4. Ceza Dairesi 2020/7129 E. , 2020/12576 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, 4733 sayılı Kanuna aykırılık
HÜKÜMLER : Mahkumiyet, temyiz isteminin reddi
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
A- Sanık ..."ün yokluğunda verilen hükmü, tebliğ tarihinden itibaren 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 310. maddesinde belirlenen bir haftalık süre geçtikten sonra temyiz ettiği anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanun"un 8/1 ve 1412 sayılı CMUK"nın 317. maddeleri uyarınca, Yerel Mahkemece verilen temyiz isteğinin reddine ilişkin 01/12/2015 tarihli ek karara yönelik sanık ..."ün temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden, tebliğnameye uygun olarak Yerel Mahkemenin redde ilişkin ek kararının ONANMASINA,
B- Diğer hükümlerin temyizine gelince,
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1- Sanıklar ... ve ..."a yükletilen suç işlemek amacıyla örgüt kurma eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanıklar tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Cezaların kanuni bağlamda uygulandığı
Anlaşıldığından, sanıklar... ve ... müdafiinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
2- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ...ve ... hakkında 4733 sayılı Kanuna aykırılık suçundan, sanıklar ..., ..., ...ve ... hakkında suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olma suçundan kurulan hükümlerin temyizine gelince, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak,
a- Sanık ... hakkında suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olma suçuna ilişkin olarak,
TCK"nın 220. maddesinde tanımlanan "örgütün" varlığının kabul edilebilmesi için, hiyerarşik ilişki içinde olan en az üç kişiden teşekkül etmesi, örgütün yapısının sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaçlanan belirsiz sayıda suçları işlemeye elverişli bulunması, suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşme ile işbirliği, eylemli paylaşım anlayışı içinde hareket etmesi ve bu amaçlar doğrultusunda faaliyette bulunup, "devamlılık" göstermesi gerekir.
Örgüt niteliği itibarıyla devamlılığı gerektirdiğinden, kişilerin belli bir suçu işlemek veya bir suç işlemek amacı için bir araya gelmesi halinde, örgütten değil iştirak iradesinden söz edilebilecektir. Ancak, amaçlanan suçları işlemede kolaylık sağladığından, işlenmesi amaçlanan suçlar açısından hazırlık hareketi niteliğinde olan örgütün varlığı için, amaç suçları işleme zorunluluğu olmadığı da dikkate alındığında, devamlılığın belirlenmesi noktasında yalnız amaç suçların sürekli bir şekilde işlenmesi değil, öncelikli olarak, amaç suçları sürekli biçimde işleme kararlılığının mevcut olup olmadığının araştırılması zorunludur.
Sanık savunmaları, iletişim tespit tutanakları ve tüm dosya kapsamına göre, sanık ...’un örgüt yöneticisi sanık ...’tan alkol satın aldığı, ancak suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgütle organik bağ içerisinde olup hiyerarşik yapısına dahil olduğuna dair her türlü şüpheden, uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği, ayrıca hükmün gerekçesinde diğer sanıkların sahte içkileri örgüt üyesi olmayan ...’a verdikleri belirtildiği halde gerekçede örgüt eylemine iştirak ettiğinden bahisle TCK’nın 220/2. maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verildiğinin açıklanması suretiyle gerekçede çelişkiye neden olunması,
b- Sanıklar ... ve ...hakkında suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olma suçundan hükmolunan kısa süreli hapis cezalarının, TCK’nın 50. maddesinde belirtildiği şekilde "suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre" bir değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken “geçmişte sabıkalı oluşu dikkate alındığında yasal olarak uygulanmasına yer olmadığına” şeklindeki yasal olmayan gerekçeyle TCK’nın 50. maddesinin sanıklar hakkında uygulanmaması,
c- Sanık ... hakkında suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olma suçundan verilen hükme ilişkin olarak, 6545 sayılı Kanun"un 72. maddesiyle, CMK’nın 231/8. maddesinde yapılan değişikliğin suç tarihi itibariyle yürürlükte olmaması nedeniyle, CMK"nın 231. maddesinin uygulanmasına engel mahkumiyeti bulunmayan sanığın, kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak, yeniden suç işleyip işlemeyeceği konusunda bir değerlendirme yapılıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, "daha önce hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı bulunması" şeklindeki gerekçeyle, anılan Kanun maddesinin uygulanmamasına karar verilmesi,
d- Sanık...’nın suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olma suçundan verilen hükme ilişkin olarak, adli sicil kaydında 3 aydan fazla hapis cezasına ilişkin geçmiş hükümlülüğü nedeniyle, hakkında CMK’nın 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmeyip, TCK’nın 51. maddesi uyarınca cezası da ertelenmemiş ve hakkında tekerrür hükümleri uygulanmış ise de; hükümden sonra yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanunun 26. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre sanığın adli sicil kaydındaki güveni kötüye kullanma suçunun uzlaştırma kapsamına alınmış olması karşısında, anılan hükme ilişkin uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırılarak sonucuna göre, sanık hakkında CMK’nın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılamayacağı, TCK’nın 51. maddesi uyarınca cezanın ertelenip ertelenemeyeceği ve TCK’nın 58. maddesinde düzenlenen tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının yeniden değerlendirmesinde zorunluluk bulunması,
e- Suç tarihi ve ele geçen eşyanın niteliğine göre sanıklar ..., ..., ..., ..., ...ve ...’un eylemlerinin 4733 sayılı Kanunun 8/3. maddesi kapsamında kaldığı, ancak suç tarihinden sonra 11/04/2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6455 sayılı Kanun ile 4733 sayılı Kanunun 8/4. maddesinin yürürlükten kaldırılarak atılı suça ilişkin düzenlemenin 5607 sayılı Kanunun 3/18. maddesi kapsamı içine alındığı ve halen yürürlükte bulunan 6545 sayılı Kanun ile değişik 3/18. maddesi ile de aynı düzenlemenin korunduğu cihetle,
Hükümden sonra 15/04/2020 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanunun 61. maddesi ile 5607 sayılı Kanunun 3/22. maddesine eklenen "Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir." şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içerdiği anlaşılmakla,
Suç tarihinde yürürlükte olan 4733 sayılı Kanun ile 6545 ve 7242 sayılı Kanunlar ile değiştirilen 5607 sayılı Kanunun ilgili hükümleri (5607 sayılı Kanunun 3/18. maddesinin yollamasıyla 3/5, 3/10, 3/22) somut olaya uygulanarak belirlenen sonuç cezalar karşılaştırılmak suretiyle sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri ile 5237 sayılı TCK"nın 7. maddesi ve 7242 sayılı Kanunun 63. maddesi ile 5607 sayılı Kanuna eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve sanıklar ..., ..., ..., ... müdafileri, sanıklar ..., ... ve ...’nın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak sanıklar hakkında 4733 sayılı Kanunla verilen hükümlere ilişkin olarak sair yönleri incelenmeksizin HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 20/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.