Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2007/20245 Esas 2007/22731 Karar Sayılı İlamı

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından  borçlu hakkında başlatılan  kambiyo  senetlerine  mahsus  haciz yolu ile icra takibinde  icra müdürlüğünce borçluya gönderilen örnek 10 nolu ödeme emrinin  30.10.2006 tarihinde muhatapla aynı adreste oturan ................imzasına tebliğ  edildiği  anlaşılmaktadır. Borçlu vekili İcra Mahkemesine başvurusunda, müvekkilinin kadın olup, eşinin ................olduğunu, tebligat yapılan şahsı tanımadığını ve adresinde ona ait olmadığını belirterek tebliğ işleminin usulsüzlüğünü ileri sürmüştür.
Mahkemece borçlunun kadın olduğu ve bu yöne ilişkin doğru olduğu kabul edilmekle birlikte, tebliğ işleminin 7201 sayılı Tebligat Kanununun 16.maddesine göre ve usulüne uygun yapıldığı sonucuna varılmıştır. Anılan maddeye göre; “Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.” Borçlu adına kendisine tebligat yapılan kişinin borçlunun eşi olmadığı kabul edildiğine göre tebliğ işlemi 7201 sayılı Tebligat Kanununun 16.maddesine aykırı yapılmış olmakla usulsüzdür.
Öte yandan tebligat evrakının gönderildiği adresin “........................” olması karşısında bu adresin işyeri olduğu anlaşılmaktadır.  7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 17.maddesi uyarınca “ belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.” Bu durumda kendisine tebligat yapılan .................’ın borçlunun eşi olduğu kabul edilse bile borçlunun işyeri adresinde eşine yapılan tebliğ işlemi madde hükmüne aykırı olmakla usulsüzdür.
O halde  mahkemece Tebligat Kanununun 32. maddesine göre  ödeme emri tebliğ tarihinin borçlunun öğrenme tarihi olarak beyan ettiği 04.04.2007  olarak  düzeltildikten sonra borçlunun bu tarihe nazaran yasal süresinde olan itirazlarının incelenerek oluşacak  sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken  yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ  : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 04.12.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.