18. Hukuk Dairesi 2014/16645 E. , 2015/5042 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacının dilekçesinde, davacının 22 nolu bağımsız bölümüne giden yola ililşkin muarazanın giderilmesi, belirlenecek yolun vaziyet alanına işlenmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkiline ait 22 nolu bağımsız bölümün giriş yolundaki anlaşmazlığın giderilmesini, vaziyet planındaki 15 ve 21 nolu bağımsız bölümler arasında kalan giriş yolunun davalı tarafından fiilen kullanılır hale getirilmesini, bu talebin fiilen mümkün olmaması halinde, davacının halihazırda kullanmış olduğu ve kooperatif yönetim kurulunun 25.09.1999 tarihli kararı uyarınca fiilen açılan 22 ve 23. bağımsız bölümler arasındaki yolun, belediyeden onay alınarak tapudaki vaziyet planına işlenmesini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
Dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporlarının incelenmesinde; davacıya ait 22 nolu bağımsız bölüm dubleks meskene tapudaki vaziyet planında 15 ve 21 nolu bağımsız bölümler arasından bir giriş yolu mevcut olup yerinde yapılan incelemede bu girişin davalı kooperatif tarafından yapılmadığı, yol açılmadığı ve halen bu yolun açılmasının aşırı masraf gerektireceğinin saptandığı, dolayısıyla arka tarafta bulunan otoparktan yol verilmesinin mümkün olmayacağı, ancak 23 nolu bağımsız bölüm arsasından 1,00 metre genişlikte yol verilmesinin uygun olacağı, belediye başkanlığı tarafından da kooperatif yönetim kurulu kararında belirtilen ve raporda gösterilen yolun imar mevzuatına aykırı bir yönünün olmadığının belirtildiği görülmüştür. Davacının öncelikli talebinin yeni bir yol açılması olmayıp, var olan mevcut ve en uygun yolun kullanılmasını istedikleri, halen kullanılan ve imara aykırı bir yönü olmadığı belediyece saptanan yolun Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine de aykırılığının bulunmadığı ve Yargıtay kararında gösterilen uygulama doğrultusunda 22 ve 23 nolu bağımsız bölümler arasındaki yolun tapudaki vaziyet planına işlenmek üzere gönderilmesi gerektiği 17.02.2014
tarihli bilirkişi raporunda beyan edilmiştir.
Kat Mülkiyet Kanunu"nun 19. maddesine göre tüm kat malikleri anataşınmazın mimari durumunu korumaya mecburdur. Dava konusu anataşınmazın onaylı vaziyet planında davacının bağımsız bölümüne girişi temin eden yolun gösterildiği, ancak fiilen yapılmamış olduğu anlaşıldığına göre giriş yolunun, vaziyet planında öngörülmüş olduğu şekilde yapılması için tüm kat maliklerinin onayına gerek bulunmadığı gibi, Kat Mülkiyeti Yasasının 20. maddesine göre davacıda dahil tüm kat malikleri de yapılacak masraflara arsa payı oranında katılmakla yükümlüdürler. Somut olayda tüm kat malikleri yeni yol açılmasında anlaşamadığına göre mahkemece davacı istemi de dikkate alınarak yargılama sonucunda verilecek karardan hukukları etkileneceğinden tüm kat maliklerinin davaya dahil edilip konusunda uzman bir bilirkişi kurulu oluşturularak dava konusu anataşınmazda vaziyet planına göre yapılacak yol için gerekli masraf hesaplatılarak Kat Mülkiyeti Yasası"nın 35. maddesinin (d) bendi uyarınca anataşınmazın korunması, onarımı ve bakımının yöneticinin görevleri arasında olduğu, yöneticinin bu işi kat maliklerinden toplayacağı avansla yapacağı dikkate alınarak bilirkişinin saptayacağı yol yapım maliyetinin kat maliklerinden (davacı da dahil) avans niteliğinde olarak Yasanın 20/b maddesi uyarınca arsa payları oranında toplanması, masrafların daha fazla olması halinde kalan kısmın da kat maliklerinden alınması suretiyle yapımı için varsa öncelikle dava konusu taşınmazın yöneticisine yetki ve uygun bir süre verilmesi, yöneticinin bulunmaması veya yöneticinin yerine getirmemesi halinde davacının bu konuda yetkilendirilmesine karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.