Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : Borçluların yasal süresinde takibe itiraz etmesinden sonra istemi üzerine de Mahkemece de takibin 12.3.2007 tarihinde durdurulmasına karar verildiği, daha sonra 6.4.2007 tarihli oturumda borçlular dilekçe ile itirazlarından feragat ettikleri görülmektedir. Süresinde takibe itiraz edilmesinden sonra gerek borçluların itirazlarından vazgeçmeleri ve gerekse alacaklının itirazı kabul etmesi yahut takip şekline göre icra dairesine başvurup takipten feragat etmesi hallerinde tazminat isteminin incelenmesini engellenemez. Aksinin kabulü halinde itiraz üzerine haklı olmadığını anlayan tarafın talebinden vazgeçmek suretiyle aleyhine tazminata hükmedilmesini engellemesi gibi kabulü mümkün olmayan bir durum çıkar. (HGK.nun 16.10.1996 tarih, 1996/1601-711, HGK.nun 21.03.2001 tarih, 2001/266 sayılı kararları) O halde, Mahkemece, 4949 Sayılı Kanunla değişik İİK.nun 169/a-6.maddesi gözetilerek tazminat koşulları değerlendirilip oluşacak sonuca göre olumlu-olumsuz bir karar verilmesi gerekirken itirazın feregat yönünden reddi yönünde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi kabule göre de vekalet ücreti takdir edilmemesi de doğru bulunmamıştır. SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 26.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.