12. Ceza Dairesi 2018/7534 E. , 2019/5052 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Ceza Hakimliği
Taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 13/12/2016 tarihli ve 2016/108148 soruşturma, 2016/58192 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii İzmir 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 28/03/2017 tarihli ve 2017/1639 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanunun 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi hâlde ise anılan Kanunun 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanunun kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanunun 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar nazara alındığında,
Dosya kapsamına göre, somut olayda şüphelinin sevk ve idaresinde bulunan araç ile seyir halindeyken müştekinin kullanmakta olduğu motosiklet ile çarpışması sonucunda müşteki ...."ın kemik kırığı oluşacak şekilde yaralanmasına neden olduğu, 25/10/2016 tarihinde düzenlenen trafik kazası tespit tutanağına göre meydana gelen olay nedeniyle müştekinin kusurlu olduğunun belirtilmesine karşın şüpheli araç sürücüsünün kusur durumuna ilişkin bir değerlendirme yapılmadığı, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olay yerinde keşif işlemlerine başvurulmaksızın dosya üzerinde trafik bilirkişisinden alınan 12/12/2016 tarihli bilirkişi raporuna göre de kazanın oluşumunda müştekinin aslî derecede ve tam kusurlu; şüphelinin ise kusursuz olduğunun tespit edildiği, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca, söz konusu rapora göre şüphelinin kusurunun bulunmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 05/09/2013 tarihli ve 2012/19402, esas, 2013/19286 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere taksirle işlenen suçlardan dolayı kusurluluk değerlendirmesi ancak mahkeme hâkimi tarafından yapılabileceği, kusurun belirlenmesi normatif bir değerlendirmeyle mümkün olmakla birlikte, konunun teknik bilgiyi gerektirmesi, hâkimin hukuk bilgisiyle sorunu çözemeyeceği durumlarda bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğinde dahi, bilirkişinin inceleme yetkisi kusurlulukla ilgili olmayıp, işin tekniği ve norma aykırı davranışın belirlenmesi ile sınırlı olacağı, bilirkişi raporlarının mahkemeyi bağlayıcı değil, delilleri değerlendirme vasıtalarından biri olduğu, mahkemelerin gerekçelerini açıklamak suretiyle bilirkişi raporlarına itibar edip etmeme hususunda takdir ve değerlendirme hakkına haiz bulunduğu, bilirkişi tarafından münhasıran hâkimin yetkisinde bulunan kusurluluk konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmaması gerekmekle birlikte, bu yöndeki bir değerlendirmenin de hâkimi bağlayıcı bir yönünün bulunmadığı, bu itibarla meydana gelen olay nedeniyle mahallinde keşif icra edilerek yeniden bilirkişi raporu aldırılması ve soruşturmanın buna göre sonuçlandırılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 19.10.2018 gün ve 94660652-105-35-9577-2018-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrakı tevdi kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
25.10.2016 saat 18:50 sıralarında, meskun mahalde, aydınlatması olan, tek yönlü, düz, eğimsiz, kuru asfalt yolda şüpheli sevk ve idaresindeki aracıyla seyir halinde iken kontrolsüz kavşağa geldiğinde seyir istikametine göre sol taraftan ters yönden kavşağa giren müştekinin sevk ve idaresindeki motosikletin sağ yan kısımlarına, aracının ön kısımları ile çarpması sonucu müştekinin basit tıbbi müdahale ile giderilemez, kemik kırığı oluşacak şekilde yaralandığı olayda; olay nedeni ile tutulan kaza tespit tutanağı ile 12.12.2016 tarihli bilirkişi raporunda ters yönden kavşağa giren müştekinin tamamen kusurlu olduğu yönünde tanzim edilen raporların dosya kapsamı ve oluşa uygun olduğu, şüpheliye yüklenilecek bir kusur bulunmadığı, şüpheli hakkında düzenlenen 2016/108148 soruşturma nolu kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik yapılan itirazın reddine ilişkin İzmir 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 28.03.2017 tarihli ve 2017/1639 değişik iş sayılı kararında dosya kapsamına göre bir isabetsizlik görülmemiş olup,
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görülmediğinden, İzmir 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 28.03.2017 tarihli ve 2017/1639 değişik iş sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca REDDİNE, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.04.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.