Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/174
Karar No: 2017/5363
Karar Tarihi: 13.06.2017

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2017/174 Esas 2017/5363 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2017/174 E.  ,  2017/5363 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi


    KARAR


    A)Davacı İstemi:
    Davacı sigortalı, sigortalının eşi ve çocuğu 01.08.2011 tarihinde geçirilen iş kazası sonucu sigortalının sürekli iş göremezliğe uğraması nedeniyle manevi zararlarının giderilmesini talep etmiştir.
    B)Davalı Cevabı:
    Davalı ... vekili davacı işçinin ..."nün çalışan işçisi olduğunu, işveren ile aralarında iş akdine dayalı işlem olduğunu, ...Müdürlüğünün davacı işçinin işvereni olduğunu, müvekkilinin işveren ... arasındaki sözleşmeye göre taşıma işi yaptığını, müvekkilinin sorumluluğunun sözleşme hükmü gereği işveren ..."ne karşı kusur sorumluluğu olduğunu, bu nedenle müvekkili ... hakkında husumet yönünden davanın reddi gerektiğini, kazanın meydana gelmesinde diğer davalı ...plakalı araç sürücüsü ..."ın kusurlu olduğunu, işleten müvekkilinin ve şoförüne isnat edilecek hiçbir kusur bulunmadığını beyanla müvekkiline karşı açılan davanın husumetten reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalılar ... ve ... vekili müvekkilinin kusur durumu ile ilgili kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmadığını, ... 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2012/671 esas sayılı dosyası ile dava konusu trafik kazasıyla ilgili yargılamanın devam ettiğini, bu dosyanın bekletici mesele yapılmasını, müvekkili ve eşinin talep edilen tazminatı karşılayacak gücü olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ... vekili; kaza tespit tutanağına göre kazanın meydana gelmesinde davalılar ... ve ..."un kusurlu olduğunu, kazaya karışan ...plakalı araç sürücüsü ..."un idareleriyle ilgisi bulunmadığını, iddia edildiği gibi asıl işin yapılmasının bir parçası da olmadığını, idareleri ile araç sahibi ... arasında hizmet alımı sözleşmesinin 28/10/2010 tarihinde imzalandığını, bu sözleşmeye göre işe başlama tarihinin 03/11/2011, işi bitirme tarihinin ise 30/12/2011 tarihi olarak belirlendiğini, müvekkili idare tarafından gerekli işçi sağlığı ve güvenliği eğitimi verildiğini ve davacı ..."a da bu eğitime katıldığını ve iş güvenliği eğitimi belgesi verildiğini, davacının %100 malul olduğu iddiasını da kabul etmediklerini beyanla açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    C)İlk Derece Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi:
    Mahkemece “Davanın kısmen kabulüne, davacı ... için 100.000,00 ¨ TL davacı eş ... için 40.000,00 ¨ TL davacı çocuklar ... için 25.000,00 ¨, davacı ... ... için 20.000,00 ¨ TL manevi tazminatın 01.08.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalı ... dışındaki diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı ... a yönelik açılan davanın husumetten reddine, maddi tazminata ilişkin hakların Saklı tutulmasına" karar verilmiştir.
    Mahkeme gerekçesinde; dava dilekçesi içeriği, davacılar vekili ve davalı vekillerinin beyanları, celp ve ibraz olunan belgeler, 25/12/2015 havale tarihli bilirkişiler ..., ... ve ...in raporu ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; 01/08/2011 tarihinde davalı ..."un sevk ve idaresindeki... plaka sayılı küçük otobüs ile ... şehir merkezi istikametinden ... istikametine seyir halindeyken sol taraftaki kavşak içine dönüş yapmak istediği sırada diğer davalı ..."ın sevk ve idaresindeki ...plaka sayılı otomobil ile ... istikametinden ... istikametine seyir halindeyken aracının ön kısımları ile ... plaka sayılı küçük otobüsün sol arka yan kısımlarına çarpması neticesinde yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, davacı ..."ın olay günü ... plaka sayılı araç içerisinde yer aldığı, dosya arasındaki 16/07/2012 tarihli rapora göre kazada yaralanan davacı ..."ın %100 oranında meslekte kazanma gücü kayıp oranının belirlendiği, dosya arasında 28/12/2010 tarihli karayolları 14. Bölge Müdürlüğü"ne bağlı 1 ve 2 nolu asfalt şantiyelerinde "Personel Nakli Araç Kiralama Sözleşmesi" bulunduğu, bu sözleşmeye göre personel nakli için tarafların Karayolları 14. Bölge Müdürlüğü ile diğer davalı ... plakalı araç sahibi ... olduğu, aynı sözleşmede işe başlama tarihinin 03/01/2011, bitirme tarihinin 30/12/2011 tarihleri arasını kapsadığı, iş kazasının kira süresi içerisinde 01/08/2011 tarihinde meydana geldiği, taraflar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisinin mevcut olduğu, ... plaka sayılı aracın kayıt maliki ... ile davalı ... arasında uzun süreli kira sözleşmesinin bulunduğu, 2918 sayılı yasanın 3. Maddesinde işletenin, araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı ariyet veya rehin alan kişi olarak tanımlandığı, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufta bulunduğu ispat edilmesi halinde bu kişinin işleten sayılacağı, davalılardan ..."ın ... plaka sayılı aracını uzun süre Karayollarına kiraya vermesi sebebiyle işleten sayılamayacağı, işleten kavramıyla kast edilenin aracın kullanılmasından dolayı ekonomik yönden devamlı olarak yarar ve çıkar sağlayan araçtan doğan rizikoları ve aracın giderlerini üstlenen araç üzerinde eylemli olarak tasarruf gücü bulunan kişilerin işleten sayılacağı, kazaya karışan ... plaka sayılı araç maliki ..."ın araç üzerinde tasarruf gücü olmadığından davalı ..."a husumet düşmeyeceği mahkememizce değerlendirilmiş, ...plaka sayılı maliki ..."ın işleten sıfatı ile sorumluluğunun bulunduğu, aynı araç sürücüsü ..."ın kusur sorumluluğunun bulunduğu anlaşılmış, davaya konu olayın oluş şekli, dosya kapsamında aldırılan tüm bilirkişi raporlarında her iki araç sürücüsüne yüklenen aynı orandaki kusur oranları, manevi tazminatın ceza olmadığı, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasının manevi tazminatta amaç olmadığı ilkesi, dosya kapsamında davacılar ve davalıların yaptırılan sosyal ve ekonomik durum araştırma tutanakları, olay nedeniyle davacı ..."ın doğrudan duyduğu elem ve ızdırap ile olayın meydana gelmesinde kusursuz oluşu, yine aynı davacıdaki %100 oranındaki maluliyet oranı ve bundan sonraki yaşantısı davacı ..."un yaşı, sosyal statüsü ile diğer davacıların olayda doğrudan zarar gören ..."ın eşi ve çocukları oluşu, paranın alım gücü, TMK 4 maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile olay tarihi hep birlikte değerlendirildiğinde manevi tazminatın takdirine ilişkin yukarda belirtilen hüküm kurulmuştur.
    D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi:
    Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ise de davalı ... harçtan muaf olduğu halde sorumlu tutulduğundan "H.M.K."nun 353/1-b-2 maddesi gereğince ... 6. İş Mahkemesi"nin2012/351 Esas 2016/457 Karar sayılı Kararının Kaldırılmasına, Davanın kısmen kabulüne, davacı ... için 100.000,00 ¨ davacı eş ... için 40.000,00 ¨ davacı çocuklar ... için 25.000,00 ¨, davacı ... Sarpaşan (Herey) için 20.000,00 ¨ manevi tazminatın 01.08.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalı ... dışındaki diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı ... a yönelik açılan davanın husumetten reddine, maddi tazminata ilişkin hakların Saklı tutulmasına karar vererek devamla davalı Kurum harçtan muaf olması nedeniyle harç alınmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinde; olay tarihinde yürürlükte bulunan 4857 sayılı Kanun"un 77. maddesine uygun şekilde işçi sağlığı-iş güvenliği konularında uzman ehil bilirkişi kurulundan konuyu yukarıda açıklandığı biçimde inceleyen raporlar alınmış, raporların özü itibariyle birbirini doğruladığı görülmüş, bu itibarla son olarak bilirkişiler Makine Mühendisi Yüksel Yaşar,Trafik Polis Memuru Mehmet İlhan ve Makine Mühendisi Kurtul Yeşil tarafından düzenlenen 25.12.2015 tarihli kusur raporunun somut olayın gelişimine ve usule uygun olduğu anlaşılmış, tarafların kusur durumları ve yukarıda belirtilen bilimsel görüşler ve yargı kararlarındaki ilkeler gözetildiğinde ilk derece mahkemesinde davacılar lehine hükmedilen manevi tazminatlar dosya içeriğine uygun bulunmuş, manevi tazminatın belirlenmesine yönelik sair itirazlar yerinde görülmemiş, ilk derece mahkemesince yapılan “28/12/2010 tarihli Karayolları .... Bölge Müdürlüğü"ne bağlı 1 ve 2 nolu asfalt şantiyelerinde "Personel Nakli Araç Kiralama Sözleşmesi" bulunduğu, bu sözleşmeye göre personel nakli için tarafların Karayolları .... Bölge Müdürlüğü ile diğer davalı ... plakalı araç sahibi ... olduğu, aynı sözleşmede işe başlama tarihinin 03/01/2011, bitirme tarihinin 30/12/2011 tarihleri arasını kapsadığı, iş kazasının kira süresi içerisinde 01/08/2011 tarihinde meydana geldiği, taraflar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisinin mevcut olduğu, ... plaka sayılı aracın kayıt maliki ... ile davalı ... arasında uzun süreli kira sözleşmesinin bulunduğu, 2918 sayılı yasanın 3. Maddesinde işletenin, araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı ariyet veya rehin alan kişi olarak tanımlandığı, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufta bulunduğu ispat edilmesi halinde bu kişinin işleten sayılacağı, davalılardan ..."ın ... plaka sayılı aracını uzun süre Karayollarına kiraya vermesi sebebiyle işleten sayılamayacağı, işleten kavramıyla kast edilenin aracın kullanılmasından dolayı ekonomik yönden devamlı olarak yarar ve çıkar sağlayan araçtan doğan rizikoları ve aracın giderlerini üstlenen araç üzerinde eylemli olarak tasarruf gücü bulunan kişilerin işleten sayılacağı, kazaya karışan ... plaka sayılı araç maliki ..."ın araç üzerinde tasarruf gücü olmadığından davalı ..."a husumet düşmeyeceği” şeklindeki değerlendirme dosya içeriğine uygun düşmektüğü, davalı ...’a yönelik açılan davanın husumetten reddi kararının dosya içeriği,usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından aksi yöndeki itirazlara katılmak mümkün olmamıştır.
    E)Temyiz:
    Davalı ... vekili temyiz nedenleri: Müvekkil kuruma kusur atfedilmediği halde müvekkil kurumunmüştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasının ve davalı ... yönünden davanın husumetten reddinin hatalı olduğu, tazminat miktarının fahiş olduğu gerekçeleriyle kararın bozulmasını istemiştir
    Davacılar vekili temyiz nedenleri: davanın talep doğrultusunda kabulü gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi ve davalı ... yönünden davanın husumetten reddinin kanuna aykırı olduğu gerekçeleriyle kararın bozulmasını istemiştir
    F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
    İşleten ve araç işleticisinin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK)’nun 85. maddesinde düzenlenmiştir. “İşleten ve Araç İşleticisinin Bağlı Olduğu Teşebbüs Sahibinin Hukuki Sorumluluğu” başlıklı söz konusu maddenin 1. fıkrasında; “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmü, aynı maddesinin son fıkrasında “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.”hükmü yer almaktadır.
    Bu düzenlemenin hukuki nitelik bakımından hangi sorumluluğa ilişkin bulunduğuna gelince; Özellikle endüstri devrimiyle birlikte ortaya çıkan teknik buluşlar ve makineleşme zarar tehlikesini arttırmış ve artan bu zarar tehlikesini önlemek için kusura dayanan sorumluluğun her zaman yeterli olmayacağı öngörülerek tehlikeli faaliyette bulunanların sebep oldukları zararları gidermesi kabul edilmiştir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 449 vd.).
    Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluk bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, a.g.e., s. 631 vd.; Ahmet M. Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10. Baskı, s. 264 vd).
    İşletenin sorumluluğunun hukuki niteliği tehlike sorumluluğuna ilişkin olduğundan uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp, çözümlenmesi gerekmektedir.
    Ayrıca, 4857 sayılı Kanun"un 2.maddesine göre bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye iş ilişkisi denir.
    İş Kanunu"nun 2.maddesinin 7.fıkrasına göre bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.
    5510 sayılı Kanun"un 12/6.maddesi ile de asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumlu tutulmuştur.
    4857 sayılı Kanun"un 2/7.maddesi ile işçilerin İş Kanunu"ndan, sözleşmeden ve toplu iş sözleşmesinden doğan hakları, 5510 sayılı Kanun"un 12/6.maddesi ile de Kurumun alacakları ve işçinin ... hakkı daha geniş koruma-güvence altına alınmak istenmiştir. Aksi halde, 4857 veya 5510 sayılı Kanun"dan kaynaklanan yükümlülüklerinden kaçmak isteyen işverenlerin işin bölüm veya eklentilerini muvazaalı bir biçimde başka kişilere vermek suretiyle yükümlülüklerinden kaçması mümkün olurdu.
