16. Hukuk Dairesi 2016/9351 E. , 2019/7825 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen 28.11.2019 gün ve saatte temyiz eden ... ile aleyhine temyiz istenilen Hazine vekili Avukat ... geldiler. Gelenlerin yüzlerine karşı duruşmaya başlandı. Tarafların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Sinop İli Merkez İlçede 3402 sayılı Yasa"nın 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sırasında, ... Köyü çalışma alanında bulunan davalı ... adına kayıtlı eski 5321 parsel sayılı 4.945,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 121 ada 77 parsel numarasıyla 6.594,12 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir. Davacı ..., adına kayıtlı eski 622 parsel sayılı 1.200,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın 121 ada 79 parsel numarasıyla 910,66 metrekare olarak tespit gördüğünü, üzerinde bulunan evinin dahi davalıya ait taşınmazda bırakıldığını, ayrıca yine kendisine ait eski; 559, 664, 712, 567, 635, 663, 457 parsel sayılı taşınmazlarında yüzölçümlerinin küçüldüğünü öne sürerek, yüzölçümlerinin eski hale getirilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli taşınmazların uygulama tespiti gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yukarıda sözü edilen yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur.
Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, çekişmeli taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita ya da jeodezi mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişisine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar fen bilirkişisi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmesi halinde jeoloji mühendisi bilirkişiden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, fen bilirkişisinden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Fen bilirkişisinden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve "ada raporu" ile "uygulama tutanağı ve haritasını" irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için fen bilirkişisinden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Fen bilirkişi haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun ineleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm delliler birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilafların çözmek olmadığı da göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda davacı ..., 3402 sayılı Kanun"un 22/2-a maddesi uyarınca yapılan kadastro sırasında 121 ada 102 parsel sayılı taşınmazının sınırlarının ve yüzölçüm eksikliğinin davalı..."a ait 121 ada 77 parsel lehine olacak şekilde değiştirildiğini iddia etmiş, devamla kendisine ait diğer 116 ada 103, 32, 93, 73, 121 ada 116, 79, 140 ada 57 parsel sayılı taşınmazlar hakkında ise yüzölçümünün küçüldüğünü öne sürerek Kadastro Müdürlüğünü davalı göstermek suretiyle eldeki davayı açmıştır. Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğinde olup, bu tür davalarda husumetin, yapılan tespit sonucunda, itiraz edenin taşınmazları aleyhine yüzölçümü artan ya da lehine ortak sınır değiştirilen taşınmazların maliklerine yöneltilmesi; ancak, uygulama kadastrosu sonucunda lehine sınır değişikliği yapılan veya yüzölçümü artan taşınmaz veya taşınmazların bulunmaması halinde Kadastro Müdürlüğüne husumet yöneltilerek de dava açılabileceğinin göz önünde tutulması gerektiği halde mahkemece bu husus üzerinde durulmadan esasa ilişkin karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, esas yönünden de fen bilirkişisinden yukarıda açıklanan şekilde rapor ve harita alınmamış, fen bilirkişisinin taşınmazın tesis kadastrosu sırasındaki ve uygulama kadastrosu sırasındaki durumunu net olarak ortaya koymayan, denetime elverişsiz ve soyut raporuna itibar edilerek hüküm kurulmuştur.
Hal böyle olunca öncelikle davanın kime yöneltilmesi gerektiğinin açıklığa kavuşturulabilmesi için, mahallinde keşif ve uygulama yapılarak davacıya ait taşınmazların yüzölçümlerinde oluşan azalmaların hangi nedenden kaynaklandığının uzman fen bilirkişi raporuyla yöntemince saptanması, ulaşılacak sonuca göre, davacıya ait taşınmazın yüzölçümünde oluşan eksilmenin hesaplama yönteminden kaynaklandığının anlaşılması halinde, Kadastro Müdürlüğü"ne husumet yöneltilerek davanın açılmasının yeterli görülmesi, davacıya ait taşınmazın yüzölçümünde oluşan eksilmenin, komşu taşınmazlardan kaynaklandığının belirlenmesi halinde ise, davacıya hangi komşu parsel hakkında davaya devam etmek istediğinin sorulması ve buna göre komşu parsellerin maliklerinin davaya dahil edilmesi için süre ve imkan verilmesi ve bu şekilde davacı tarafça Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 124. maddesi uyarınca yöntemince taraf teşkilinin sağlanması halinde ise, harita mühendisi sıfatına sahip önceki bilirkişi dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu eliyle yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılmak suretiyle davanın esası hakkında karar verilmesi gerektiğinin düşünülmesi gerekir.
Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de; dosya arasına komşu parsellere ait olduğu anlaşılan yaklaşık 34 adet taşınmaza ait tutanak aslı getirtilmesine rağmen haklarında herhangi bir hüküm kurulmaksızın dosya arasında kalmasına ve böylece kesinleşmelerinin önlenerek yüzölçümlerinin tapuya tescil edilmemesine yol açılması, davacıya ait 116 ada 73 parsel sayılı taşınmazın hüküm yerinde parsel numarasının 173 olarak yazılmak suretiyle infazda tereddüt yaratılması dahi isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları açılanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.11.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.