23. Hukuk Dairesi 2015/4715 E. , 2016/3813 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, 26.04.2009 tarihli genel kurulda genel gider,.... ve icra dosyaları borçlarının ödenmesi için tüm ortaklardan iki taksit halinde toplam 6.000,00 TL alınmasına karar verildiğini, davalı ortağın ilk taksidi ödemediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin de haksız itiraz nedeniyle durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına ve %40"tan az olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, peşin ödemeli ortak olduğunu, borca dayanak gösterilen genel kurul kararının iptali için açılan davanın derdest olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 600,00 TL genel gider alacağı ve 54,00 TL işlemiş faiz yönünden itirazın iptaline, icra inkâr tazminatı talebinin reddine dair verilen karar davacı vekilince temyizi üzerine Dairemizin 11.11.2013 tarih ve .... sayılı kararıyla, diğer temyiz itirazlarının reddiyle, davalı tarafça, işbu dava konusu alacağın dayanağı genel kurul kararından sorumlu olmayacağının tespiti talebiyle açılan davad....Asliye Ticaret Mahkemesi"nin temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen, 17.06.2010 tarih ve .... sayılı kararı ile "...genel kurul kararları iptal edilmedikçe veya yok hükmünde sayılmadığı müddetçe kooperatifin tüm üyeleri için bağlayıcı olduğu, alınan kararların kooperatif üyesi olduğunda uyuşmazlık bulunmayan davacıyı da bağlayacağı, genel kurul kararının davacıyı bağlamayacağı yolundaki tespit isteminin reddine karar verilmesi gerektiği..." gerekçesiyle, davanın reddine karar verildiği, bu durumda, davalının, takip konusu alacağın dayanağı olan genel kurul kararından sorumlu olacağına dair kesinleşmiş mahkeme kararı bulunduğu gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek davacı yararına bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davalıyı da bağlar nitelikteki genel kurul kararı uyarınca davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 3.000,00 TL asıl alacak ve 34,03 TL işlemiş faiz alacağı bulunduğu, fakat icra inkâr tazminatının şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile anılan miktarlar üzerinden takibe vaki itirazın iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
.../...
S.2
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Mahkemece, davanın İİK"nın 67. maddesine dayalı itirazın iptali davası olduğu gözden kaçırılarak, hüküm fıkrasında "itirazın kaldırılmasına" karar verilmesi doğru olmamıştır.
Öte yandan, mahkemece karar verilmeden önce 01.07.2012 tarihinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu"nun 7. maddesinde aynen "Türk Borçlar Kanunu"nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76., faize ilişkin 88., temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır. " hükmüne yer verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 88. maddesinin, "Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz." hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; "Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur." düzenlemesine yer verilmiştir.
Kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranının anılan yasal düzenlemedeki yerine gelince; para borçları açısından borçlu temerrüdüne bağlanan sonuçlardan birisi, temerrüt faizi ödeme yükümlülüğüdür. Temerrüt faizi borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren bir karşılık olması itibariyle, zamanında ifa etmeme olgusuyla doğrudan bir bağlantı içindedir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 42. maddesine göre genel kurul bütün üyeleri temsil eden en yetkili organ olup, kanun veya anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar verme yetkisini haizdir.... Anasözleşmesi"nin 23/1. maddesinin 6. bendi uyarınca ortaklardan tahsil edilecek taksit miktar ve ödeme şartları ile gecikme halinde uygulanacak esasları tespit etmek genel kurulun yetkisi dahilindedir.
Genel kurulca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidat bedelinin süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı açıktır. Genel kurul kararları, üyeler ile kooperatif arasında yapılmış bir
özleşme niteliğinde olup, kooperatif ve üyeler arasında ayrıca faiz oranları ile ilgili sözleşme yapılmasına gerek yoktur. Ayrıca genel kurullarca kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar. Bu durumda, 818 sayılı BK’nın 101/2. ( 6098 sayılı TBK’nın 117. ) maddesi hükmü .../...
S.3
karşısında, genel kurulun belirlediği tarih kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği kuşkusuzdur. Anapara faizi ise, borçlunun henüz temerrüde düşmeden ödemesi gereken sözleşmeyle kararlaştırılan faizdir. Bu durumda, kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranı, TBK"nın 88. maddesinde düzenlenen anapara faizi olmayıp, 120. maddede düzenlenen temerrüt faizine ilişkindir. Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanmalıdır. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun"un 2/1. maddesi gereğince, bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1. maddede belirlenen yasal faiz oranına göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur. Maddenin açık ifadesinden de anlaşılacağı üzere temerrüt faizinin, yasal faiz oranından fazla alınması taraflarca kararlaştırılabilir. Anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde kooperatif genel kurulunca belirlenen aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizinin yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabileceği anlamı çıkmaktadır. Ancak taraflar, uygulanacak temerrüt faizi oranını belirlerken, yukarıdaki paragrafta belirtilen 6098 sayılı TBK’nın 120/2. maddesinde öngörülmüş olan sınırlamayı dikkate almak zorundadırlar.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, işlemiş faiz alacağı yönünden anılan yasal düzenleme dikkate alınmış ise de, mahkemece, takip tarihinden sonra işleyecek faiz oranı yönünden de yasal düzenleme doğrultusunda hüküm kurulması gerekirken, "takibin devamına" karar verilmek suretiyle icra takibinde talep edildiği gibi takip tarihinden sonra aylık %5 oran üzerinden işleyecek faiz belirlenmesi de doğru olmamıştır.
Ne var ki, hüküm fıkrasında yapılan bu yanlışlıkların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK"nın 438/7. maddesi uyarınca aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile kararın ""HÜKÜM"" fıkrasının 1. bendindeki "kaldırılmasına" ibaresinin çıkarılarak, yerine " iptaline" ibaresinin yazılmasına, "devamına" ibaresinden önce " asıl alacağa TBK"nın 120. maddesindeki yasal sınırlar gözönünde bulundurularak yasal faiz oranının %100 fazlasını aşmamak üzere faiz uygulanmak suretiyle" ibaresi yazılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.