Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlu vekilinin icra mahkemesine başvuru dilekçesinde, ödeme emri tebligatının usulsüz olarak müvekkiline tebliğ edildiğini, takipten 08.05.2007 tarihinde haberdar olduklarını takibe dayanak olan çekteki keşideci imzasına itiraz ettikleri dilekçelerinin sonuç bölümünde ise yetki itirazlarının kabulüne, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde imzaya itirazlarını kabulüne karar verilmesini istemişlerdir. Ancak, hangi icra dairesinin yetkili olduğunu açıklamamışlardır. Bu durumda, İİK"nun 50.maddesi göndermesi ile HUMK"nun 23/son cümlesi uyarınca yetkili icra dairesini tercih etme hakkı alackalıya geçmiştir. Alacaklı da, takibini İstanbul icra dairesinde başlattığına göre borçlu vekilinin icra dairesinin yetkisine ilişkin itirazı yerinde bulunmamaktadır. Kabule göre de, icra takibi İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 25.04.2007 tarih ve 2007/462 değişik iş esas 2007/503 değişik iş karar sayılı kararına istinaden başlatıldığından yukarıda açıklanan İİK"nun 50.maddesi göndermesi ile HUMK"nun 12.maddesi uyarınca borçlu vekilinin icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının reddi ile diğer itirazları incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yetki itirazının kabulü yönünde hüküm kurulması isabetsizdir.
SONUÇ  : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 30.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.