Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/13512
Karar No: 2018/11863
Karar Tarihi: 05.07.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/13512 Esas 2018/11863 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/13512 E.  ,  2018/11863 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR-
    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tazminat isteğine ilişkindir.
    Davacılar, elbirliği mülkiyetine tabi dava konusu 256, 257, 258, 369, 376, 475, 491 parsel sayılı taşınmazlardaki miras paylarının, davalı ... ’a verdikleri vekaletnameye istinaden vekil tarafından davalı kardeşleri ...’e satış suretiyle temlik edildiğini, yalnızca bir parça taşınmazdaki paylarının satıldığı bildirilmesine rağmen yedi parça taşınmazdaki paylarının satıldığını ortaklığın giderilmesi davasında öğrendiklerini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini ileri sürerek dava konusu taşınmazlarda davalı ... adına kayıtlı miras paylarının iptali ile adlarına tescilini, olmadığı taktirde bedelin davalı ... ’tan tahsilini istemişler, davacılardan Naziha’nın yargılama sırasında ölmesi üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
    Davalı ... , zamanaşımı süresinin geçtiğini, davacıların istekleri doğrultusunda dava konusu taşınmazlardaki paylarını gerçek değeri üzerinden diğer davalıya sattığını, davacılar dışında satış yapan diğer mirasçıların böyle bir taleplerinin olmadığını; davalı ... ise zamanaşımı süresinin geçtiğini, iyiniyetli olup davacı kardeşleriyle arasında bir husumet bulunmadığını, emlakçılık yapan davalı vekilin, davacıların miras paylarını satın aldığını söyleyip kendisine satmak istemesi üzerine pazarlık yaparak çekişme konusu payları satın aldığını, tapuda gösterilen değerden daha fazla satış bedelini vekile ödediğini, miras paylarını devreden dava dışı kardeşlerinin böyle bir dava açmadıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar Dairece, “vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptal ve tescil davası herhangi bir hak düşürücü veya zamanaşımı süresine tabi olmaksızın her zaman açılabilir. Mahkemece, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davalı ... ’ın vekalet görevini kötüye kullandığı, davalı ...’in de vekil ile el ve işbirliği içerisinde hareket ettiği gerekçesiyle iptal tescil isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 256, 257, 258, 369, 376, 475 ve 491 parsel sayılı, tarla vasıflı taşınmazların elbirliği mülkiyetine tabi olup, davacılar ..., ..., davalı ... ve dava dışı kardeşleri ..., ..., ... ve ...’ın mirasbırakanlarından intikalen taşınmazlarda pay sahibi oldukları, davacı ...’nın dava dışı kardeşi ... ile birlikte 03.06.2005 tarihli vekaletname ile tüm mirasbırakanlarından kalan ... ili, ilçeleri ve köy sınırlarındaki taşınmazların intikal ve miras paylarının satışı, davacı ...’ın dava dışı kardeşleri ... ve ... ile birlikte 09.06.2005 tarihli vekaletname ile intikal ve dava konusu 369 ve 376 parsel sayılı taşınmazlardaki miras paylarının satışı, davacılar ... ve ...’ın dava dışı kardeşleri ... ile birlikte 06.02.2006 tarihli vekaletname ile dava konusu 256, 257, 258, 475, 491 parsel sayılı taşınmazlardaki miras paylarının satışı, dava dışı ...’ın 09.02.2006 tarihli vekaletname ile dava konusu 256, 257, 258, 475, 491 parsel sayılı taşınmazlardaki miras payının satışı konusunda yetkili kıldıkları vekil davalı ... ’ın, bu vekaletnamelere dayalı olarak 19.07.2006 tarihinde iki ayrı satış işlemiyle dava konusu taşınmazlarda davacıların ve dava dışı kardeşlerinin miras paylarını intikal işleminden sonra davalı kardeşleri ...’e satış suretiyle temlik ettiği, davacılardan ...’nın yargılamanın seyri sırasında ölümü üzerine mirasçılarının davaya dahil edildiği anlaşılmaktadır.
    6098 s. Türk Borçlar Kanunu"nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. (818 s. Borçlar Kanunu"nun (BK) 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir (TBK"nin 504/1). Sözleşmede vekâletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekâlet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekâlet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince, çekişmeli tarla nitelikli taşınmazların davacılar, davalı ... ve dava dışı birçok kişi adına elbirliği mülkiyeti üzere kayıtlı olduğu, her ne kadar davacılar, bir parça taşınmazın satışı için vekile yetki verdiklerini iddia etmiş iseler de temlike esas alınan vekaletnamelerden bunun doğru olmadığı, kaldı ki, davacı ...’nın 03.06.2005 tarihli genel satış yetkisi içeren vekaletnamenin yanısıra 06.02.2006 tarihli vekaletname ile çekişmeli 256, 257, 258, 475 ve 491 parsel sayılı taşınmazlar yönünden satış yetkisi içeren özel vekaletname verdiği, yine davacı ...’ın da 09.06.2005 tarihli vekaletname ile çekişmeli 369 ve 376 parsel, 06.02.2006 tarihli vekaletname ile de çekişmeli 256, 257, 258, 475, 491 parsel sayılı taşınmazlar yönünden satış yetkisi içeren özel vekaletname verdiği ve bu vekaletnameler ile davalı ... ’ın yetkili kılındığı, davacılarla birlikte elbirliği halindeki maliklerden bir kısmının da paylarını aynı vekil aracılığı ile davalıya temlik ettikleri, vekalet görevinin kötüye kullanılması iddiası bakımından davacı tanıklarının bir bilgisi olmadığı, aksine davalı tanıkları ... ve ...’nin beyanlarına göre, vekilin, davacıların iradesine uygun hareket ettiği ve miras paylarının karşılıklarını aldıkları anlaşılmaktadır.
    Her ne kadar mahkemece, davacıların payı karşılığının davacılara ödenen paradan fazla olduğu gerekçe yapılmış ise de, bu gerekçenin doğru olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
    Şöyle ki, davacıların payının devredildiği tarihte taşınmazlar tarladır ve taşınmazların bu özelliği gözetilerek yapılan değer belirlemesine göre de davacılara ödenen bedeller ile saptanan gerçek bedeller arasında bir fark yoktur. Mahkemenin farklı kabul ettiği bedel ise iki adet parselin arsa olarak değerlendirilmesinden kaynaklanmaktadır. Tüm bu maddi olgular yukarda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının kanıtlanamadığı, temliklerin davacıların iradesine uygun olduğu sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davalıların yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme kararının açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.07.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi