22. Hukuk Dairesi 2015/35590 E. , 2018/5001 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı.. Bank A.Ş." de çalışmakta iken işlerin yoğunluğu sebebi ve üst yönetim talimatları doğrultusunda sürekli olarak fazla çalışma yaptığını, ayrıca 2013 yılı öncesi öğle arası tatilinin de verilmediğini, bu nedenle tespit edilecek olan fazla çalışma ücretinin ve hafta sonu alacağının tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde istenen alacakların zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, davacının.. Bank A.Ş."de yönetici pozisyonunda çalıştığını, bu nedenle fazla çalışma ücreti talep edemeyeceğini, ayrıca davacı ile imzaladıkları iş sözleşmesinin 2. maddesinde aylık ücretin içerisinde fazla çalışma ücretinin de olduğunu bu sebeplerle fazla çalışma ücreti talebinin reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkeme, davacının hizmet sözleşmesinin 30/11/2013"te askıya alındığından ve hizmet sözleşmesi askıda iken 20/01/2014"te bu davayı açtığından kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin reddine,
İspat yükü kendisinde olan davacının hafta ve genel tatillerde çalıştığını kanıtlayamadığından davanın reddine karar vermiştir.
Temyiz:
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı verdiği temyiz dilekçesinde özetle:
Kararda belirtilen hususların kendisi ile alakası olmadığını, iş sözleşmesinin askıya alınmadığını, kıdem ve ihbar tazminatı talebinin olmadığını, ayrıca kararda bilikişi raporuna neden itibar edilmediğinin yazılmadığını, gerekçenin eksikliği nedeniyle kararı temyiz ettiğini bildirmiştir.
Gerekçe:
Anayasanın 141. maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince hakimin, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır. Diğer taraftan, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların Mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Somut olayda, kısa kararda gerekçesi gösterilmeden davanın reddine karar verilmiş gerekçeli kararda ise dava dilekçesi özeti ile davalı cevap dilekçesi özeti dosyanın taraflarına ilişkin olarak doğru şekilde yazılmış ancak, gerekçenin taraflarla ve dosya içeriği ile hiç ilgisi olmadığı ve dava konusu ile ilgili olarak verilen red kararının gerekçesi açıklanmamıştır. Dava konusu taleplerin reddine ilişkin Mahkeme kanaatinin ne şekilde oluştuğu gerekçede anlaşılamadığından bu eksiklik nedeniyle karar hatalıdır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı tarafın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hüküm bozulmalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 27/02/2018 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.