    Asıl işveren ile alt işverenin birlikte sorumluluğu "müteselsil sorumluluktur". Asıl işveren, doğrudan bir hizmet sözleşmesi bulunmamakla birlikte İş Kanunu"nun 2.maddesinin 6.fıkrası gereğince alt işverenin işçilerinin iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle uğrayacakları maddi ve manevi zarardan alt işveren ile birlikte müteselsilen sorumludur. Bu nedenle meslek hastalığına veya iş kazasına uğrayan alt işverenin işçisi veya ölümü halinde mirasçıları tazminat davasını müteselsil sorumlu olan asıl işveren ve alt işverene karşı birlikte açabilecekleri gibi yalnızca asıl işverene veya alt işverene karşı da açabilirler.
    Alt işverenden söz edebilmek ve asıl işvereni, aracının borçlarından sorumlu tutabilmek için bir takım zorunlu unsurlar bulunmaktadır.
    a) İşyerinde işçi çalıştıran bir asıl işveren bulunmalıdır. Sigortalı çalıştırmayan “işveren” sıfatını kazanamayacağı için, bu durumdaki kişilerden iş alanlar da aracı sayılmayacak ve anılan madde kapsamında dayanışmalı sorumluluk doğmayacaktır.
    b) Bir başka işveren, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde iş almalı ve sigortalı çalıştırmalıdır.
    c) İşverenlik sıfatını, alınan işte ve o iş nedeniyle sigortalı çalıştırılması sonucunda kazanmış olması aranacaktır. Bu kişinin diğer bir takım işyerlerinde çalıştırdığı sigortalılar nedeniyle kazandığı işverenlik sıfatının sonuca etkisi bulunmamaktadır.
    d) İşverenden alınan iş, işverenin sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir işyeri olarak değerlendirilebilecek nitelikte olmamalıdır, aksi halde iş alan kimse aracı değil, bağımsız işveren niteliğinde bulunacaktır.
    e) İşin bütünü başka bir işverene bırakıldığında, iş anahtar teslimi verildiğinde veya işveren kendi iştigal konusu olmayan bir işi kendisi sigortalı çalıştırmaksızın bölerek ihale suretiyle farklı kişilere vermişse, iş sahibi (ihale makamı) Yasanın tanımladığı anlamda asıl işveren olmayacağından, bir alt-üst işveren ilişkisi bulunmayacaktır.
    f) Alt işverenin aldığı iş, işverenin asıl işinin bölüm ve eklentilerindeki işin bir kesimi yada yardımcı işler kapsamında bulunmalıdır. Asıl işverenden alınan iş, onun sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir nitelik taşımaktaysa, işi alan kimse alt işveren değil, bağımsız işveren sayılacaktır. Bu noktada belirleyici yön; yapılan işin, diğerinin bütünleyici, yardımcı parçası olup olmadığıdır. İş yerindeki üretimle ilgili olmayan ve asıl işin tamamlayıcısı niteliğinde bulunmayan bir işin üstlenilmesi halinde, alt işverenden söz etme olanağı kalmayacak, ortada iki bağımsız işveren bulunacaktır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.05.1995 gün ve 1995/9-273-548 sayılı kararı da aynı yöndedir.)
    Somut olayda, davalı ..."ın davalı ..."ne ait Bölge Müdürlüğü"nün Asfalt Başmühendisliğine bağlı 1 ve 2 nolu asfalt şantiye şeflikleri ve bütün depo şefliği ihtiyacı için 2 adet panel, 1 adet pikap ve 6 adet 17-20 yolcu kapasiteli otobüs çalıştırılması hizmetini 28.12.2010 tarihinde imza altına alınan sözleşme ile aldığı, sözleşme ve eklerinde işlerin yürütülmesi süresinde araçların her türlü bakım ve onarım giderleri ile şoför, yağ, yakıt, lastik vb. Tüm giderlerin yükleniciye ait olduğu, sürücü çalıştıracağı belirtilmesine rağmen işleten ve alt işveren sıfatıyla meydana gelen zarardan kusursuz sorumlu olduğu gözden kaçırılarak hükmedilen tazminatlardan sorumlu tutulması gerekirken "aracını uzun süre karayollarına kiraya vermesi sebebiyle işleten sayılamayacağı gerekçeiyle araç üzerinde tasarrfuf gücü olmadığı " gerekçesiyle asıl işveren alt işveren ilişkisi olduğu da kararda belirtilmesine rağmen hakkındaki davanın husumetten reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
    Öte yandan; gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
    Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
    Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı sigortalı yararına hükmedilen 100.000,00 TL, davacı eş yararına hükmedilen 40.000,00 TL ve davacı çocuklar yararına hükmedilen 25.000,00 TL ile 20.000,00 TL manevi tazminat tutarları azdır.
    O halde, davalı ... vekili ile davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASI gerekmiştir.
    G)SONUÇ:
    Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca (KALDIRILMASINA), ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenlerle (BOZULMASINA), dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine
    13.06.2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi