Esas No: 2009/264
Karar No: 2010/110
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2009/264 Esas 2010/110 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Bölümü 2009/264 E., 2010/110 K.
"İçtihat Metni"
Davacıların oğulları ve kardeşleri olan Polis Memuru Ö. E., İstanbul Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü"nde görev yapmakta iken, 06.02.2008 gününde, sevk ve idaresindeki resmi aracın bir aracı sollaması sonrasında, yoldaki buzlanma nedeniyle hakimiyetini kaybetmesiyle, aracın takla atarak aydınlatma direğine çarpması ve yanması sonucu oluşan trafik kazasında ölmüştür.
Davacılar vekilince, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, destekten yoksunluk karşılığı maddi ve ayrıca manevi olmak üzere toplam 42.000.Tl. tazminatın, olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı idarece ödenmesi istemiyle, adli yargı yerinde dava açılmıştır.
Davalı İdare vekilince, birinci savunma dilekçesinde, davanın idari yargının görev alanına girdiği öne sürülerek görev itirazında bulunulmuştur.
ANKARA 21. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 23.12.2008 günlü celsesinde E:2008/391 sayı ile, davalı idarenin görev itirazının reddine karar vermiştir.
Davalı idare vekilince, süresi içinde verilen dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe ve ekleri Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.
DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Kamu kurumuna ait motorlu aracın kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla işletilmesi sırasında bir kamu görevlisinin ölümü nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin uyuşmazlıkta, kamu hizmetini yürütmekle yükümlü kılınan idarenin hizmet kusuru ya da kusursuz sorumluluk esasları çerçevesinde sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının, idare hukuku ilke ve kurallarına göre idari yargı yerlerince saptanacağı, Anayasanın 125. ve 2577 sayılı İYUK."nun 2/1-b. maddeleri kapsamında bulunan ve idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davasına bakma görevi idari yargıya ait olduğundan Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılması gerektiği gerekçesiyle, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarmış ve 2247 sayılı Yasa"nın 10. maddesine göre görev konusunun incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesi"nden istemiştir.
Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa"nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısından yazılı düşüncesi istenilmiştir.
YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu hükümlerinde açıkça göreve ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği gibi, esasen 85. maddedeki işletenin hukuki sorumluluğunun zarar gören üçüncü kişiler bakımından ele alınmış olması karşısında, işleten veya teşebbüs sahibi ile hizmet ilişkisi içinde bulunan araç sürücüsü veya diğer görevlilerin uğradıkları zarardan dolayı hukuki sorumluluğun genel hükümlere tabi olmasının doğal bulunduğu, nitekim anılan Yasa"da 85. madde dışında kalan hallerde genel hükümlerin uygulanacağına işaret edildiği, belirtilen duruma göre kamu kurumuna ait motorlu aracın kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla işletilmesi sırasında bir kamu görevlisinin yaralanması ya da ölmesi nedeniyle uğranılan zararlardan dolayı idarenin hizmet kusuru ya da objektif sorumluluk esasları çerçevesinde sorumlu olup olmadığının yargısal denetiminin, Anayasa"nın 125. ve 2577 sayılı İYUK."nun 2/1-b. maddelerine göre açılan tam yargı davası kapsamında idari yargı yerlerince yapılacağı açık olduğundan, Danıştay Başsavcısının başvurusunun kabulü gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü"nün, Ahmet AKYALÇIN"ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Ayper GÖKTUNA, Muhittin KARATOPRAK ve Coşkun GÜNGÖR"ün katılımlarıyla yapılan 03.05.2010 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Başvuru dilekçesi ve ekleri üzerinde 2247 sayılı Yasa"nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı Bakanlıkça anılan Yasa"nın 10. maddesinde öngörülen şekilde görev itirazında bulunulduğu ve 12. maddede öngörülen süre içinde başvurulduğu, bu nedenle Danıştay Başsavcısı tarafından Yasa"da öngörülen usul ve yönteme uygun biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK"in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA"nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava, sevk ve idaresindeki emniyete ait aracın takla atması sonucu ölen polis memurunun mirasçıları tarafından, destekten yoksunluk karşılığı maddi ve ayrıca manevi tazminatın davalı idarece ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
Anayasa"nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış olup, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlâl edilenler tarafından açılacak tam yargı davalarının görüm ve çözümünün idari yargı yerlerinin görevine girdiği tartışmasızdır.
Ancak, tazminatın konusunu oluşturan zararın kamu idaresine ait bir motorlu aracın karayolu üzerinde işletilmesi sırasında meydana gelmiş olması nedeniyle, görevli yargı yerinin belirlenebilmesi için konuya ilişkin özel düzenleme içeren Karayolları Trafik Kanunu hükümlerinin gözden geçirilmesi gerekmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun, trafik kazalarına ilişkin yedinci kısmını izleyen hukuki sorumluluk ve sigorta hakkındaki sekizinci kısmının, "İşleten ve Araç İşleticisinin Bağlı Olduğu Teşebbüs Sahibinin Hukuki Sorumluluğu" başlıklı birinci bölümünde aynı başlıkla yer alan 85. maddesi, değişik birinci fıkrasında " Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar." ve değişik beşinci fıkrasında "İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur."
hükümlerini taşımakta; aynı kısmın "Özel Durumlar" başlıklı üçüncü bölümünde Devlete ve kamu kuruluşlarına ait araçların durumunu düzenleyen değişik 106. maddesinde ise, "Genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine ve belediyelere,kamu iktisadi teşebbüslerine ve kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların sebep oldukları zararlardan dolayı, bu Kanunun işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin hükümleri uygulanır."hükmüne yer verilmektedir.
Anılan 85. maddeden, işleten ve teşebbüs sahibinin, bir motorlu aracın işletilmesinden ve bu arada aracın sürücüsünün ve işletme yardımcılarının eylem ve davranışlarından dolayı üçüncü kişilerin uğradıkları zararlardan, kusurlu olup olmamalarına bakılmaksızın "tehlike esası"na göre sorumlu tutuldukları; 106. madde ile de, maddede sayılan kamu kurum ve kuruluşlarının işleten gibi aynı hukuki sorumluluğa tabi kılındığı anlaşılmaktadır.
Sözü edilen Yasa hükümlerinde, açıkça göreve ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği gibi, esasen 85. maddedeki işletenin hukuki sorumluluğunun zarar gören üçüncü kişiler bakımından ele alınmış olması karşısında, işleten veya teşebbüs sahibi ile hizmet ilişkisi içinde bulunan araç sürücüsü veya diğer görevlilerin uğradıkları zararlardan dolayı hukuki sorumluluğun genel hükümlere tabi olması doğaldır.
Nitekim, Karayolları Trafik Kanunu"nun hukuki sorumluluğa ilişkin diğer hükümlerinde, 85. madde kapsamı dışında kalan hallerde genel hükümlerin uygulanacağına işaret edilmiştir.
Belirtilen duruma göre, kamu kurumuna ait motorlu aracın kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla işletilmesi sırasında bir kamu görevlisinin yaralanması ya da ölmesi nedeniyle uğranılan zararlardan dolayı, idarenin hizmet kusuru ya da objektif sorumluluk esasları çerçevesinde sorumlu olup olmadığının yargısal denetiminin, idari eylemden doğan zararların giderilmesi için 2577 sayılı İ.Y.U.K."nun 2/1-b. maddesine göre açılacak bir tam yargı davası kapsamında idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır.
Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısının başvurusunun kabulü ile Asliye Hukuk Mahkemesi"nin davalı idarenin görev itirazının reddine ilişkin kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ:Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısının BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin davalı idarenin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN 23.12.2008 günlü ve E:2008/391 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 03.05.2010 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.