10. Hukuk Dairesi 2019/1696 E. , 2019/3244 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
KARAR
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
Dava konusu somut olayda, sigortalının pnömokonyoz olarak tanımlanan meslek hastalığına maruz kaldığı olayda bilirkişi raporuna göre davalı işveren %80 oranında kusurlu bulunmuştur.
Kurumun, 506 sayılı Kanunun 26. maddesinden doğan rücu hakkı "halefiyete" değil, "Kanundan doğan basit rücu hakkına" dayalı olup, Kurumun rücu alacağı, ilk peşin sermaye değerli gelirin kusura tekabül eden miktarıyla sınırlı bulunmaktadır. Bunun sonucu olarak, Kurumun, sigortalı veya hak sahiplerine bağladığı ilk peşin sermaye değerli gelirden fazlasını isteme hakkı bulunmadığı gibi, bağlanan gelirin kesildiği veya kesilmesi gereğinin yargılama sürecinde ortaya çıktığı durumlarda, Kurumun ödemediği veya ödemeyecek olduğu gelir kesimini rücuan isteyemeyeceğinin göz önünde tutulması gerekir.
506 sayılı Kanunun 92. maddesi "Hem malullük hem de yaşlılık sigortasından aylık bağlanmasına hak kazanan sigortalıya, bu aylıklardan yüksek olanı, aylıklar eşitse yalnız yaşlılık aylığı bağlanır. Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile iş kazalariyle meslek hastalıkları sigortasından hak kazanılan aylık ve gelirler birleşirse, sigortalıya veya hak sahibine bu aylık ve gelirlerden yüksek olanın tümü, eksik olanın da yarısı bağlanır. Bu aylık ve gelirler eşitse, iş kazalariyle meslek hastalıkları sigortasından bağlanan gelirin tümü, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından bağlanan aylığın da yarısı verilir." düzenlemesini içermektedir.
Dava konusu edilen gelirlerin, yaşlılık aylığı bağlanması nedeniyle 506 sayılı Kanunun 92. maddesi uyarınca 01.01.2005 tarihi itibariyle yarıya indirildiğinin anlaşılması karşısında, davalının tazminle sorunlu olduğu ilk peşin sermaye değerli gelir miktarı; gelirin başladığı tarih itibariyle 92. maddeye göre indirilmiş hali üzerinden hesaplanan ilk peşin sermaye değerli gelir miktarına, indirme tarihine kadar yapılan fiili ödemelerin yarısı ilave edilerek belirlenmeli, bu şekilde belirlenen miktarın ise herhalde 92. maddenin uygulanmasından önceki ilk peşin sermaye değerli gelir tutarını geçemeyeceği gözden uzak tutulmamalıdır.
Eldeki davada, kazalıya fiili ödeme yapıldığı, 01.10.2008 tarihinde de 506 sayılı Yasının 92. madde uyarınca gelirin yarıya indirildiğinin anlaşılması karşısında, davalının tazminle sorunlu olduğu ilk peşin sermaye değerli gelir miktarı; gelirin başladığı tarih itibariyle 92. maddeye göre indirilmiş hali üzerinden hesaplanan ilk peşin sermaye değerli gelir miktarına, indirme tarihine kadar yapılan fiili ödemelerin yarısı ilave edilerek belirlenmeli, bu şekilde belirlenen miktarın ise herhalde 92. maddenin uygulanmasından önceki ilk peşin sermaye değerl gelir tutarını geçemeyeceği gözden uzak tutulmamalıdır.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeye dayalı olarak, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 09.04.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.