4. Hukuk Dairesi 2015/1669 E. , 2015/3828 K.
"İçtihat Metni"Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı Milli Savunma Bakanlığı aleyhine 30/07/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 11/09/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraflar vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacı, ...Komutanlığı"nda Mali Şube Müdürlüğü"nde görev yaptığı esnada Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı tarafından bilgi güvenliği ihlalini tespit etmek için bilgisayarlarda araştırma yapıldığını, adına zimmetli bilgisayarda müstehcen çocuk görüntüsü bulunduğu iddiası ile soruşturma başlatıldığını, bu nedenle hakkında kamu davası açıldığını, Konya Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2012/737 esas, 2013/40 karar sayılı ilamı ile yapılan yargılama sonucunda beraat ettiğini belirterek, haksız şikayet nedeniyle uğradığı manevi zararın giderilmesini istemiştir.
Mahkemece, disiplin soruşturması yapılmış olsaydı en azından aynı birimde çalışan ve bilgisayarı kullanan memur ve asker kişileri kapsayacak bir araştırma ile maddi hakikate ulaşılabileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir”şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasanın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK.nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlemiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Dosya içeriğinden, davacının ...Komutanlığı"nda Mali Şube Müdürlüğü’nde görev yaptığı, görevi için kullanımına tahsis edilen ve adına zimmetli bilgisayarda müstehcen çocuk görüntülerinin bulunduğu, eylemin Türk Ceza Kanunu kapsamında suç teşkil ettiği, bu nedenle suç duyurusunda bulunulduğu, ceza yargılaması sonucunda delil yetersizliğinden beraat kararı verildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalının ihbarını haklı gösterecek emarelerin bulunduğu, yasal şikayet hakkının kullanıldığının kabulü gerekir. İstemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde kısmen kabul kararı verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA; bozma nedenine göre davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına 30/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.