için iş akdinin fesih tarihi olan 30/05/2012 tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
- Fazla mesai ücreti alacağına ilişkin istemin KABULÜ ile 5.665,69 TL alacağın 10,00 TL"lik kısmı için dava tarihinden, geri kalan kısım için ıslah tarihi olan 11/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak ile davacıya verilmesine,
- Yıllık ücretli izin alacağına ilişkin istemin KABULÜ ile 1.921,57 TL alacağın 10,00 TL"lik kısmı için dava tarihinden itibaren, geri kalan kısım için ıslah tarihi olan 11/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak ile davacıya verilmesine," denmiştir.
Buna göre, duruşmada tefhim edilen hüküm özetinde davacının talepleri hakkında 6100 sayılı HMK"nun 297. maddesinde belirtilen şekilde bir karar verilmemiştir. Hüküm özeti, 6100 sayılı HMK.nun 297 maddesinde belirtilen unsurları taşımamaktadır. Kararın hüküm sonucu (hüküm fıkrası) bölümünde, duruşmada tefhim edilen kısa karardan farklı olarak hüküm altına alınan alacaklara dava ve ıslah tarihi ayrımı yapılarak faiz uygulanmış, bu şekilde duruşmada tefhim edilen hüküm özeti ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılmıştır. HMK.nun 297 ve 298/2. Maddesine aykırı olan kararın salt bu nedenle bozulması gerekmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.