6. Ceza Dairesi 2015/9144 E. , 2016/3981 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Yağma
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
I-Katılanlar ..., ..., ... ve ..."un temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Katılanlar ... ve ... vekillerinin yüzüne karşı açıklanan 16.06.2015 günlü hükmü, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 310. maddesinde öngörülen bir haftalık yasal süreden sonra 27.07.2015 tarihinde katılanların temyiz ettiği anlaşıldığından;
Katılanlar ... ve ..."ın sanığın lehine hükmü temyizde hukuki yararı bulunmadığı anlaşılmakla;
Katılanların taleplerinin anılan Yasanın 317. maddesi uyarınca istem gibi REDDİNE,
II- Sanık ... ve savunmanının temyiz taleplerinin incelenmesine gelince;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde, nitelendirmede, usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Bir başkasının, kendisinin veya yakınının; hayatına, vücut ve cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da mal varlığı itibariyle büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişinin eylemi yağma suçunu oluşturur. Malın alınması veya verilmesini temin için zilyetin üzerinde cebir ve tehdit kullanılmaktadır. Cebir ve tehdit karşısında mağdurun başka bir seçeneği kalmamakta ve bu durumda failin malı doğrudan alması söz konusu olmaktadır. Yani mağdur malı teslim etmektedir.
Bu suçla korunan hukuki değer yalnızca malvarlığı değil, aynı zamanda kişi özgürlüğü ve vücut dokunulmazlığıdır. Yağma, icrai hareketle işlenebilen bir suç tipidir ve bu suçun maddi unsuru hareket kısmıdır. Kullanılan cebir ve tehdidin, kişiyi malı teslim etmeye veya alınmasına ses çıkartmamaya yöneltmeye elverişli olması gerekir. Cebir, ""bir kimseye karşı bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapması için zor kullanma"" anlamına gelmektedir. Burada mağdura karşı kullanılan ""zor"", fiziki zorlamadır. İradenin zorlanması cebir kavramı içerisinde değil, tehdit içerisinde değerlendirilir. Tehdit, muhatabın üzerinde zorlama etkisinin hali hazırda bedensel tesir eden zorlama ile değil gelecekte belirtilen manevi bir zorlama, korkutmayla oluşmasıdır. Ciddi tehdidin objektif olarak ciddi görünüm uyandırması ve tehdit edilen tarafından ciddiye alınması da gerekir. Yağma suçunda tehdit, şahıs veya malvarlığına ilişkin ve kişiyi büyük bir tehlikeye düşürecek ağırlıkta bulunması gerekir. İşte bu konumdaki tehdit yağmanın elverişli zorlama aracı olmaktadır. Dolayısıyla hafif bir tehlikeye tehdit yanı şahsen ve malen büyük bir tehlike oluşturmayan tehdit dahi yağma cürümünün oluşması bakımından yeterli değildir. Tehlikenin büyük olup olmadığı daha çok fiili bir mesele olup, tehdidin yönlendirilmiş olduğu şahıs yer ve zamanda gözününe alınarak somut olayda nicelik incelemesi gerekmektedir. Tehdit edilen kötülük ile malın teslimi arasında oran yoksa yine yağmadan bahsedilemez.
Somut olaya gelince;
Mağdur ... soruşturma aşamasında kollukta alınan 22/12/2014 tarihli beyanında özetle; “22.12.2014 günü saat 12:30 sıralarında arkadaşı ... ile ...parkından evlerine gitmek için geçtikleri sırada; sanıklar ... ve soy ismini bilmediği ... isimli şahsın yanlarına geldiklerini ve kendilerinden yol parası istediklerini, arkadaşı ..."in cüzdanından 2.-TL çıkararak verdiğini ancak cüzdanı gören ..."ın arkadaşı ..."in elinden cüzdanı aldığını ve içindeki 55.-TL parayı alarak cüzdanı arkadaşına geri verdiğini, ..."ın elindeki parayı..."in aldığını, kendisinden de para istediklerini, kendisinin parasının olmadığını söyleyince ... isimli şahsın elinde bulunan ve içinde 05358335366 nolu hattın olduğu... 500 marka telefonunu aldığını ve sonra yürüdüklerini, ... ile kendisinin de sanıkların yanlarında gittiklerini, kendisinin telefonunu..."in de parasını sanıklardan geri istediklerini, mahalle içinde şahısların peşinden gittiklerini, ancak sanıkların aldıklarını geri vermediklerini, karakolda polislerin telefonunu kendisine teslim ettiğini” ifade etmesine karşın, yargılamada buna ek olarak sanığın diğer mağdur ..."ın zorla elindeki cüzdanı alıp, içinden para aldıktan sonra cüzdanı geri verdiğini söylediği,
Mağdur ..."ın da gerek soruşturma, gerek ise de, kovuşturma aşamasında, aynı şekilde beyanda bulunduğu dikkate alındığında, her iki mağdurun olayın hemen akabinde soruşturma aşamasında verdikleri beyanlarında, sanık ve arkadaşının kendilerine yönelik yağma suçunun unsuru olan cebir veya tehdit ile para ve cep telefonlarının alınmasından bahsetmedikleri, yargılama aşamasında, mağdur ..."ın zorla cüzdanının alındığından, mağdur ..."un cep telefonunun zorla alınmasından bahsedilmediği anlaşılmakla; öncelikle mağdurların beyanları arasındaki çelişki giderilip, yukarıda açıklandığı üzere, sanığın eyleminin sanığın yağma suçunun unsuru olan cebir veya tehdit boyutuna ne şekilde ulaştığı, karar yerinde denetime olanak verecek şekilde açıklanıp, tartışılmadan genel, geçer ifadelerle yazılı şekilde karar verilmesi,
2-Sanığın hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar TCK"nın 53/1-a-b- c-d-e maddesinde yazılı hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına; ancak, TCK"nın 53/3. maddesi uyarınca koşullu salıverildiği takdirde, kendi altsoyu üzerinde TCK"nın 53/1-c bendinde sayılan hakları kullanmaktan yoksunluğunun sona erdirilmesine karar verilmiş ise de; 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 gün, 2014/140- 2015/85 Esas ve Karar sayılı kararı ile TCK"nın 53/1-b maddesinde yazılı, "seçme, seçilme ve diğer siyasi hakları kullanmaktan" ibaresinin iptal edilmiş olması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... ve savunmanının temyiz itirazları ve tebliğnamedeki düşünce bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 09.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.