Hukuk Genel Kurulu 2014/44 E. , 2015/1535 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Kayseri 3.Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/07/2013
NUMARASI : 2013/318 E-2013/450 K.
Taraflar arasındaki “kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kayseri 3.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 11.06.2012 gün ve 2012/32 E.-2012/323 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin 26.02.2013 gün ve 2012/20097 E.-2013/3101 K. sayılı ilamı ile;
(...Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır. Alınan rapor ve yapılan inceleme hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki;
1- Mahkemece yapılan her iki keşif sonrası düzenlenen bilirkişi kurulu raporlarında, somut emsal olarak, 3866 ada 1 parsel sayılı taşınmaz değerlendirmeye alınmış, birinci bilirkişi kurulu raporunda, dava konusu taşınmazın somut emsalden daha değerli olduğu kabul edilerek, taşınmaza mayıs-2005 değerlendirme tarihi itibariyle 3.090,00-TL; ikinci bilirkişi kurulu raporunda ise somut emsalin daha değerli olduğu kabul edilerek taşınmaza 1.314,00-TL metrekare birim fiyatı takdir edilmiş; mahkemece, taşınmaz 1.314,00-TL m2 birim fiyatı takdir eden 2. bilirkişi kurulu raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere, her iki bilirkişi kurulunun da aynı emsali esas alarak, farklı kıyaslamalar yapması nedeniyle bilirkişi kurulu raporları inandırıcı bulunmamış olup, dava konusu taşınmaza yakın bölgeden ve dava tarihine yakın zaman içinde yapılan emsal satışları bildirmeleri için taraflara süre verilip, gerektiğinde resen emsal celp edilip, yeniden keşif yapılarak alınacak bilirkişi kurulu raporu sonucuna göre hüküm kurulması ve bilirkişi kurulu raporunda emsal olarak incelenen taşınmazlar ile dava konusu taşınmazın arsa m2 rayiç bedeli takdir komisyonu tarafından belirlenen değerleri yönünden de raporun denetlenmesi gerektiği düşünülmeden, inandırıcı olmayan bilirkişi kurulu raporuna göre karar verilmesi,
2- Kabule göre de; dava konusu taşınmazdaki F.. K.."dan davacıya intikal eden hissenin de bedeline hükmolunması gerekirken, yalnızca Hatice Kavuncu (Akçakaya)"dan intikal eden pay yönünden davanın kabul edilmesi,
Doğru görülmemiştir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin hissedar bulunduğu taşınmaza davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atıldığını, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 522.500,00 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu taşınmazın hali hazır haritada yol olarak göründüğünü, gerek dava tarihi gerekse 2942 sayılı Kanun’un 38 inci maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edildiği tarih itibariyle 20 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş bulunduğunu, bir an için aksinin düşünülmesi durumunda dahi talep edilen bedelin fahiş olduğunu, tazminata hükmedilmesi durumunda ise taşınmazın davacı adına olan tapu kaydının iptali ile davalı idare adına tesciline karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, her iki bilirkişi heyetinin de aynı emsali esas almak suretiyle 3866 ada 2 parsel sayılı taşınmaza göre karşılaştırma yapmak suretiyle taşınmazın birim m² fiyatını bulduğu; ilk raporda 11.04.2001 tarihli emsal taşınmaz satışı esas alınmışsa da ikinci bilirkişi heyeti raporunda taşınmazın satış (ihale) tarihinin 08.06.2000, tapudaki devir tarihinin 11.04.2001 olduğu anlaşıldığından satış tarihi olarak 08.06.2000 tarihinin alındığı birim m² fiyatının 801,43TL ve TEFE oranına göre emsal taşınmaz birim m² fiyatının 2.949,26 TL edeceğinin bildirildiği, emsal karşılaştırılması suretiyle dava konusu taşınmazın kadastro parseli olduğu emsal parselinin ise imar parseli olduğu gerekçesiyle dava konusu taşınmazdan % 40 DOP (düzenleme ortaklık payı) tenzilinden sonra birim m² fiyatının 1.314,00 TL ve davacının taşınmazda 1/16 hissesine düşen tutarın ise 68.656,60 TL edeceği yolundaki ikinci bilirkişi heyetinin 11.06.2009 tarihli raporunun doğru olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne dair verilen karar taraf vekillerinin temyizleri üzerine, Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararını taraf vekilleri temyiz etmektedir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlıklar;
I- Mahkemece alınan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunup bulunmadığı, diğer bir deyişle bilirkişi raporlarının karar vermeye elverişli olup olmadığı,
II- Özel Daire bozma ilamının içeriğine göre (2) numaralı bendin başında yer alan “kabule göre” ibaresinin sehve dayalı olup olmadığı, bu nedenle metinden çıkarılmasının gerekip gerekmediği; varılacak sonuca göre “kabule göre” ibaresi ile başlayan bölümün ayrı bir bozma nedeni olarak kabul edilmesi halinde taşınmazdaki davacının payının yargılama sırasında murisinden kendisine intikal eden payın dava konusuna dahil edilip edilemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
1) (I) numaralı uyuşmazlık (Özel Daire ilamının (1) numaralı bendi) yönünden yapılan incelemede;
Mahkemece yapılan her iki keşif sonrası düzenlenen bilirkişi kurulu raporlarında, aynı emsal değerlendirmeye esas alınmış olup, birinci bilirkişi kurulu raporunda dava konusu taşınmazın somut emsalden daha değerli olduğu kabul edilerek, taşınmaza Mayıs 2005 değerlendirme tarihi itibariyle 3.090,00 TL; ikinci bilirkişi kurulu raporunda ise somut emsalin daha değerli olduğu kabul edilerek taşınmaza 1.314,00 TL metrekare birim fiyatı takdir edilmiş; mahkemece, taşınmaz 1.314,00 TL m² birim fiyatı takdir eden ikinci bilirkişi kurulu raporu esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu durumda her iki bilirkişi kurulunun da aynı emsali esas alarak, farklı kıyaslamalar yapması nedeniyle bilirkişi kurulu raporları inandırıcı olmaktan uzaktır. Bu nedenle dava konusu taşınmaza yakın bölgeden ve dava tarihine yakın zaman içinde yapılan emsal satışları bildirmeleri için taraflara süre verilip, gerektiğinde re’sen emsal celp edilip, yeniden keşif yapılarak alınacak bilirkişi kurulu raporu sonucuna göre hüküm kurulması ve bilirkişi kurulu raporunda emsal olarak incelenen taşınmazlar ile dava konusu taşınmazın takdir komisyonu tarafından belirlenen değerleri yönünden de raporun denetlenmesi ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece, aksine düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
2) (II) numaralı uyuşmazlık (Özel Daire ilamının (2) numaralı bendi) yönünden yapılan incelemede;
Öncelikle belirtilmelidir ki, bozma ilamının (2) numaralı bendinde yer alan, “Kabule göre de; dava konusu taşınmazdaki F.. K.."dan davacıya intikal eden hissenin de bedeline hükmolunması gerekirken, yalnızca Hatice Kavuncu (Akçakaya)"dan intikal eden pay yönünden davanın kabul edilmesi” hususunun doğru görülmediği gerekçesiyle yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. Bozma ilamının (2) numaralı bendinin başında bulunan “kabule göre” ifadesinin yazım hatası ve bu bentte belirtilen hususun da bozma kapsamı içinde olduğu, bu bozma nedeninin kabule göre başlığı altında yapılmasına gerek bulunmadığı; sehve dayalı kullanılan bu ibarenin metinden çıkarılması gerektiği, “kabule göre” ibaresi ile başlayan bölümün ayrı bir bozma nedeni olarak bozma kapsamına dahil olduğu Genel Kurul tarafından kabul edilmiştir.
Hemen belirtmelidir ki, kural olarak, her dava açıldığı tarihteki hukuki ve maddi vakıalara göre incelenir ve sonuçlandırılır. Bu itibarla dava tarihinden sonra beliren maddi bir vakıanın değerlendirilmesi ve hükme esas alınması olanaklı değildir.
Davacı tarafından dava konusu yapılmayan ve yargılama sırasında kendisine F.. K..’dan intikal eden hisse yönünden mahkemece bedele hükmolunmaması yerinde olup, Özel Daire bozma ilamının (2) numaralı bendinin bozma ilamında çıkartılması gerekmektedir.
Hal böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca yukarıda değinilen değişik gerekçe ve nedenlerle benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, Özel Daire bozma ilamının (2) numaralı bendinin bozma ilamından çıkartılmak suretiyle direnme kararının değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, 10.06.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.