Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/160 Esas 2016/8338 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/160
Karar No: 2016/8338
Karar Tarihi: 05.05.2016

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/160 Esas 2016/8338 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı banka, davalının genel kredi sözleşmesini müşterek ve müteselsil borçlu sıfatı ile imzaladığını ancak kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle girişilen icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmişti. Ancak mahkeme, davalının kefaletinin adi kefalet hükmünde olması nedeniyle davalıdan önce asıl borçluya müracaat edilmediğine dair bir ispat bulunmadığından dolayı davacı bankanın davalı hakkında takip başlatamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak genel kredi sözleşmesi ticari nitelikte bir sözleşme olduğundan, mahkeme davalının sorumlu olduğu miktarı belirleyip ona göre karar vermelidir. Kanun maddeleri ise 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'da belirtilmiştir.
19. Hukuk Dairesi         2016/160 E.  ,  2016/8338 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -
    Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı ... arasında imzalanan genel kredi sözleşmesini davalının müşterek ve müteselsil borçlu sıfatı ile imzaladığını, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle girişilen icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, katıldığı duruşmada davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı banka tarafından 4077 sayılı Kanunun 10/3. maddesinde belirtilen muacceliyet şartına uygun ihtarname çekilmediği, muacceliyet şartı gerçekleştirilmiş olsa bile davalının 4077 sayılı Kanunun 10/3. maddesi gereğince davalının kefaletinin adi kefalet hükmünde olması nedeniyle davalıdan önce asıl borçluya müracaat ettiğini ispatlayamayan davacı bankanın davalı hakkında takip başlatamayacağı, mahkememizce kefil olarak kabul edilen davalının kefil olduğu miktarın sözleşmenin 15. sayfasında yazılmamış olması nedeniyle davalının kefaletinin geçersiz olduğu, bu nedenle davacı bankanın bu sözleşmeden kaynaklanan borçlar nedeniyle davalıdan talepte bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Uyuşmazlık genel kredi sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Genel kredi sözleşmesi ticari nitelikte bir sözleşmedir. Ticari nitelikteki sözleşmedeki kefalet adi kefalet hükmünde olmayıp müteselsil kefalet hükümlerine tabidir. Mahkemece bu yönde bir inceleme yapılarak davalının sorumlu olduğu miktar belirlenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 05/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    .


    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.