1. Hukuk Dairesi 2015/12740 E. , 2018/11736 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 19.06.2018 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... ve vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-
Dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı, 05.06.2006 tarihinde davalı ile yaptıkları protokol gereğince maliki olduğu 9 sayılı parseldeki 16 no’lu bağımsız bölümü davalıya devrettiğini, anlaşma uyarınca devir nedeniyle alınan krediyi davalının borçlarını ödemek üzere kullandığını, bir yıl içinde davalının anılan taşınmazı iade borcunu yerine getirmesi gerekirken bundan kaçındığını ileri sürerek, çekişmeli bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile adına tescilini, mümkün olmazsa tazminini istemiştir.
Davalı, kullanılan krediyi davacının tahsil ettiğini, bir yıl içinde davacının kredinin tamamını kapatması halinde çekişmeli taşınmazın iadesinin kararlaştırıldığını, ne var ki davacının bu borcu yerine getirmemesi nedeniyle tüm krediyi kendisinin ödediğini bildirip davanın reddini savunmuştur.
İddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin karar, Dairece; ‘’ Dosya içeriği ve toplanan delillerden ve özellikle taraflar arasında düzenlenen ve içeriği ve imzası inkar edilmeyen 05.06.2006 tarihli "Protokol" başlıklı sözleşme ile davalının bankadan alacağı krediyi davacıya ödemesi karşılığında çekişmeli 9 parsel sayılı taşınmazdaki 16 nolu bağımsız bölümün davalıya devredildiği, kredi borcunun davacı tarafından ödenmesinin kararlaştırıldığı, gerçekten davalının dava dışı ... 70.000-TL kredi aldığı, bu paranın davacıya ödendiği, ancak banka borcunun davalı tarafından ödenmesinin sürdürüldüğü, her ne kadar davacı bu parayı elden davalıya geri ödediğini iddia etmiş ise de, iddiasını kanıtlayamadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda; taraflar arasındaki temlikin inançlı işleme dayalı olduğu hususu tartışmasız olup; bu tür bir iddia 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı içtihadı Birleştirme kararı uyarınca ancak yazılı belge ile kanıtlanabileceğinden ve 05.06.2006 tarihli belgeye itiraz edilmemesi sebebiyle anılan belgenin İçtihadı Birleştirmede belirtilen nitelikte belge olduğu gözetilerek, davacının davalıya olan borç miktarı saptanarak (818 sayılı BK"nin 81. maddesi,) 6098 sayılı TBK"nin 97. maddesi uyarınca bu
miktarı mahkeme veznesine depo etmesi için davacı tarafa süre verilmesi, yatırdığı takdirde davanın kabul edilmesi aksi halde davanın reddine karar verilmesi gerekirken değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir. ‘’ gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davacının kesin süreye rağmen tespit edilen miktarı depo etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilamında belirtildiği üzere taraflar arasındaki temlikin inançlı işlemden kaynaklandığı noktasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Asıl uyuşmazlık, davalı ...’ın çekişmeli bağımsız bölümü davacıdan temlik aldıktan sonra borçları nedeniyle 20.03.2009 tarihinde tesis edilen icra-i haciz ve 17.01.2011 tarihinde tesis edilen kamu haczi ile çekişmeli temlike konu kredi nedeniyle 05.06.2006 tarihinde tesis edilen ipoteğin, iptal ve tescile karar verilirken kaldırılıp kaldırılmayacağı, kaldırılmayacak ise anılan takyidat bedellerinin davacının depo edeceği miktardan mahsup edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Eldeki davada, bozma ilamına uyulduktan sonra davacının depo edeceği miktarın mali bilirkişi tarafından denkleştirici adalet ilkesi gereğince 112.788,73TL olarak hesaplandığı, mahkemece 27.11.2014 tarihli celsede davacı tarafa anılan bedeli bir sonraki celseye kadar yatırması için süre verildiği, davacı tarafın 17.12.2014 tarihli dilekçesi ile; tespit edilen miktarı depo etmesi halinde taşınmazın üzerindeki takyidatlarla beraber adına tescil edileceğini, bu durumun mağduriyetine yol açacağını, davalının borçlarından mesul tutulamayacağını bildirdiği ve bedeli depo etmediği, verilen süreye rağmen davacı tarafın tespit edilen bedeli mahkeme veznesine yatırmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Hemen belirtilmelidir ki, mevcut hali ile çekişmeli bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ve davacı adına tesciline karar verildiğinde, davacının zararının oluşup oluşmayacağı ve oluşacak ise nasıl giderileceğinin saptanması gerekmektedir.
O halde izlenecek yol, dava konusu bağımsız bölümün dava tarihinde üzerinde çekişmeli takyidatlar yokmuş gibi rayiç değeri ile üzerindeki çekişmeli takyidatlarla birlikte rayiç değerinin keşfen ayrı ayrı saptanması, takyidatsız değerden takyidatlı değerin çıkarılması, ortaya çıkan farkın davacının zararı olduğunun tespiti, daha sonra inançlı işlem ve 6098 sayılı TBK’nun 97. maddesi uyarınca davacı tarafın yatırması gereken 112.788,73TL’den belirtildiği üzere tespit edilen farkın ( davacının zararı ) çıkarılması ile ortaya artı bir bedel ( pozitif ) çıkması halinde mahkemece bu bedelin mahkeme veznesine depo edilmesi için ( yatırmaması halinde hukuki sonuçları da hatırlatılmak suretiyle ) davacı tarafa usulüne uygun süre verilmesi yatırması halinde mevcut hali ile çekişmeli bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tescil edilmesi, aksi halde davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.07.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.