11. Hukuk Dairesi 2016/10358 E. , 2018/3904 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
Taraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 29/03/2016 tarih ve 2015/58-2016/255 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 22.05.2018 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketin aile şirketi olup, hisse senedi ihraç edilmediğini, müvekkilinin 5.000 adet hissesinin bulunduğunu, kuruluşla birlikte şirketin yönetim kurulu başkanının müvekkilin babası olması nedeniyle duyulan güven üzerine müvekkilinin şirketle ilgilenmediğini, babasının vefatı sonrasında şirket kayıtlarını incelediğinde şirketin 28/04/2000 tarihli kararından müvekkilin hisselerini 05/04/2000 tarihli hisse devir sözleşmesiyle devrettiğinin görüldüğünü, oysa böyle bir devir yapılmadığını, hisse devrinin muvafakatına dair alınan kararın da usulsüz olduğunu, usulsüz devir taraihinden bu güne kadar müvekkiline kâr payı verilmediğini ileri sürerek, 28.4.2000 tarihli yönetim kurulu pay devir kararının yok hükmünde olduğunun tespiti, müvekkilinin davalı şirkette usulsüz devir tarihinde %5 hisseye tekabül eden 5000 adet hissesinin varlığının tespiti, hisselerin güncel değerinden pay defterine kaydı ile durumun Ticaret Sicil Müdürlüğü"ne bildirilmesi, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 28.04.2000 tarihinden itibaren müvekkiline verilmesi gereken kâr payından 5.000,00 TL"nin ticari faiziyle müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının iddialarının yerinde olmadığını, aradan uzun bir zaman geçtikten sonra açılan işbu davanın dinlenemeyeceğini savunarak, davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketin esas sözleşme hükümlerine göre nama yazılı payların devrini sınırlandıran yönetim kurulunun iznini bağlayan herhangi bir hüküm olmadığı, ayrıca davacının payını devrettiği tarihteki şirket esas sermaye miktarı olan 100.000 TL"lik sermayenin tamamının ödendiği, davalı şirketin esas sözleşmesinde aksine bir hüküm bulunmaması ve devir tarihinde nama yazılı payların bedellerinin de tamamen ödenmesi sebebi ile 28/04/2000 tarihli yönetim kurulu kararının geçerli olup olmamasının payların devri bakımından önemi bulunmadığı, 05/04/2000 tarihli şirket paylarının devri için yönetim kurulunun onayına gerek olmadığı, davacının pay sahipliği sıfatının 05/04/2000 tarihinde sona erdiği, davacının 05/04/2000 tarihli hisse devir sözleşmesi ile paylarını geçerli bir şekilde dava dışı Ahmet Ak"a devrettiği ve bu nedenle şirkette pay sahibi olmadığı, bu sebeple de kâr payını şirketten talep edemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Davacı tarafça, 28.04.2000 tarihli yönetim kurulu pay devir kararının yok hükmünde olduğunun, davacının davalı şirkette usulsüz devir tarihinde %5 hisseye tekabül eden 5000 adet hissesinin varlığının tespiti, hisselerin güncel değerinden pay defterine kaydı ile durumun Ticaret Sicil Müdürlüğü"ne bildirilmesi ve kâr payının tahsili istemleriyle açılan işbu davada, mahkemece yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, yukarıda da ifade edildiği üzere, davacı talepleri arasında hisselerin adına pay defterine kaydı da bulunduğuna göre, hisselerin devredildiği dava dışı Ahmet Ak"ın işbu davada verilecek karardan hukuki durumunun etkilenecek olması nedeniyle, husumetin bu şahsa da yöneltilmesi gerektiğinden, davacı tarafa hisselerin devredildiği Ahmet Ak"a husumet yöneltilerek dava açılıp, bu dava ile birleştirilmesi hususunda süre verilmesi, anılan işlemlerin yerine getirilmesinden sonra işin esasının incelenmesi ve husumetin mahkemece re"sen nazara alınması gerekirken bu husus gözetilmeksizin yargılama yapılarak hüküm tesisi cihetine gidilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın re"sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 24/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.