4. Ceza Dairesi 2020/20839 E. , 2020/12721 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kişilerin huzur ve sükununu bozma
HÜKÜM : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
A- Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçu ile korunan hukuki yarar kişi özgürlüğünün korunması ve bireyin, psikolojik ve ruhsal bakımdan rahatsız edilmemesi ve yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için, kanun metninde yazılı bulunan telefon etme, gürültü yapma yada aynı maksatla, hukuka aykırı bir davranışta bulunulması eylemlerinin bir kez yapılmasının yeterli olmadığı, eylemlerin ısrarla tekrarlanması, süreklilik arz etmesi ve sırf kişilerin huzur ve sükununu bozma saiki ile işlenmesi gerekmektedir.
Yargılamaya konu somut olayda, katılanın sanık hakkındaki şikayeti nedeni ile 6284 Sayılı Yasa kapsamında alınan tedbir kararının sanığın katılanı aramasına dair yasaklama getirmemesi, tanık olarak beyanı alınan ...’ün ifadesinde geçen olayın aynı mahkemenin 2014/383 Esas sayılı dosyasına ilişkin olması ve dosyada mevcut HTS kaydında yalnızca 1 aramanın olduğu nazara alındığında; somut olayda ısrar öğesinin bulunmaması nedeniyle unsurları oluşmayan kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunda sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,
B- Kabule göre;
1- 6545 sayılı Kanun"un 72. maddesiyle, CMK’nın 231/8. maddesinde yapılan değişikliğin suç tarihi itibariyle yürürlükte olmaması, sanığın adli sicil kaydında yer alan 4616 sayılı Kanunla erteli hükümlülüklerinin de hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel teşkil etmemesi ve sanığın 3 aydan fazla hapis cezasına makumiyetinin bulunmadığının anlaşılması karşısında; sanığın pişmanlığı, kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak, yeniden suç işleyip işlemeyeceği konusunda bir değerlendirme yapılıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, "sanığın geçmişteki sabıkalı hali ve suç işleme konusundaki eğilimi nazara alındığında ileride bir daha suç işlemekten çekineceği yönünde kanaat oluşmayıp" şeklindeki yasal ve dosya kapsamına aykırı gerekçeyle hapis cezasının ertelenmesine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
2- Sanık hakkında uzlaşma kapsamında olan TCK"nın 123. maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan kamu davası açıldığı ve yapılan yargılama sonucu mahkumiyet kararı verildiği, katılan kolluk beyanında uzlaşmak istemediğini belirtmiş ise de, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan uzlaşma teklif formu imzalatılmayıp uzlaşmanın mahiyeti ve sonuçları da açıklanmadığından, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında usule uygun uzlaştırma işlemi yapılmadığının anlaşılması karşısında, 5271 sayılı CMK"nın 253 ve 254. maddelerinde öngörülen yönteme uygun biçimde sanık ve katılan arasında uzlaştırma işlemi yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması,
3- 2 nolu bozma ilamına uyulup uzlaştırma işleminin olumsuz sonuçlanması halinde;
17/10/2019 gün ve 7188 sayılı Kanun"un 24. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 251. maddesinde Basit Yargılama Usulü düzenlenmiştir.
Ancak bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, 7188 sayılı Kanun"un 31. maddesiyle, 5271 sayılı CMK"ya eklenen geçici 5. maddenin (d) bendi ile; "01/01/2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz" hükmü getirilmiştir.
Konuyu somut norm denetimi yoluyla inceleyen Anayasa Mahkemesi (25/06/2020, 2020/16, 2020/33; R.G. 19/08/2020, Sayı: 31218), sözü geçen geçici 5/d maddesindeki hükmün, "kovuşturma evresine geçilmiş" ibaresinin aynı bentte yer alan, "basit yargılama usulü" yönünden Anayasa"nın 38. maddesine aykırı görerek iptaline karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi kararında, hükme bağlanmış dosyalarla ilgili iptale karar verilmemiş ise de, 5271 sayılı Kanun"un 2/1-f maddesince hükme bağlanmış dosyalarla ilgili olarak kovuşturma evresinin kesinleşmeye kadar devam etmesi ve aynı Yasanın 251/3. maddesi gereği mahkumiyet hükmü verildiği takdirde sonuç cezadan dörtte bir indirim öngörülmesi, bu durumun da temyiz incelemesi devam eden dosyalar bakımından lehe düzenleme getirmesi karşısında,
Anayasa Mahkemesinin iptal kararında; sanık lehine getirilen, yeni düzenlemenin, 7188 Sayılı Kanun"un 31. maddesi gereğince, 5271 sayılı CMK"ya eklenen geçici 5. maddesiyle "kovuşturma evresine geçilmiş" dosyalar bakımından uygulanması gerektiğine işaret edildiğinden, temyiz incelemesi yapılan ve 5271 sayılı CMK"nın 251/1 maddesi kapsamına giren suçlar yönünden; Anayasa"nın 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK"nın 7 ve 5271 sayılı CMK"nın 251 vd. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirdiğinden, sanık ... müdafii ve katılan ... vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmekle, tebliğnameye aykırı olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayıp sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 20/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.