23. Hukuk Dairesi 2015/6739 E. , 2016/3655 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili kurum ile davalı taraf arasında kredi sözleşmesi düzenlendiğini, davalının kredi sözleşmesinde borçlu statüsünü haiz olduğunu, borçlunun borcunu yapılandırması sonucunda yaptığı ödemelerle dosyasının kapatıldığını, 20.08.2004 tarihi itibariyle .... Birliği Müdürlüğü müfettişlerince düzenlenen bilirkişi raporunda, incelemeler sonucu borcun eksik yapılandırıldığının belirtildiğini, eksik yapılandırma bedelinin faizi ile birlikte tahsili amacıyla .... sayılı dosyası ile genel haciz yolu ile takip yapıldığını, borçlunun süresinde itirazını yaptığını, bunun üzerine icra takibinin durdurulduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı asıl, dava konusu borcu ödediğini, borcunun olmadığını, kooperatif üyeliğinden uzun süre önce ayrıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, ispat yükü üzerinde bulunan davacının alacağının varlığını ve miktarını usule uygun delillerle ispatlayamadığı, alacak sebebi ve alacak bilgileri hakkındaki belgelerin yeterli olmadığı, 26.03.2015 tarihli celsede davacı vekilinin mahkemeye delil olarak sunacakları başka belge bulunamadığını beyan ettiği, davacının alacağının varlığını ve miktarını ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi iken, 6335 sayılı Kanun"un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’un 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir. Dava, 01.07.2012 tarihinden sonra 15.05.2014 tarihinde açılmış olup, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 99. maddesi uyarınca ticari dava niteliğini haiz ise de,
.../...
S.2
yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmamakta ise, 6102 sayılı TTK"nın 5/4. maddesinde Asliye Hukuk Mahkemesi"nce davaya devam edilmesi ve görevsizlik kararı verilmemesi gerektiği açıkça öngörüldüğünden, bu davaya Asliye Hukuk Mahkemesi olarak bakılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Davacı tarafça, alacağın varlığını ispatlayacak kredi sözleşmeleri, ödeme belgeleri, kullandırılan krediye ilişkin ödeme belgeleri, kredi cari hesabına ilişkin bilgi ve belgeler, yapılandırma ile ilgili ödemeler ve belgeler sunulmadığı gibi, müfettiş raporunda davalının yanlış hesaplandığı iddia edilen borcu ile ilgili herhangi bir dayanak bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bu açıklamalara, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.