13. Hukuk Dairesi 2015/4078 E. , 2016/1802 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde temyiz eden davacı ve davalı taraftan gelen olmadığından, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı,maliki olduğu taşınmazdaki hissesini satması için davalıya 14.03.2012 tarihli vekaletname verdiğini,davalının bu vekaletnameye istinaden taşınmazı 13.07.2012 tarihinde dava dışı 3.bir kişiye satmasına rağmen satış bedelini ödemediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 45.000,00 TL nin satış tarihinden faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının eniştesi olduğunu,taşınmazı bilgisi dahilinde 28.000 TL ye sattığını ,satış parasını davacıya elden ödediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacının taşınmazı 28.000 TL den yüksek bir beddelle satıldığını ispatlayamadığı,H.M.K nun 203/1 maddesine göre işin niteliğine göre senede bağlanmaması taraflar arasında bir teamül halıne gelmiş ise iddianın tanıkla ispatının mümkün olduğu, davacı ile davalı arasında enişte-kayınbirader ilişkisine dayalı güven ilişkisi olduğunu, satış bedelinin davacıya ödenmesi hususunda senede bağlanmadığı yönünde teamül olduğu, bu konuda tanık dinlenebileceğinden, dinlenen tanık beyanları dikkate alınarak davalının taşınmaz satış bedeli olan 28.000 TL yi davacıya ödediği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı eldeki davada, vekilinin vekaleten yaptığı taşınmaz satışı nedeniyle aldığı satış bedelinin tahsilini istemekte olup, dosyadaki belgelerden davacının 14.03.2012 tarihinde davalıyı vekili tayin ettiği, davalının da bu vekaletnameye dayanarak taşınmazı 13.07.2012 tarihinde dava dışı sahsa sattığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık vekilin özen ve sadakatle iş görme ve hesap verme yükümlülüğüne aykırı davranıp davranmama noktasındadır. Vekil, vekaleti iyi bir surette ifa ile yükümlü olup, müvekkilin talebi üzerine yapmış olduğu işin hesabını vermekle, her ne nam ile olursa olsun almış olduğu şeyi müvekkile tediye etmekle yükümlüdür. Vekilin hesap verme yükümlülüğüne 3. kişilerden aldığı değerler evleviyetle dahildir. Belirtilen yükümlülüklere aykırı davranılması halinde vekilin, müvekkile karşı, onun bu yüzden uğradığı zararı tazmin yükümlülüğünün ortaya çıkacağı da çok açıktır. Somut olayda davacı, davalı vekilden gerçek satış bedelini istemekte olup, gerçek satış bedelinin davacıya ödendiğinin ispat yükü davalıdadır. Bir başka anlatımla, davalı gerçek satış bedelini davacı müvekkiline ödediğini yasal delillerle kanıtlamak zorundadır.Davalı yazılı delillerle satış bedelini davacıya ödediğini ipatlayamamıştır.Hal böyle olunca davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken ,aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcın istek halinde iadesine, 27.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.