Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : Medeni Kanun"un 6. maddesi, "Kanun hilafını emretmedikçe, taraflardan her biri iddiasını ispat ile mükelleftir."hükmünü içermektedir. Somut olayımızda, aleyhinde bir adet bonoya dayalı olarak, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılan, takip borçlusu bono bedelinin ödendiğini iddia etmiş ve banka havale dekontu ibraz etmiştir. Borçlu tarafından ödeme belgesi olarak sunulan banka havale dekontunda, ödemenin bu bonoya ilişkin olduğuna dair bir açıklama olmadığı görülmektedir. Alacaklı vekili sunulan banka havale dekontu ile kendilerine yapılan ödemenin bu bonoya ilişkin olmadığını beyan etmiştir. Bu durumda alacaklı ödemeyi inkar ettiğinden ispat yükü ödemeyi iddia eden borçluya düşmektedir. Borçlu tarafça, bu banka havale dekontu dışında ödemeye ilişkin olarak, İİK.nun 169/a maddesinin belirtiği nitelikte başkacada bir belge sunulmadığından itirazın reddi yerine yasa ve usule aykırı gerekçe ile itirazın kabulüyle takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 10.12.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.