3. Hukuk Dairesi 2015/437 E. , 2015/4063 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA 7. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/10/2014
NUMARASI : 2014/1288-2014/1348
Taraflar arasındaki iştirak nafakasının artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; 300 TL olan iştirak nafakasının, yetersiz kaldığını belirterek, 1200 TL"ye yükseltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında; ödenen nafaka dışında da, çocuk için, müvekkilinin harcama yaptığını; ödenen nafakanın yeterli olduğunu savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; iştirak nafakasının aylık 1300 TL ye yükseltilmesine ve her yıl TÜFE oranında artırılmasına karar verilmiş; hükmün davalı vekilince temyizi üzerine, Dairemizin 21.05.2014 gün ve 2014/107-7897 sayılı kararı ile "mahkemece talebi aşar şekilde karar verilmesi doğru bulunmadığından" bozulmasına karar verilmiştir.
Dairemizin bozma ilamına uyularak, mahkemece; "davalının kendi beyanı ile çocuk için 150 TL harcama yapabildiği ve belge sunulduğu, bu şekilde istenen nafakayı ödeme gücü bulunduğu, gerekçe gösterilip" nafakanın, aylık 1200 TL"ye yükseltilmesine ve her yıl TÜFE oranında artışına hükmedilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmektedir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Dava, iştirak nafakasın artırılması istemine ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu"nun 327/1.maddesinde; çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın 328/1. maddesi hükmü gereğince; Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.(TMK.nun 329/1. maddesi)
Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur. (TMK. nun 330/1. maddesi)
Somut olayda; davalı, yargılamanın 26.09.2013 tarihli celsesinde, "davayı kabul etmediğini, çocuğa 300 TL dışında da harcamaları olduğunu, nafaka dahil toplam 1500 TL harcama yaptığını; bu nedenle, artırım yapılmasının söz konusu olmadığını" belirterek davanın reddini istemiş; yine, duruşmadan sonraki beyanında; çocuğu için yaptığı 1500 TL ödemenin birlikteyken yaptığı harcama olduğunu, bu bedeli nafaka olarak ödeyemeyeceğini savunmuştur.
Dosyadaki belgelerden; davacının, mühendis olduğu 2800 TL maaş aldığı, 725 TL kira ödediği, yarı hisseli daire ve bir otomobili bulunduğu; davalının ise, proje subayı olduğu 3150 TL maaş aldığı, lojmanda oturduğu, 235 TL kira, 150 TL yakıt parası ödediği, kredi borcu bulunduğu; müşterek çocuğun 9 yaşında olduğu ve devlet okulunda okuduğu anlaşılmaktadır.
Tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumlarına, nafakanın niteliğine, müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaç düzeyine, özellikle davacı annenin de çalıştığı ve müşterek çocuğun bakım ve eğitim masrafına katılma yükümlülüğü bulunduğu, davalının müşterek çocuk için yaptığı harcamaların nafaka miktarını tayinde bağlayıcı olmadığı gözetildiğinde; mahkemece, artırılan nafaka miktarı fazla olup, hakkaniyete uygun bulunmamıştır..
O halde, mahkemece yapılacak iş; müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları ile davacı çalışan anne ve nafaka yükümlüsü babanın ekonomik durumları gözetilerek, TMK 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak; daha uygun bir nafakaya hükmetmek olmalıdır.
Bundan ayrı olacak, sonraki yıllarda nafaka artışına hükmedilirken TÜİK"in yayınlandığı ÜFE oranında artış yerine TÜFE oranında artışa hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.