11. Hukuk Dairesi 2016/10710 E. , 2018/3876 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 14/06/2016 tarih ve 2014/233-2016/122 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında gerek müvekkilinin lisanslı ürünleri, gerekse diğer bir firma arayüz ürünü olan "..." yazılımına ilişkin olarak 20/01/2014 tarihli ... Yazılımları Lisans, Destek ve Bakım Sözleşmesi ile bu sözleşmenin ayrılmaz eki niteliğinde olan üç adet sözleşme akdedildiğini, sözleşmelere konu ürünler ve hizmetler çerçevesinde, müvekkilinin tescilli yazılımları ile ... yazılımının lisans ücretlerinin yanı sıra, destek ve bakım hizmet bedelleri de muhtelif faturalara konu edildiğini, ancak tanzim edilen faturalardan bir kısmının bedellerinin ödenmemesi üzerine, müvekkilinin ödeme ihtarı ile davalıdan borç bakiyesini kapatmasını talep ettiğini, dört adet faturanın davalı tarafından iade edildiğini, davalının önceki fatura bedellerinin bakiyelerini de ödemediğini ileri sürerek sözleşme konusu yazılım lisans ve hizmet bedelleri nedeniyle tahakkuk eden 10.696,15 Euro ile 412,00 USD tutarındaki alacakların, 30/05/2014 tarihli ihtar uyarınca, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek devlet bankalarınca ABD Doları ve Avrupa para birimine uygulanan en yüksek faizi ile birlikte ve 807,12 TL tutarındaki alacağın ise yine temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, müvekkili şirket yetkilisinin, fatura asıllarını ihtarname ile iade etmeden önce, davacı şirkete hizmeti eksik aldığına dair mail yolu ile defalarca bildirimde bulunduğunu, müvekkilinin, yazılımlarla ilgili şikayetlerine davacı şirketin kayıtsız kaldığını, davacı şirket yetkililerinin sözleşmeden doğan hizmet yükümlülüğünü tam olarak yerine getirmediğini, söz konusu fatura bedellerinin tahsilini talep etmesinin hukuken kabulünün mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının paket program niteliğindeki yazılım programının lisansını satın aldığı, yine abonelik çerçevesinde destek ve bakım hizmetlerini de satın aldıktan sonra ilk sözleşmeden sonraki tarihlerde ek alımlar da yaptığı görüldüğü gibi, davacının bu program lisansı verme ya da bakım hizmet verme konusunda herhangi bir ayıbı olduğuna dair dosyada delil bulunmadığı, davacının programında ve işlemlerinde hizmetin yeterince sağlanmadığına dair bir delil de bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile, 10.696,15 Euro ve 412,00 USD alacağın temerrüt tarihi olan 12/06/2014 tarihinden itibaren kamu bankalarının alacak türleri ile ilgili döviz cinsinden bir yıllık mevduata uyguladığı, en yüksek faiz oranı ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 807,12 TL alacağın temerrüt tarihi olan 12/06/2014 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, sözleşmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Davacı, taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca yapılması gereken ödemelerin yapılmadığını, düzenlenen faturaların iade edildiğini ileri sürmüş, davalı ise kendisine sunulan hizmetin ayıplı olduğunu, fatura bedellerinin tahsilinin talep edilemeyeceğini savunmuştur. Dosya içinde mevcut 13.07.2015 tarihli bilirkişi raporunda, mail yazışmaları incelendiğinde davalı tarafından ayıp ihbarı yapıldığı tespit edilmiş, başka bir bilirkişi heyetinden alınan 25.04.2016 tarihli raporda ise davacının iş yerinde sistem üzerinde yapılan incelemede programda lisans bedelinin ödenmemesine yol açabilecek bir ayıp bulunmadığı belirlenmiştir. Davalı tarafça bilirkişi raporlarına yönelik olarak; sunulan hizmetin ayıplı olduğu, sadece davacı tarafın bilgisayarlarının incelendiği, kendi bilgisayarlarının da sunulan hizmete ilişkin olarak incelenmesi gerektiği yönünde ciddi itirazlar ileri sürülmüşse de mahkemece bu itirazlar değerlendirilmeden davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Bu durumda, davalı vekilinin itirazları doğrultusunda ek rapor alınarak ve gerektiğinde davalının iş yerindeki bilgisayarlar üzerinde inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 23/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.