21. Hukuk Dairesi 2015/20447 E. , 2016/2233 K.
"İçtihat Metni"
Davacı, 01/01/1997-28/04/2011 tarihleri arasında tarım Bağ-kur sigortalısı olduğunun tespitine, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline, 6111 sayılı Yasa da dikkate alınarak 28/04/2011 tarihinden itibaren emeklilik aylığı almaya hak kazandığına, bu tarihten itibaren sağlıktan faydalanma hakkının bulunduğuna, sigortalılık döneminde yaptığı askerlik borçlanmasının kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekillerince tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Kurumun tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, davacının 01.01.1997-28.04.2011 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti ile yaşlılık aylığı tahsis talebini reddeden kurum işleminin iptali ile 6111 sayılı Yasa dikkate alınarak 28.04.2011 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespiti ile, sağlıktan yararlanması gerektiğinin tespiti ve askerlik borçlanmasının kabulü ile 10 aylık borçlanma süresinin hizmetten sayılması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile hükümde yazılı şekilde karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 Sayılı Yasada, 506 Sayılı Yasanın 79. maddesindeki gibi, geçmiş Tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tespitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. Anılan Yasanın 5. maddesinde, 7. maddede belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin, kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı belirtilmiştir. Yasanın 10. maddesindeki kayıtlar Kurum tarafından yapılacak olan tescil işlemleri için uygulama alanı bulmaktadır.
Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş kararları; Kurumun prim alacaklarını Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi halinde, Bağ-Kur’un prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi, yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğinden, prim tevkifatının yapıldığı tarihi izleyen aybaşından itibaren sigortalı olarak kabulü gerektiği yönündedir.
İlk prim kesintisini izleyen yıllarda prim kesintisi veya ürün tesliminin gerçekleştiğinin belirlendiği durumlarda, bu yıllar için de tespit kararı verilmesi gerekmektedir.
Tarım Bağ-Kur sigortalılığının temel koşulu 2926 sayılı Yasanın 2/1 ve 3/b maddelerinde belirtildiği gibi, tarımsal faaliyette bulunmaktır. Prim tevkifatına dayalı tespit davasında, salt ziraat odası ve kooperatif kaydı gibi belgelerin bulunması, davanın kabulü için yeterli değildir. Tarımsal faaliyetin sürdüğünün, faaliyete ilişkin olarak hangi tarımsal ürünlerin üretildiği, nereye satıldığı veya teslim edildiği gibi hususlar da somutlaştırılarak belirlenmelidir. Prim tevkifatı ve ürün tesliminin, bir-iki yıl dışında süreklilik arz ettiği hallerde de, tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilebilir.
Prim kesintisinin bulunmadığı yıllarda, tarımsal faaliyetin saptanması bakımından, ürünlerin ne şekilde değerlendirdiğini ortaya koymak, davacının tarımsal faaliyete elverişli taşınmazlarının bulunup bulunmadığını araştırmak, tarımsal faaliyetin taşınmazların kiralanması suretiyle yürütüldüğü iddia ediliyor ise, bu konuda taşınmazların kimden, hangi yıllar için kiralandığı, hangi tarımsal ürünlerin üretimi için faaliyette bulunulduğu, kiralayan kişinin Tarım Bağ-Kur sigortalılığının bulunup bulunmadığı, kiracının kiralama yoluyla tarımsal faaliyetini yürütmeye elverişli tarımsal alet edevatının bulunup bulunmadığı gibi ayrıntılı araştırma yapmak, gerektiğinde tarımsal faaliyetin yapıldığı iddia edilen dönemdeki muhtar ve azaların bilgilerine başvurmak, özetle, tarım faaliyetinin devam edip etmediğini hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde ortaya koymak ve sonucuna göre hüküm kurmak gerekir.
11 Eylül 2014 gün ve 29116 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yayımı tarihinde yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanun"un 58.maddesi ile 5510 sayılı Kanun"a eklenen Geçici 54. maddesiyle, esnaf ve sanatkar siciline veya odasına ya da her ikisine birden kayıtları bulunmakla birlikte üye kayıtlarının mevzuata uygun olarak yapılmadığının tespit edilmesi üzerine, Kuruma kayıt ve tescili yapılmakla birlikte, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılık süreleri geçersiz sayılarak iptal edilen sigortalılardan 22/3/1985 tarihinden sonraki sürelere ait prim, gecikme zammı ve gecikme cezalarının 31/12/2013 tarihine kadar ödenmiş olması şartıyla 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılıkları başlangıç tarihinden itibaren geçerli sayılması imkanı sağlanmıştır. Ancak, tevkifat kesintisine binaen geriye dönük yapılan tescillerden, tevkifatın yapıldığı tarihte ziraat odası kaydı bulunmayan, daha sonra geriye dönük tesis edilen kayıtlar geçerli kabul edilmez.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının ürün teslimi sırasında 09.01.1997 tarihinde bağ-kur prim kesintisinin yapıldığı, 2009 yılında ki başvurusu ile Kurum tarafından kesintiye binaen 01.02.1997 tarihinden itibaren sigortalılığının başlatılıp, 6111 sayılı yasadan yararlandırıldığı ve davacının bankadan kredi çekmek sureti ile borcunu 31.05.2011 tarihinde ödediği, askerlik borçlanmasını da yaparak 31.05.2011 tarihinde ödediği, aynı tarih itibari ile yaşlılık aylığı tahsis talebinde bulunduğu ancak Kurumun aylık şartlarına haiz olmadığı gerekçesi ile yatırılan parayı ilgili bankaya iade ettiği, davacının 04.11.1985-devam şeklinde ziraat odası kaydının olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda, 6552 Sayılı Yasanın 58. Maddesiyle 5510 sayılı Yasaya eklenen geçici 54. madde uyarınca prim kesintisinin yapıldığı tarihte davacının ziraat odası kaydı olduğu ve Yasa"da öngörülen 31.12.2013 tarihine kadar prim borçlarını ödediği anlaşıldığından, davacının 01.02.1997-31.05.2011 tarihleri arasında sigortalı kabul edilmesi ve buna göre yaşlılık aylığına hak kazandığını tespit etmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş; yukarıda açıklanan Yasa gereğince davacının 01.02.1997-31.05.2011 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kabulü ile, artık aylık şartları oluştuktan sonra Kurumca prim iadesi yapılarak davacıya külfet yüklendiğinden bu hususta Kurumun hatalı işlemine katlanması gerektiği kabul edilip, gerekirse Kurum aylık bağladıktan sonra primleri davacının yaşlılık aylığından kesmek sureti ile tahsil edebileceği gibi, davacı yeniden Bankadan çekeceği kredi ile primlerini ödeyebileceğinden, davacıya tahsis talep tarihini takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığı bağlamaktan ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek kurulan hüküm usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 18.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.