11. Hukuk Dairesi 2016/12574 E. , 2018/3933 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ SIFATIYLA)
Taraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21/05/2009 tarih ve 2007/361-2009/161sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin ...Ticaret Odası’nda kayıtlı bir şirket olduğunu, müvekkilinin unvanının vurgulayıcı kök kelimesinin ... olup, bu kelime bakımından davalı şirket ile ayniyet bulunduğunu, inşaat işleri ile uğraşan müvekkili şirketin 1983 yılında kurulduğunu, davalının ise 25/06/2002 tarihinde TPE’den bu ibareyi marka olarak aldığını, bu durumun karışıklığa yol açtığı gibi iş kaybına da neden olduğunu, davalı şirketin ... kelimesini ticaret unvanında haksız kullanması sebebiyle haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek bu durumun önlenmesini, kelimenin unvanından ve kullandığı tüm materyallerden silinmesini, davalının ticaret unvanının kullanımı ve devrinin durdurulmasını, haksız rekabetin tespitini, tescilli markadaki ... ibaresinin çıkartılmasını ve bu unvanın ticaret sicil kaydının terkinini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketin TPE nezdinde tescilli 2002/15638 no.lu 37. sınıfta tescilli markası içinde geçen ... ibaresine yönelik olarak davacı vekilinin doğrudan ticaret unvanına haksız müdahalenin önlenmesi dolaylı olarak markanın sicilden terkinine yönelik bu davayı açtığı, ... kelimesinin davalı şirketin ticaret unvanında tanıtım evraklarında yer almadığı gibi bu hususta davacının iddiasınıda ispatlayamadığı, dava konusu markanın mallar-hizmetlere yönelik ayırt edicilik vasfı karşısında davacıya ait ticaret unvanı yönünden iddia edilen tecavüzün bulunmadığı, henüz bir üretim bulunmamakla birlikte davalının tescilden dolayı bu kelimeyi marka olarak kullanabileceği ve böylece iptal-terkin yönünden şartların oluşmadığı ve buna bağlı olarak haksız rekabetin de bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ile davalı ticaret unvanının terkini ve davalıya ait markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Mahkemece, yukarda açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmişse de, davacının 1983 yılından itibaren tescilli ticaret unvanının kılavuz sözcüğü ‘‘...’’ ibaresinden oluşmakta ve iştigal alanının da inşaat hizmeti olduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu markanın da aynı ibareyi asli unsur olarak içerdiği ve 37. sınıf inşaat hizmetleri için tescilli olduğu göz önünde bulundurularak, uyuşmazlığın 556 sayılı KHK m.8/5 ve m.42 kapsamında değerlendirilip, hasıl olacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken markanın hükümsüzlüğüne dair talebin reddi doğru görülmeyip bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 24/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.