Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/6230
Karar No: 2016/3659
Karar Tarihi: 15.06.2016

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2015/6230 Esas 2016/3659 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2015/6230 E.  ,  2016/3659 K.
"İçtihat Metni"



MAHKEMESİ : ....Asliye Ticaret Mahkemesi


Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı ile müvekkili arasında 30.06.2007, 23.06.2008 ve 30.06.2010 tarihlerinde bağlantı anlaşması ve sistem kullanım anlaşması imzalandığını, sistem kullanım anlaşmasının 10. maddesinde ihlâl hallerinin düzenlendiğini, bu maddenin ihlâli durumunda.... yaptırım uygulayacağının ifade edildiğini, davalı... 29.04.2013 tarihli fatura ile Nisan 2011 dönemine ilişkin ihlâl yapıldığını iddia ettiğini, bahsi geçen faturanın müvekkili şirket tarafından davalıya iade edildiğini, sözleşmede tüm ihlâl hallerinde cezai şart uygulayabilmek için ihtar gönderilmesinin ve süre verilmesinin öngörüldüğünü, oysa.... tarafından hiç bir ihtar gönderilmediği ve ihlâlin giderilmesi için süre verilmediğini, ayrıca bahsi geçen şekilde bir ihlâlin de bulunmadığını ileri sürerek, 29.04.2013 tarih, 079916 seri numaralı ve 2.386,36 TL bedelli fatura nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, aykırılığın niteliği gereği ihtara gerek bulunmadığını, yapılan işlemin sözleşmeye ve mevzuata uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında 23.06.2008 tarihinde imzalanan "Bağlantı Anlaşması"nın cezai şartları düzenleyen 16. maddesindeki "kullanıcının ilgili mevzuat ve bu anlaşma hükümlerinin herhangi birini ihlâl etmesi ve sözkonusu ihlâli...uyarısına rağmen uyarıda belirtilen süre içinde sona erdirmemesi durumunda... kullanıcı ile imzalanan sistem kullanım anlaşmasında belirtilen cezai şartları uygulayacaktır" hükmü bulunduğundan ve bu hükme göre davalı....ihlâli tespit ettiğinde cezai şartı uygulayabilmesi için öncelikle davacıya bildirimde bulunması ve ihlâlin giderilmesi için süre vermesi gerektiği halde, davalı tarafından böyle bir bildirimde bulunulmadığının anlaşıldığı, bu hususun ön şart olduğu, davalı tarafından bu ön şart yerine getirilmeden cezai şart uygulanmasının yerinde görülmediği gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacının, davalı tarafından düzenlenen 29.04.2013 tarihli I-079916 nolu 2.386,36 TL bedelli ceza faturasından dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Hizmet sözleşmesi, 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 313. maddesinde; "hizmet akdi bir mukaveledir ki onunla işçi muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi, iş sahibi dahi bir ücret vermeyi taahhüt eder." şeklinde; 6098 sayılı TBK"nın 393/1. .../...


maddesinde, "Hizmet sözleşmesi, işçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle işgörmeyi ve işverenin de ona zamana veya yapılan işe göre ücret ödemeyi üslendiği sözleşmedir." şeklinde tanımlanmıştır. Hizmet akdinin satış, kira gibi akitlerden ayırımında bir zorluk bulunmamasına karşılık, vekalet, istisna gibi akitlerden ayrılmasında büyük güçlüklerle karşılaşılmaktadır. Bu yüzden de hizmet akdi tarifinin, diğer akitlerden ayırıcı unsurları ihtiva etmesi gereklidir. BK"nın 313. maddesindeki tariften, akdi karakterize eden unsurların bir iş ifası, ücret ve muayyen-gayri muayyen bir çalışma süresi olduğu anlaşılmaktadır. Ancak hizmet akdini esaslı olarak diğer akitlerden ayıran asıl kıstas, tabiiyet rabıtasıdır. Bu nedenle hizmet akdini şu şekilde tarif etmek mümkündür. " Hizmet akdi öyle bir akittir ki, işçi bir ivaz mukabilinde muayyen veya gayri muayyen bir zaman için iş gücünü işverenin emrine tahsis ve onun direktifi altında işi ifa etmeyi taahhüt eder (Seza Reisoğlu, Hizmet Akdi-Mahiyeti, Unsurları-Hükümleri-, Ankara 1968, s. 38-39).
Hizmet sözleşmesinin unsurlarını; hizmetin belirli veya belirli olmayan bir zaman içinde görülmesi, hizmet akdinin konusu olan edimin işverene ait işyerinde yerine getirilmesi, edimin ifası sırasında işverenin denetim ve gözetimi altında bulunması, edimin ücret karşılığında yapılması ve ücretin zaman esası üzerinden saptanması şeklinde belirlemek mümkündür. Ücret zaman itibariyle olmayıp yapılan işe göre verildiği takdirde dahi belirli ya da belirli olmayan bir zaman için alınmış veya çalışılmış oldukça hizmet akdi yine mevcuttur.
Diğer taraftan hiçbir gruba girmeyen akitler Borçlar Kanunu"nun genel hükümleri, iyiniyet kuralları ve teamüllere göre çözümlenmelidir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:
Somut olayda anlaşmazlık; davacı aleyhine tanzim edilen ceza faturasından kaynaklanmakta olup, hizmetin görülmesi amaçlanmakla, taraflar arasında hizmet temini sözleşmesi bulunmaktadır. Hizmet temini sözleşmelerinde hizmet veren taraf işçi veya hükmi şahıs olabilir. Her işveren gibi kamu kuruluşları da işyerlerinde görülen kimi işleri veya işyerinin bir bölümünü başka işverenlere devredebilirler. Ancak böyle bir devir durumunda işçi çalıştıran işverenin emir ve talimat verme hakkı tamamen kendisine ait olmalıdır. Bu durumda hizmet temini sözleşmesinden bahsedilebilir. Gerçekten, hizmet temini sözleşmelerinde işçilerin işe alınması, çalışma şartları ve biçimi, işçi sayısı gibi işverenin yönetim hakkına giren konularda davalının davacının hak ve yetkilerini sınırladığı görülmektedir.
Diğer taraftan hizmet sözleşmesi ile hizmet temini sözleşmeleri birbirlerinden farklılık arz etmektedir. Hizmet sözleşmesinin tarafları işçi ve işveren iken, hizmet temini sözleşmelerinde işçi hükmi şahıs da olabilir. Kendine has özellikleri olan akitler için ise dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Borçlar Kanunu"nun genel hükümleri uygulanmalıdır.
Zamanaşımına ilişkin genel hüküm ise "On Yıllık Zamanaşımı" başlıklı 146. maddesinde yer almakta; anılan madde: " Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir." hükmünü içermektedir.
Buna göre, mahkemece davalının zamanaşımı def"inin 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu gerekçesiyle reddine karar verilmesi gerekirken, 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu gerekçesiyle reddi doğru olmamış ise de, zamanaşımı def"inin reddi sonucu itibariyle doğru olmuştur.


Öte yandan, taraflar arasındaki “Sistem Kullanım Anlaşması”nın cezai şartlar kısmını düzenleyen 10. maddesi, "Kullanıcının ilgili mevzuat, taraflar arasında imzalanan Bağlantı Anlaşması ve bu Anlaşma hükümlerinin herhangi birini ihlâl etmesi, söz konusu ihlâli....uyarısına rağmen uyarıda belirtilen süre içinde sona erdirmemesi durumunda... aşağıda belirlenen cezai şartları uygulayacaktır....uğradığı zararlar ayrıca tazmin edilecektir." hükmünü içermektedir. Hangi ihlâlin hangi cezayı gerektireceği ve hesap şekli, bu 10. madde hükmü sonrasında tablo halinde sıralanmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığa konu ihlâller, bu tabloda, "İletim sistemine doğrudan bağlı tüketiciler ve dağıtım lisansına sahip tüzel kişilerin iletim sisteminin herbir ölçüm noktasında çekecekleri endüktif reaktif enerjinin/ verecekleri kapasitif reaktif enerjinin, aktif enerjiye oranının ilgili mevzuata uygun olmaması" olarak tanımlanmış olup, tabloda bu ihlâllerin karşısında, "Kullanıcının o ayki sistem kullanım fiyatına göre hesaplanan bedelin %50"si oranında ceza uygulanır. Ceza, 00.00-24.00 saatleri arasında bir defadan fazla uygulanmayacaktır.” şeklinde ceza yaptırımlarına yer verilmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırıldığı üzere, kullanıcı davacı tarafından İletim sistemine doğrudan bağlı tüketiciler ve dağıtım lisansına sahip tüzel kişilerin iletim sisteminin herbir ölçüm noktasında çekecekleri endüktif reaktif enerjinin/ verecekleri kapasitif reaktif enerjinin, aktif enerjiye oranının ilgili mevzuata uygun olmaması durumunda, davalı...tarafından uyarıda bulunulması, uyarıda verilen süreye rağmen ihlâlin sona erdirilmemesi durumunda ikinci bir uyarı yapılmasına ve süre verilmesine gerek kalmaksızın cezai şartın uygulanması gerekmektedir.
Somut olayda, davalı... tarafından ilk ihlâlin gerçekleşmesi durumunda, sözleşmeye uygun bir uyarının yapıldığı yönünde herhangi bir savunma ileri sürülmemiştir.
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, alınması gereken harç peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi