16. Hukuk Dairesi 2019/2467 E. , 2019/7839 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen 28.11.2019 gün ve saatte temyiz eden ... vekili Avukat ... ile aleyhine temyiz istenilen Hazine vekili Avukat ... geldiler. Gelenlerin yüzlerine karşı duruşmaya başlandı. Tarafların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; "eksik inceleme sonucu hüküm verilmesinin isabetsiz olduğu belirtilerek; taşınmaz başında yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve fen bilirkişinin katılımı ile keşif yapılması, yerel bilirkişi ve tanıklardan, 3402 sayılı Yasa"ya 5831 sayılı Yasa ile eklenen Ek-4. maddesi uyarınca çekişmeli taşınmazın tespit günü itibariyle fiilen kim veya kimler tarafından, ne zamandan beri, ne şekilde kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı bilgi alınması, beyanlar arasında aykırılık bulunması halinde çelişkinin giderilmeye çalışılması, tarafların dayandıkları mahkeme kararlarının uygulanması, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın tespit tarihinden çok öncesinden beri davalının kullanımında bulunduğu, her ne kadar daha öncesinde başka şahıslardan satış ve devir yoluyla davacıya geçtiği yönünde beyan ve kayıtlar var ise de, Beykoz Sulh Hukuk Mahkemesi"nin kesinleşen ilamına konu 2006/1006 Esas sayılı dosyasında da taşınmazın davalının kullanımında olduğunun belirlendiği, davacının taşınmaza hiç gelmediği, belki de davalıya terk ettiği, taraflar arasında sonuçlanan boşanma davası nedeniyle davacının bu yola başvurduğu, ancak 2/B parsellerinde kullanım olup bu durumun 2006 tarihinden itibaren sürekli olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır.
3402 sayılı Kadastro Kanunu"na 15.01.2009 tarih 5831 sayılı Kanun"un 8. maddesi ile eklenen Ek-4. maddesinde, 6831 sayılı Orman Kanunu"nun 20.06.1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2"nci maddesi ile 23.09.1983 tarihli ve 2896 sayılı, 05.06.1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunlarla değişik 2"nci maddesinin (B) bendinde, Orman Kadastro Komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanun"un 11"inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edileceği düzenlenmiştir.
Dosya kapsamına sunulan satış senetleri ve dinlenen tanıkların olaylara dayalı anlatımlarına göre, çekişmeli taşınmazın öncesinde arsa niteliğiyle ... isimli kişinin kullanımında iken ... tarafından satın alındığı, satın alan tarafından üzerine iki katlı binanın yapıldığı ve 3-4 yıl kadar kullanıldıktan sonra S...’ye devredildiği; bilahare 18.09.2000 tarihli senet ile davacı ...’un taşınmazı ...’den satın aldığı, üzerinde bulunan büfenin de davacı tarafından yapıldığı, davacı ve davalının satın alma tarihinde evli oldukları ve müşterek çocuklarıyla birlikte bu taşınmazda birlikte yaşadıkları, ancak taraflar arasında açılan boşanma davasından sonra davacının bu taşınmazdan ayrıldığı ve taşınmazın tespit tarihine kadar davalı tarafından kullanıldığı, davalının üzerindeki evde oturduğu, büfeyi işlettiği tartışmasızdır. Somut olayda belirlenmesi gereken husus; davalının bu kullanımının asli mi yoksa fer"i nitelikte mi olduğu noktasında toplanmaktadır.
Dosya arasında bulunan 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/699 Esas sayılı dava dosyasının incelenmesinde, davalı... (boşanmakla Macit) tarafından, eşi olan davacı ...’a karşı şiddetli geçimsizliğe dayalı olarak boşanma davasının açıldığı, boşanma davasının davacısı ... tarafından verilen 11.03.2004 tarihli dilekçe ile, “müşterek evin yarısı üzerinde adına mülkiyet hakkının tanınması” isteminde bulunulduğu, mahkemece boşanma davasının reddine dair verilen kararın Yargıtay 2. Hukuk Dairesince bozulması üzerine yargılamaya devam edildiği, davacı ... vekili tarafından verilen 05.11.2008 tarihli dilekçede, müşterek olarak edinilen ev ve büfenin yarısının ...’ya verilmesine dair talebin (katkı payı talebi) tefrik edilmesinin istenildiği ve mahkemece katkı payı hakkındaki talep tefrik edilerek 2008/921 Esasına kaydolunduğu ve takip edilmediği için 28.04.2010 tarihinde işlemden kaldırılarak 13.09.2010 tarihinde açılmamış sayılmasına karar verildiği ve bu kararın temyiz edilmeksizin 17.06.2011 tarihinde kesinleştiği, boşanma davası neticesinde Beykoz Aile Mahkemesi"nin 2008/362 Esas sayılı dosyası ile tarafların boşanmasına karar verildiği ve hükmün Yargıtay denetiminden geçerek 20.12.2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Mahkemenin gerekçesinde belirtilen Beykoz Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2006/1006 Esas sayılı dava dosyasında ise; davanın ...tarafından, davalı olarak gösterilen ... ve...’a karşı zilyetliğin tespiti ve kendisine teslimi istemiyle açıldığı, mahkemece, zilyetliğin ...’da bulunduğu, son 2 yıldır davalı ...’in zilyet olmadığı gerekçesiyle davanın reddedildiği, hükmün tebliğe çıkartılmadığı ve kesinleşmediği görülmektedir. Üst paragrafta da belirtildiği üzere boşanma davası ile birlikte davacının evden ayrıldığı ve davalının çocuklarla birlikte taşınmazı kullanmaya devam ettiği zaten tartışmasız olup, asli kullanımın davalı ...’da olduğu sonucuna ulaşılması mümkün değildir.
Davalı ..."nın, taşınmazın 3. kişiden kendisi tarafından satın alındığı yönünde bir savunması bulunmadığı gibi, 18.09.2000 tarihli senet ile davacı ... tarafından satın alındığı ve davacıya ait iken davacı ... tarafından bu asli kullanımın davalıya devredildiğine dair yazılı bir belge ya da beyan da bulunmadığı; aksine yukarıda anlatılan boşanma davasında ... tarafından ev ve büfenin yarısının kendisine verilmesi bakımından katkı payı istemli talebi olduğu anlaşılmaktadır. Bir kimsenin, mülkiyeti, kullanım hakkı ya da zilyetliğinin tamamı kendisine olan bir taşınmaz hakkında yarısının kendisine verilmesi istemli olarak (yani kendi aleyhine olacak şekilde) dava açmasının hayatın olağan akışına aykırı bulunduğu göz önüne alındığında, taşınmazın davacıya ait olduğu, asli zilyetliğin davacıda bulunduğu ve davalının kullanımının davacının eşi olmasından kaynaklanan fer"i zilyetlik olarak değerlendirilmesi zorunlu olup, buna göre davanın kabulü ile taşınmazın davacının kullanımında olduğunun beyanlar hanesine şerhine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile usul ve yasaya aykırı hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için belirlenen 2.037,00 TL vekalet ücretinin aleyhine temyiz olunan taraftan alınarak, duruşmada kendisini vekil ile temsil ettiren davacı tarafa verilmesine,
peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.11.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.