Esas No: 1994/25
Karar No: 1994/27
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 1994/25 Esas 1994/27 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Bölümü 1994/25 E. , 1994/27 K.- KOMUTANLIĞIN MALÛLEN EMEKLILIK ONAYI VERILMESI ISTEMININ REDDINE ILIŞKIN IŞLEMININ IPTALI ISTEMIYLE AÇILAN DAVANIN, ASKER KIŞIYI ILGILEN¬DIRMESI VE ASKERI HIZMETE ILIŞKIN BULUNMASI NEDENI ILE ASKERI YÜKSEK İDARE MAHKEMESINDE ÇÖ¬ZÜMLENMESININ GEREKTIĞI HK.
- TÜRK CEZA KANUNU (5237) Madde 219
- TÜRK CEZA KANUNU (5237) Madde 213
- 1982 ANAYASASI (2709) Madde 157
- UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN (2247) Madde 19
- ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ KANUNU (1602) Madde 20
- ASKERİ CEZA KANUNU (1632) Madde 30
- TÜRKİYE CUMHURİYETİ EMEKLİ SANDIĞI KANUNU (5434) Madde 39
"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.
Davacı : A.S. Davalı : İçişleri Bakanlığı OLAY: Jandarma Genel Komutanlığı İçel İl Jandarma Komutanlığı emrinde jandarma üst çvş. Olarak görevli iken rüşvet almak suçundan dolayı mahkumiyeti sonucu 1632 sayılı Askeri Ceza Yasası’nın 30/A-2. maddesi gereğince ordudan tard edilen davacı, Emekli Sandığından emekli keseneklerinin iade edilmesini istemesi üzerine, sandıkça, hizmet süresinin on yılı aşmış bulunması sebebiyle keseneklerin iade edilmeyeceği ancak 5434 sayılı Yasa’nın 39/b maddesi uyarınca emekli maaşı bağlanabileceği bildirilmiştir. Bu arada davacı hakkında, Devlet Hastanesince verilen “çalışarak hayatını kazanamayacağına” ilişkin rapor, T.C. Emekli Sandığı Sağlık Kurulunca değerlendirilerek “adi malûl” olduğuna karar verilmiştir. T.C. Emekli Sandığı’nın Jandarma Genel Komutanlığından adi malûllük onayı istemesine ve komutanlığın, ordudan tard edilerek ilişiği kesilmiş bir kişi hakkında malûliyet onayı verilmesinin mümkün olmadığını bildirmesi üzerine, davacı tarafından bu ret işleminin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açılmıştır. Ankara 6. İdare Mahkemesi; 27.5.1993 gün ve 713-748 sayı ile: 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Yasası’nın 20. maddesi uyarınca asker kişiyi ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin bulunan anlaşmazlığın çözümünün Askeri Yüksek Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. Davacı aynı istekle 18.2.1994 gününde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde dava açmıştır. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Birinci Dairesi; 5.7.1994 gün ve 788 sayıyla; Anayasa’nın 157. Ve 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddesinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin görevinin belirlendiği, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin olma koşullarının birlikte bulunması gerektiği, tard olayından sonra Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu olmadığı tartışmasız olan davacının Emekli Sandığı iştirakçisi olarak aylık bağlanması meselesinin askeri hizmete ilişkin bir yanı bulunmadığı, bu nedenle anlaşmazlığın çözümünün Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin görevine girmediği sonucuna vararak, daha önce idare mahkemesince aynı konu hakkında görevsizlik kararı verildiğinden bahisle 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına karar vermiş, dosya Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Genel Sekreterliği’nin 18.7.1994 gün ve 201 sayılı yazıları ekinde Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmiştir. İnceleme ve Gerekçe: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü, Selçuk Tüzün’ün Başkanlığında Dr. Ekrem Serim, Nursel Aymakoğlu, Zafer Kantarcıoğlu, İrfan Erdinç, Osman Şimşek ve M. Hayri Öztan’ın katılmaları ile yaptığı 14.11.1994 günlü toplantıda, Raportör-Hâkim Ayten Anıl’ın raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, toplantıya, Danıştay Başsavcısı yerine katılan Savcı M. İlhan Dinç ile Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısı yerine katılan Savcı Ayhan Akarsu’nun olayda, 1602 sayılı Yasa’nın 20. maddesinde öngörülen koşullar gerçekleştiğinden davanın çözümünde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görevli olduğu yolundaki yazılı düşünceleri doğrultusundaki sözlü açıklamaları da alındıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: Anayasa’nın 157. Maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu, ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağı belirtilmiş, 20.7.1972 günlü ve 1602 sayılı Yasa’nın 25.12.1981 gün ve 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinde de aynı hüküm yer almıştır. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlemin “asker kişiyi ilgilendirmesi” ve “askeri hizmete ilişkin” bulunması şartlarının birlikte bulunması gerekmektedir. 1602 sayılı Yasa’nın değişik 20. maddesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan, subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi sayılmaktadır. İdari işlemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden “askeri hizmete ilişkin” olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılması gerekmektedir. Eğer idari işlem askeri gereklere askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise bu işlemin askeri nitelikte olduğu kabul edilmelidir. İşlem, askeri olmayan bir makam tarafından tesis edilmiş olsa bile durum değişmemekte menfaati ihlal edilen asker kişinin açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde görülmesi gerekmektedir. Anlaşmazlık konusu davada davacı, Türk Ceza Kanununun 213/1. maddesi gereğince ağır hapis ve ağır para cezasıyla cezalandırılmış ve aynı Yasa’nın değişik 219/son maddesine göre de memuriyetten müebbeden mahrumiyetine hüküm verilmiş ve karar kesinleşmiştir. Buna dayanılarak 1632 sayılı Askeri Ceza Yasası’nın 30/A-2 fıkrası uyarınca ordudan tard edilmek suretiyle 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Yasası’nın 87/h maddesi uyarınca Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilmiştir. 1632 sayılı Yasa’nın 31. maddesine göre ordudan tard edilmenin sonuçları, nişan ve madalyaların diploma ve şehadetnamelerin geri alınması ve davacının Türk Silahlı Kuvvetlerinde subay, memur, gedikli olarak geri kabul edilmemesi gibi hususlardır. Ancak davacı dava tarihinde asker kişi değilse de dava, askeri kimliğinin bulunduğu, bu sıfatı taşımakta olduğu dönemle ilgili olan çalışma süresinin ve sonradan meydana gelen malûliyet nedeniyle emekliliğinin komutanlıkça kabulü istemine ilişkindir. Yani malûlen emeklilik onayının istenmesi asker olarak çalıştığı sürenin bir sonucu olarak ortaya çıkmakta, bu nedenle asker kişiyi ilgilendirmektedir. Diğer taraftan, malûlen emeklilik onay istemi davacının varolan, orduda geçen hizmet süresinin komutanlıkça kabulü meselesi olduğundan, konu askeri hizmete ilişkin bulunmaktadır. Bu itibarla yukarıda açıklanan Yasa hükümlerine göre asker kişiyi ilgilendirme ve askeri hizmete ilişkin olma koşulları bir arada gerçekleştiğinden davanın çözümü Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin görevine girmekte, bu nedenle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 1. Dairesi’nin 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesi uyarınca yaptığı başvuranın reddi gerekmektedir. SONUÇ: Anlaşmazlığın, niteliğine göre davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde görülmesi gerektiğine, bu nedenle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 1. Dairesi’nin 5.7.1994 gün ve 788 sayılı başvurusunun reddine, 14.11.1994 gününde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.