Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2016/995 Esas 2018/3187 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/995
Karar No: 2018/3187
Karar Tarihi: 09.04.2018

Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2016/995 Esas 2018/3187 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Sanık, gerçek kimlik ve eşkal bilgileriyle aranan bir suç şüphelisiyken kendisini sahte bir isimle tanıtmıştır. Polislerin ısrarı sonucu gerçek kimlik bilgilerini beyan etmiştir. Sanık hakkında düzenlenen adli raporun henüz beyanının doğruluğunu ispat edici nitelikte olmadığı belirtilmiştir. Bu nedenle mahkumiyet hükmü yerine sanık beraat etmelidir. Ancak, sanık adli sicil kaydında birden fazla tekerrüre esas sabıkaya sahip olduğu için hangi ilamın tekerrüre esas alındığı belirtilmemiştir. Ayrıca, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan hakların doğru bir şekilde uygulanması gerekmektedir. Bu durumda karar bozulmalıdır.
Kanun Maddeleri:
-TCK'nın 206. maddesi: resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak suçu
-5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 40. maddesi: gerçeğe aykırı kimlik bildirme kabahati
11. Ceza Dairesi         2016/995 E.  ,  2018/3187 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    1-TCK"nın 206. maddesindeki "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak" suçunun oluşabilmesi için, sanığın açıklamaları üzerine oluşturulan resmi belgenin, bu beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gereklidir. Beyanı alan memur bu beyanın doğruluğunu araştırıp tahkik etmek ve daha sonra edindiği kanaate göre resmi belgeyi düzenlemek durumunda ise, bir başka ifade ile resmi belge sadece sanığın beyanına göre değil de memur tarafından yapılacak inceleme sonucuna göre meydana getirilmekte ise maddede tanımlanan suç oluşmayacaktır.
    Somut olayda; kolluk görevlileri tarafından gerçek kimlik ve eşkal bilgileri ile hırsızlık suçu şüphelisi olarak aranan sanığın, olay yerine gelen polis memurlarına kendisini ... ismi ile tanıttığı, bu isimle hakkında adli muayene raporu düzenlendiği, sanığın gerekli işlemler için polis merkezine getirilmesi sonrası, polislerin sanığın yalan beyanda bulunduğu hususundaki ısrarları sonucu gerçek kimlik bilgilerini beyan ettiğinin anlaşılması karşısında, adli muayene raporunun alındığı aşamada sanık hakkındaki araştırmanın halihazırda devam etmesi nedeniyle, yüklenen “yalan beyan” suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı, sanığın kimliğinin tespitine yönelik güvenlik güçlerince yapılan araştırma devam ederken düzenlenen adli raporda sanığın ismi ...olarak yer almış ise de; sözkonusu bu belgenin henüz sanığın beyanının doğruluğunu ispat edici nitelikte bulunmadığı, ancak sanığın eyleminin bu haliyle 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 40. maddesinde düzenlenen gerçeğe aykırı kimlik bildirme kabahati kapsamında kaldığı anlaşılmakla, yasal unsurları oluşmayan suçtan sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
    2-Kabule göre de;
    a)Sanığın adli sicil kaydında birden fazla tekerrüre esas sabıkası olmasına karşın, hangi ilamın tekerrüre esas alındığının belirtilmemesi,
    b)5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas-2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.